Sen ve sen translate Spanish
94,868 parallel translation
Yani sen ve annem işgalle savaşabilirsiniz ama ben savaşamaz mıyım?
¿ Tú y madre pueden pelear contra la Ocupación, pero yo no?
İnsanlar artık uyanmaya başlıyor. Tek bir kişinin fark yaratabileceğini bunun herşey demek olduğunu sen, Maya ve Edison'un yaptığı iş sayesinde görüyorlar.
La gente está empezando a despertar, a ver que una persona puede marcar la diferencia y todo eso es gracias al trabajo que tú, Edison y...
Kevin'ı arıyorlar, Şimdiye kadar bir şey bulamadılar, ve sen de bana hiçbir şey söyleyemiyor musun?
Están buscando a Kevin, pero por ahora no tienen nada,
Görüştüğün ve babam olmayan bir adama sen ne derdin?
Bueno, ¿ cómo llamarías al tipo con el que te estás viendo que no es mi padre?
Ve ben sana geldim çünkü, şey, sen AC-12'dansın, yaptığın iş bu.
Y he venido a usted porque, bueno, es de anticorrupción, es lo que hacen,
Will ve sen arkadaştınız.
Sé que Will y tú sois amigos.
Kimsenin bilmediğini düşünüyorum, sen ve bu işe karışanlar dışında
Creo que esto era privado. Dudo que alguien lo supiera, excepto los involucrados y usted, por supuesto.
Sen ve Bruce'la konuşmak için getirmiştim çünkü evi satılığa çıkarıp oraya yerleşmek istiyorum.
Lo traje para hablarles a Bruce y a ti porque quiero vender mi casa e ir a vivir allí.
Ve sen de benimle gelmelisin.
Y también vendrás conmigo.
Önümüzdeki sene sen ve Etienne'in... ders vermenizi iple çekiyorum.
Espero tener, tanto a Etienne como a ti, enseñando el año que viene.
Açıkçası Juliette, sen ve Etienne her zaman beraber çalıştığınız için onun çalışmalarının nerede bittiğinden ve seninkinin nerede başladığından emin olamıyorduk.
Francamente, Juliette nunca pudimos estar totalmente seguros de dónde termina su trabajo y empieza el tuyo.
Peki sen bu Ölüler Ordusu, ak gezenler ve Gece Kralı hakkında ne düşünüyorsun?
¿ Y qué crees de este tal ejército de los muertos y caminantes blancos y Reyes de la Noche?
Savaşı kazandığımızda, Yedi Krallık'taki tüm kaleler sen seç diye önüne dizilecek ve gelip alacak kimse de kalmayacak.
Cuando ganemos la guerra podrás elegir cualquier castillo de los Siete Reinos y nadie te los podrá quitar.
Sen Leydi Stark'a haber ver, ben başında dururum.
Ve a avisarle a Lady Stark. Yo la vigilo.
Ama sen... Sen öz babanı öldürdün ve yabancı bir istilacının tarafını seçtin.
Usted, por el otro lado asesinó a su propio padre y eligió apoyar a una invasora extranjera.
Ve sen?
¿ Y tú?
Sen birkaç tank daha patlat.
Ve a volar más cisternas. ¿ Está bien?
Sen de bir mütecavizi yakalamak için sokağa çıkma yasağı ve fazladan insan gücü için acil durum fonunu kullanmak istiyorsun.
¿ Y para eso quieres toque de queda, fondos de emergencia para más personal, todo para atrapar a un intruso? Vamos...
Sen gelip numaranı çekiyorsun ve öylece hayatlarına devam ediyorlar.
Y tú llegas y haces lo tuyo y simplemente siguen con sus vidas.
Git sen.
Ve.
Sen ve ben hırslarımıza uyuyoruz.
Tú y yo estamos alineados en nuestras ambiciones.
Sen cadılık ve büyük günah işlemekten yargılanmayı bekliyorsun.
Estás esperando juicio, por Brujería. Y la inmoralidad del más alto orden.
Sen ve ben Rosewoodu arıttık.
Tú y yo hemos purificado a Rosewood.
Ve doktorun iyi işlerinin çöpe gittiğini görmekten nefret ediyordum, Yakında sana yeni bir rol belirleyeceğiz, ve sen bu rüyadan başka bir rüyada uyanacaksın.
Y odiaría ver el... buen trabajo del Doctor, tirado a la basura, así que encontraremos otro papel para ti, bastante pronto,
Sen de kimsin ve kardeşimden ne istiyorsun?
¿ Quién demonios eres tú y qué quieres de mi hermano?
Ve sen berbatsın.
Y eres terrible.
Sen ve ben yörüngeye düşmeyecek miyiz?
¿ Que tú y yo no vamos a entrar en órbita?
Sen ve ben önemli işlerde her zaman aynı fikirde olmadık.
Y tú y yo nunca hemos estado de acuerdo en materia operativa.
Sen ve benim olduğumuz şey... güzeldi.
Lo que tú y yo teníamos... fue bueno.
Birkaç gün öncesine kadar, sen ve anamla her hafta hastaneye ziyarete giden bir çocuktum sadece.
