Sen değil translate Spanish
23,600 parallel translation
Hayır, sen değil!
No, usted no.
Sen değil.
Tu no.
Sen değil, ben gidiyorum.
Tú no. Yo soy.
- Sen değil, ona Bizarro ismini verdim.
No, la llamé Bizarro.
Hayır. Sen değil.
Tú no.
- Şuradaki sen değil misin?
Esperar, no es que usted? Wow.
Ben öyle bişey demedim! Miktarın yanlış olduğunu söylemiştim. Sen değil dedin.
Te dije que la cuenta estaba mal, me dijiste que no.
Konuşmamı alkışlayan çocuk sen değil misin?
El tipo que batió a mi discurso?
Hain oydu, sen değil.
Ella era la rata, tú no.
- Tamam, sadece sen. Siz değil!
- Está bien, sólo tú. ¡ Ustedes no!
Fakat sen anlıyorsun değil mi?
Pero usted comprende, ¿ verdad?
Bu acıya sen son verebilirsin, Tanrı değil!
Un sufrimiento que solo usted puede detener. ¡ Dios, no!
Sen de Kyle'sın değil mi?
Eres Kyle, ¿ no?
Sen de böyle bir şey yoktu değil mi babalık?
Nunca viste algo así, ¿ verdad?
Şimdi sen kesinlikle top değil misin?
¿ Estás seguro de que no eres gay?
- Sen gergin değil misin?
- ¿ Tú no?
Sırada sen varsın değil mi?
Usted es el siguiente en la linea, ¿ verdad?
O sözü sen söyleyip duruyorsun, ben değil.
Tu sigues diciendo la palabra, no yo.
Ama o zaman kadar sen ve ben varız, değil mi?
Pero hasta entonces, nos tenemos el uno al otro, ¿ vale?
Gece eve gidiyorsun, değil mi? Maskeyi çıkarıyorsun ve belki onları yapanın sen olmadığını, bir başkası olduğunu düşünüyorsundur.
Por la noche te vas a casa, te quitas la máscara y quizá te digas que no eres tú quien ha hecho todo eso, que habrá sido otro.
Sen Sovyet fraksiyonunun bir parçasısın değil mi?
Usted es de la facción soviética.
Sen zehir kadını değilsin Frieda, değil mi?
El envenenamiento no es para ti, Frieda.
Onu sen yakaladın, ben değil.
Usted lo ha atrapado, no yo.
Sen ve bazı nedenlerden dolayı, bir sıçan olduğunu söyledi - ses itaat değil.
Dice que hubo un traidor, y por una razón u otra, usted desobedeció una orden directa.
Delirdin mi sen? Unutmayın, buraya Stillwater'ı tutuklamaya geldik, öldürmeye değil.
Solo recuerden, estamos aquí para arrestar a Stillwater, no matarlo.
Ve sen de Elektra'yı kendi tarafına çektin değil mi?
Y has arrastrado a Elektra a tu bando, ¿ no?
Bunu sen de onaylarsın herhalde, değil mi?
Desde luego, también, sin duda puede dar fe de ello, ¿ verdad?
Sen ve sapık partnerin çatışmanın arasında kalmak istiyorsanız sorun değil polis.
Usted y su pareja pervertido quiere quedar atrapado en el fuego cruzado, poli, ser mi huésped.
Ve sen söylemeden önce, bu bir metafor değil.
Y antes que digas algo, no es una metáfora.
Sen anlamazdın değil mi?
Bueno, no lo entenderías.
Sen yenisin değil mi?
Eres novata, ¿ no?
- Sen istediğin için değil.
- No porque tú quieras que lo haga.
Sen de aynı şekilde düşünmeye başladın bence, yoksa burada olmazdın değil mi?
Y yo creo que estás empezando a estar de acuerdo conmigo. De lo contrario, no estarías aquí, ¿ no?
Gerçi sen orasını biliyorsun zaten, değil mi?
Pero usted sabía que ya, ¿ verdad?
Sandy kocasını sevdiği için sen de onu öldürdün, değil mi?
Arena amaba a su marido, por lo que lo mató, ¿ no?
Sen de ona güvenmiyorsun, değil mi?
No confías en ella, tampoco, ¿ verdad?
Onu sen öldürmedin, değil mi?
Usted no lo mataste, ¿ verdad?
- Mektubu sen yazdın, değil mi?
No, tú escribiste la carta. ¿ Qué?
Sen ve şeytani ırkın ben ölene kadar rahat etmeyeceksiniz değil mi?
Tú y tu maldita raza no descansarán hasta que me haya ido.
- Vardiyanda değil misin sen?
- ¿ No estás trabajando?
Sen Queens'lisin Des Moines'li değil.
¡ Eres de Queens, no de Des Moines!
Pek olası değil ama bir gün sen dünya evine girersen, ne olacağını bilmek ilginç lakin ben Patrice'in harcamama izin vereceği parayla sınırlıyım ve kendisi sürekli bütçeyi kısıyor.
Es interesante saber lo que sucedería si alguna vez llegas a casarte, pero yo estoy limitado por lo que Patrice me dejará gastar, y ella sigue bajando el presupuesto.
Mike sürpriz değil ama sen bundan daha iyi bir şey bulamadın mı?
No me sorprende de Mike, pero ¿ podrías inventarte algo mejor? Es tan triste.
Danny, Emma'ya sen bakarsın değil mi?
Danny, se puede ver a Emma, ¿ verdad?
Sen hiçbir şey isteyemezsin... değil mi?
No puedes "querer" nada, ¿ verdad?
Sen polis değil misin sonuçta?
Tú eres agente de policía, ¿ no?
Sen de o gruptaydın, değil mi?
Usted pertenecía a ese grupo, ¿ no?
Umurumda değil sen geç kaldın. Umurumda değil ki geç kaldı. Lütfen komünü hoş geldiniz!
# No me importa si llegas tarde #
Sen olduğun için kızın yalnız değil. Hatta seni göremese bile.
Ella no está sola porque te tiene a ti... incluso cuando no puede verte.
Sen ırkçı olduğumu düşünmüyorsun değil mi?
¿ No crees que yo soy racista, ¿ verdad?
Pastayla ilgilenmediğini söylediğinde sen de oradaydın, değil mi?
Estabas ahí cuando dijo que no le gustaban mucho los pasteles.
sen değilsin 122
sen değil misin 41
sen değil miydin 18
değil mi 44479
degil mi 350
değil 1746
değilim 815
değildi 207
değilsin 303
değilmiş 21
sen değil misin 41
sen değil miydin 18
değil mi 44479
degil mi 350
değil 1746
değilim 815
değildi 207
değilsin 303
değilmiş 21
değildir 62
değilmi 114
değiliz 102
değilse 32
değilsiniz 26
değil mi dostum 28
değil mi canım 39
değil mi anne 66
değil miyim 77
değil misin 154
değilmi 114
değiliz 102
değilse 32
değilsiniz 26
değil mi dostum 28
değil mi canım 39
değil mi anne 66
değil miyim 77
değil misin 154