Senden değil translate Spanish
1,771 parallel translation
- Hayır, benim bebeğim. Senden değil.
- No, mío, no contigo.
Benden yeterince konuştuk ama henüz senden değil?
¿ Por qué no me hablas de ti?
Korumuyorsun. Sadece kıskanıyorsun çünkü hoş bir kız benden hoşlanıyor senden değil.
Solo estás celoso porque una chica linda se fijo en mi y no en ti.
Senden değil.
Usted, no.
Diğerlerinden de tavsiye aldım, sadece senden değil.
Acepté el consejo de otros, no sólo de usted.
Onun senden hoşlanmadığını biliyorsun değil mi?
Pero sabes que no le gustas, ¿ no?
Çünkü senden bir şişe şarap çalmanı istedi, değil mi?
Oh, porque te pidió que robaras la botella de oporto para ella, verdad?
Başkalarını gizlice dinlemenin mahremiyet ihlali ve senden bunu istememin uygun bir ebeveyn davranışı olmadığının farkındasın, değil mi?
Estás consiente de que oír a escondidas es una invasión de la privacidad... y que por mi parte el pedirte hacerlo es una actitud de padre inaceptable... ¿ verdad?
O kızın senden yapmak istediği şey bir oyun değil Alice
- ¿ Para qué quieres saber? - Creo que no entiendes lo que ella dijo. Lo que ella quiere que hagas.
Bu onun ne istediğiyle değil, benim senden ne yapmamı istediğimle alâkalı.
Esto no se trata de lo que tú quieres. Esto se trata de lo que te estoy diciendo que hagas.
Senden hiç kurtulamayacağım, değil mi?
Nunca me deshago de tí, verdad?
Bebeğin senden olduğuna eminsin değil mi? Baba!
- ¿ Estás seguro de que es tuyo, no?
Seni sevdiği için senden daha çok şey istiyor. Bu gayet adil, değil mi?
Él te ama y por eso te exige más.
Her ne ise b senden geliyor değil mi?
Lo que sea que fuera proviene de usted, ¿ verdad?
Senden onu korkutmanı istedim, burnunu kırmanı değil.
Dije asustarlo, ¡ no romperle la cara!
Senden oldukları ortaya çıkacak, değil mi?
Resultarán ser tuyos, ¿ verdad?
Senden dolayı değil, Sam.
No eres tu, Sam. S-Soy yo.
Sizden degil Lincoln senden.
No de ustedes, Lincoln de ti.
Sana acıdığımdan değil senden karşılığında bir şey istediğimden değil.
No porque siento lástima de ti, y no porque quiero algo de ti.
- Senden daha sonra alırım. - Sorun değil.
- Las recogeré más tarde.
Senden başka bir tane daha vardı, değil mi?
Fue otro que no era usted ¿ verdad?
Yani, senden yaşlıydı, değil mi?
Quiero decir, era mayor que tú.
Evet... Problem seni bulmak değil- - senden kaçınmak.
Sí... el problema no es encontrarte- - es evitarte.
Senden akıllıyım Fakat bu beni daha iyi yapmaz Sen daha güçlüsün ve Total Eclipse of the Heart'ın bütün sözlerini biliyorsun İstatistiksel olarak kalp krizi riskinin daha az olduğunu söylemiyorum bile bu da bir şeydir değil mi?
Soy más inteligente que tú. Pero eso no me hace mejor. Eres más fuerte y sabes todas las palabras de "Eclipse Total del Corazón".
Orada senden başka kimse yok, değil mi?
¿ No hay nadie más ahí dentro? No, soy realmente yo.
Dave senden daha zeki biri değil. O bir aptal.
Dave no es más inteligente que tú.
Beyaz. Senden daha yaşlı ama çok da değil. Ve yalnız çalışıyor.
Mayor que tú pero no por mucho y trabaja solo.
Senden hoşlanmadığımdan değil.