Hasta hace unos días, solo era el chico que iba de visita al hospital cada semana con mamá y contigo.
Tek duyduğum sen ve anamın Holden hakkında ne kadar kötü durumda olduğunuzdu.
Lo único que he oído siempre es lo destrozados que estabais tú y mamá por Holden.
Sen üniversiteye gittikten sonra Luke, annen ve ben...
Después de que te fueras a la universidad, Luke, tu madre y yo...
Ama sen... arkadaşının, omzundaki kurşunu çıkarmana ihtiyacı vardı, ve sen de öyle yaptın.
Pero tú... tu amigo te necesitaba para que le extrajeras una bala de su hombro, así que le extrajiste una bala de su hombro.
Her zaman sen ve Frost'la alakalıydı.
Siempre ha sido sobre ti y Frost.
Ve şimdi o başaracağa benziyor, ve sen de öylece pes ediyorsun.
Y ahora, cuando parece que tendrá éxito, estás preparado para rendirte.
Şimdi, sen ve ben bir sonraki adımı birlikte atabiliriz.
Ahora tú y yo podemos dar el siguiente paso juntos.
Ve hayatıma içinde sen olmadan devam etmek istiyorum.
Y yo quiero seguir viviendo mi vida sin tenerte en ella.
Sen Walter White gibisin ve ben de...
Ya sabes, porque tú eres como Walter White y yo soy como...
Ve sen, bazı hatalar yapacaksın. Böyle öğrenirsin. Hepimiz böyle öğreniriz.
Y créeme, vas a cometer errores, pero así aprendes ; todos lo hacemos.
Bu sefer sen ve ben, değil mi?
Pero tú y yo juntas, ¿ verdad?
Ve sen de bu konuda endişelenmemelisin.
Y tú no tienes que preocuparte de eso.
Ve bütün bu zaman boyunca sen, bizi parçalayacak şeyler yapıyordun. Bu hiç adil değil.
Eso no es justo.
Sen ve ben içgüdülerimize güveniyoruz.
Tú y yo confiamos en nuestros instintos. Así somos.
Maddie'den Gracie'yi almasını istedim. Ve Ulusal Güvenliğin gelip beni almasını bekliyordum. Ama sonra sen ve Charlie eve geldiniz.
Le pedí a Maddie que se llevara a Gracie y solo esperaba que Seguridad Nacional llegara tocando la puerta, y en eso tú y Charlie regresaron.
Yani sen Pennsylvania'ya gitmeyi başardın ve baban orada mıydı?
¿ Así que te las arreglaste para ir a Pensilvania y tu padre estaba allí?
Ve sen asla aynı sen olmayacaksın.
Y nunca volverás a ser la misma.
Sen bir kaossun ve ben böyle yaşayamam.
Eres un caos. Y no puedo vivir así.
Çünkü sen çok değerli bir vatandaşsın ve çöplük gibi olan yolsuzluk havuzuna bir düzen getirmek istiyor.
- ¿ Por qué? Porque eres un ciudadano de alto perfil y está tratando de poner cierto orden en este pozo negro rural de corrupción que llamamos hogar.
Ve sen çok şeysin ama bir yalancı değilsin.
Y eres muchas cosas pero no un mentiroso.
Çünkü altı ay içinde buradan çıkacağım ve sen hayatının geri kalanında burada kalacaksın.
Porque me iré de aquí en seis meses y tú te quedarás aquí el resto de tu patética vida.
Sen yanlış bir şey yapmadın. Ve baban da yapmadı.
Tú no hiciste nada malo ni tampoco tu papá.
sen ve ben 703
sen ve ben mi 22
sen ve o 27
sen verdin 16
sen ve 22
ve seni seviyorum 36
ve seni 22
ve sen 727
ve senin 20
ve sen kimsin 16
sen ve ben mi 22
sen ve o 27
sen verdin 16
sen ve 22
ve seni seviyorum 36
ve seni 22
ve sen 727
ve senin 20
ve sen kimsin 16
ve sen de 79
ve sen bunu biliyorsun 23
señor 97
senor 39
señorita 20
senorita 19
señora 23
seni çok seviyorum 321
senatör 298
senator 30
ve sen bunu biliyorsun 23
señor 97
senor 39
señorita 20
senorita 19
señora 23
seni çok seviyorum 321
senatör 298
senator 30
seni seviyorum 4697
sense 26
seni çok özledim 187
seni 1182
senpai 28
sensei 83
seni görmek istiyorum 81
sen nasılsın 397
sentinel 21
senin adın nedir 33
sense 26
seni çok özledim 187
seni 1182
senpai 28
sensei 83
seni görmek istiyorum 81
sen nasılsın 397
sentinel 21
senin adın nedir 33
seni istiyorum 270
senden çok hoşlanıyorum 54
senin adın ne 311
senden hoşlanıyorum 151
seni anlamıyorum 181
senin 814
sence 570
seni seviyorum baba 42
seninle 184
seni gördüğüme sevindim 550
senden çok hoşlanıyorum 54
senin adın ne 311
senden hoşlanıyorum 151
seni anlamıyorum 181
senin 814
sence 570
seni seviyorum baba 42
seninle 184
seni gördüğüme sevindim 550