Tuhaf bir durum translate Spanish
319 parallel translation
İkimizin arasında adını açıklayamayacağım ama gereksiniz duyduğumuz tuhaf bir durum vardı ama sadece ikimizin arzuları birleştiğinde meydana geliyordu.
El milagro se producía entre esa mujer y yo... no sé de qué manera pero... solo funcionaba cuando nuestras voluntades se unían.
Çok tuhaf bir durum belki, çünkü ikimiz de aynı kadına aşığız.
Quizá sea extraño que amemos a la misma mujer.
Tuhaf bir durum. Öyle mi?
- Más de lo corriente.
Soygunla ilgili tuhaf bir durum vardı, biliyor musunuz.
En el asalto hubo algo extraño, ¿ sabe?
Çok tuhaf bir durum ama Jeannette.
Esto es muy extraño, Jeannette.
- Bu tuhaf bir durum.
- Esta es una experiencia tan extraña.
Şey, biraz tuhaf bir durum.
Bueno, es un poco incómodo.
Tuhaf bir durum yarattığımı hissettim.
Comprendí que había creado una situación ridícula.
Çok tuhaf bir durum ama biliyorum, yukarıda bekliyor.
No sé por qué, pero sé que está ahí, esperando.
Çok tuhaf bir durum.
¿ Qué está pasando aquí?
Tuhaf bir durum.
Es extraño.
Tuhaf bir durum, Philippe.
Escuche esto,
Bu çok tuhaf bir durum.
Estoy actuando.
Bu çok tuhaf bir durum.
Es algo realmente extraño, ¿ sabes?
Ne düşündüğünü bilmiyorum ama sanki tuhaf bir durum var.
Tiene una manera de hablar... Cuando habló con ese tono, noté algo.
Bu çok tuhaf bir durum!
¡ Esta es una situación grotesca!
Bu biraz tuhaf bir durum değil mi?
Eso es una contradicción, ¿ no?
O çocuklar içeri girdiğinde... çok kötü ve tuhaf bir durum oldu.
Sí. Cuando ellos entraron, la situación fue horrible y extraña.
Kabul edersiniz ki tuhaf bir durum.
¿ No es cómico?
Tuhaf bir durum, George.
Un momento difícil, George.
Aslında, biraz tuhaf bir durum.
- Claro, es extraño.
Tuhaf bir durum.
Es extraño...
Tuhaf bir durum.
Era un pequeño trabajito.
Öyleyse tuhaf bir durum söz konusu. Bilgisayar kullandığını itiraf etmiş.
Pero él ha admitido que tuvo acceso a nuestra computadora.
Bu biraz tuhaf bir durum.
Esto es un poco incomodo.
- Bu tuhaf bir durum.
- Un combate muy singular.
Bu, güneşin batmayı unutması kadar tuhaf bir durum.
Es como si el sol se olvidara de ponerse.
Oh siz gitmeden, Bay Holmes. Önemsiz bir şey, fakat ilgileneceğiniz tuhaf bir durum, bilirsiniz.
Antes de que se marche, señor Holmes solo es una nimiedad pero el tipo de cosas en las que Ud. se interesa extraña, ¿ sabe?
Oldukça tuhaf bir durum.
Esto me resulta muy violento.
Bunun son romanımı yayımladığım zamana denk gelmesi tuhaf bir durum.
Hace cuatro años que no publico una novela.
Tuhaf bir durum.
Sabes, es extraño.
Tuhaf bir durum...
Es un caso extraño.
Bunda tuhaf bir durum yok.
No hay nada extraño.
Bu çok tuhaf bir durum!
¡ Bonita situación!
Tuhaf bir durum.
Es muy extraño.
- İmkansız. - Tuhaf bir durum.
Parece extraño.
Tuhaf bir durum ne denirse, rastlantı ya da kader.
"¿ Vamos a un restaurante francés?". Es como Carl Jung... Coincidencia.
Tuhaf bir durum daha var. Sonarlarıyla ilgilenmiyorlar.
Usan sus sonares en búsqueda pero nadie los escucha.
Bu çok tuhaf bir durum oldu.
Eso es tan alucinante.
Çok tuhaf bir durum yaşandı az önce.
Eso fue... eso fue verdaderamente extraño.
Senden böyle bir şey istemenin tuhaf bir durum olduğunu biliyorum.
Escucha, sé que yo pidiéndote un favor como este, es un poco extraño.
Çok tuhaf bir durum yasandi az önce.
Eso fue... eso fue verdaderamente extraño.
Senden böyle bir sey istemenin tuhaf bir durum oldugunu biliyorum.
Escucha, sé que yo pidiéndote un favor como este, es un poco extraño.
Bu çok tuhaf bir durum.
Esto es muy raro.
Tuhaf bir durum.
- No sé. Es algo raro.
Bu, onun herhangi bir ölüm nedeninden çok daha tuhaf bir durum.
Es una circunstancia menos natural que la causa de su muerte.
- Biraz tuhaf bir durum.
- Esto es un poco extraño.
- Tuhaf bir durum, değil mi?
- Sí, un poco raro, ¿ no?
Ardından, özel bir durum içeren ama kişisel fırsatlar sunacakmış gibi görünen tuhaf bir ölüm haberi ulaştı.
Entonces me llegaron noticias de este notable asesinato, que no sólo me atrajo por sus propios méritos, sino que parecía ofrecer algunas oportunidades personales de lo más peculiares.
"Tuhaf bir olay, istisnai bir durum" diyecekler.
Lo llaman fenómeno insólito, aberración.
Evet, müşkül bir durum olduğunun farkındayım, ama, malum, bir tuhaf oldum. sonra da gözlerimin içine bakıp... "Sincabım, seni seviyorum" deyince de...
Sí, ya sé que es un lío, pero es que me han embaucado, luego me ha mirado a los ojos y me ha dicho "ardillita, te quiero."
tuhaf biri 22
tuhaf bir şey 23
tuhaf birisin 17
durum 69
durumu 30
durumlar nasıl 26
durumu ne 21
durum nedir 160
durumu iyi 83
durumu nasıl 335
tuhaf bir şey 23
tuhaf birisin 17
durum 69
durumu 30
durumlar nasıl 26
durumu ne 21
durum nedir 160
durumu iyi 83
durumu nasıl 335
durumu iyi mi 40
durum bu 36
durum şu 37
durum nasıl 38
durumu nedir 24
duruma bağlı 72
duruma göre değişir 91
durum raporu 57
durumunuz nedir 41
duruma göre 34
durum bu 36
durum şu 37
durum nasıl 38
durumu nedir 24
duruma bağlı 72
duruma göre değişir 91
durum raporu 57
durumunuz nedir 41
duruma göre 34