No es que no me gustes.
Arkadaşların senden bir iyilik istedi, değil mi?
Tus amigos te pidieron un favor ¿ cierto?
Senden çok benim rahatsız olduğumun farkındasın değil mi?
Te podría lastimar más que tú a mí, ¿ lo sabías, no?
- Senden değil.
-... no a ti.
-... senden geldi değil mi?
¿ Fuiste tú?
Birisi senden bir şey istediğinde, onu hemen veriyorsun. Dün bunun için bana bağıran sen değil miydin?
Que sientes cuando piensas en Jody?
Kendimden nefret etmeden ya da daha kötüsü senden nefret etmeden, seninle yaşamam mümkün değil.
No puedo, sin despreciarme a mi mismo, o lo que es peor, quizás despreciándote a ti.
Kılıcı devralacak kişi senden başkası değil.
Sólo tu tendrás la espada.
Senden saat onda aşağıya inmeni istiyor, ondan önce değil.
Quiere que vayas a verla a las diez, no antes.
Bugün yemekler senden, değil mi?
Hoy vas a invitar la comida, ¿ verdad?
Mi-Kyung! Bu fikir yine senden çıktı, değil mi?
¡ Mi-kyung, fue tu idea otra vez, ¿ verdad?
O senden yaşça büyük değil mi?
¿ No es esa Noona una anciana?
Marty'nin verdigi fiyat fena degil. Oranin ederinin çok üstünde. Senden, satis islemi tamamlanana kadar oradaki parçalari inceleyip temizleyip dükkanda kullanabilecegimiz parçalari ayirmani istiyorum.
Con el dinero de Marty, de un millón de dólares, podremos expandirnos así que te promuevo, busca las partes que podamos limpiar y usar en la tienda, hasta que el trato esté hecho.
Senden hoşlanmak benim için iyi değil.
No és bueno para mí que me gustes.
Senden özür duymak istemiyorum çünkü sevginin anlamı asla "özür diliyorum" dememektir. Anlıyorsun değil mi?
No quiero que te disculpes porque el amor significa no tener que decir "lo siento".
Ailenin senden istediği bu değil
Eso no es lo que tus padres querían para ti.
Seni haberlerde ve bugün o hemzemin geçitte gördüm. İnsanların senden bu şekilde nefret etmeleri iyi bir şey değil.
Te veo en las noticias y te vi allá afuera hoy y no te puede gustar que la gente te odie.
- Senden hoşlandı, değil mi? - Ne?
- ¿ Seducirla?
Annem beni senden çok sevdiyse benim suçum değil.
No es mi culpa que mamá me haya querido más.
Vay, yani sadece diğer Şeytani Bilim Adamları senden zeki değil, ha?
Vaya, no sólo los demás científicos malvados son más listos que tú,
Kısacası, senden memnun değil.
Digamos que no está muy contenta.
Sadece ben değil, hiç kimse senden memnun değil.
Puedes buscar más!
Traş olacaktır, değil mi? Özellikle de senden duyunca.
Lo hará, especialmente por mí.
Senden kurtulamayacağım, değil mi?
Sí, no me voy a librar de ti, supongo.
değil mi 44479
degil mi 350
değil 1746
değilim 815
değildi 207
değilsin 303
değilmiş 21
değildir 62
değilmi 114
değiliz 102
degil mi 350
değil 1746
değilim 815
değildi 207
değilsin 303
değilmiş 21
değildir 62
değilmi 114
değiliz 102
değilse 32
değilsiniz 26
değil mi canım 39
değil mi dostum 28
değil misin 154
değil mi anne 66
değil miyim 77
değil mi ya 25
değil mi çocuklar 56
değil mi efendim 66
değilsiniz 26
değil mi canım 39
değil mi dostum 28
değil misin 154
değil mi anne 66
değil miyim 77
değil mi ya 25
değil mi çocuklar 56
değil mi efendim 66