Tuhaf biri translate Spanish
608 parallel translation
Tuhaf biri.
Sabía que era muy raro.
Niye, o senden daha tuhaf biri değil.
No es del tipo extravagante. Ella es como usted.
Tuhaf. Ama Bay Edward'ın... birçok yönden tuhaf biri olduğunu göreceksin.
Es extraño, pero te darás cuenta que, en muchas formas, el Sr. Edward es un hombre extraño.
Hayır, ama çok tuhaf biri, çok huysuz.
No, pero ella es extraña, muy temperamental.
Dahi bilim adamı. Yalnız yaşıyor. Tuhaf biri olarak görülüyor. "
"Walgate, brillante científico, vive recluido, un poco excéntrico"
- Eben çok tuhaf biri.
- Este Eben es muy raro.
Ama o yaşlı bayan gerçekten çok tuhaf biri.
Esa anciana es una especie de tirana.
Bir gence göre fazla tuhaf biri.
Para ser un chico joven, es bastante raro.
Tuhaf biri.
- Es tramposa.
Hayır, benden korkuyor, ancak aynı zamanda iyi ama tuhaf biri.
No es eso... Me asusta un poco pero, al mismo tiempo, me parece un hombre encantador. Encantador pero extraño.
İhtiyar adam tuhaf biri olmalı.
Al viejo le falta un tornillo.
- Tuhaf biri.
- ¡ Qué raro es!
Tuhaf biri.
Es raro.
Sence de tuhaf biri değil mi?
Es un hombre raro, ¿ no crees?
- Tuhaf biri bunu yaptı.
- Un gracioso.
Tuhaf biri.
Es peculiar.
Ama şu arkadaşın, Rosybloom, tuhaf biri değil mi?
Pero ese amigo tuyo, Rosie Bloom, es gracioso, ¿ no?
Hiçbir fikrim yok, tuhaf biri.
No sé. Él es raro
Büyük göt sonunda tuhaf biri oldu.
Gran gilipollas que acabó volviéndose maricón.
Tanrım, çok tuhaf biri!
Hay muchos misterios.
Bu utanç verici bir şey, ama konuklarımızdan biri... kendisi zengin ve tuhaf biridir, yılanını kaybetti.
Es muy embarazoso, pero uno de nuestros huéspedes, un millonario excéntrico, ha perdido su serpiente.
O tuhaf biri.
Él es un raro.
Annen biraz tuhaf biri.
Qué rara es su madre.
Biraz tuhaf biri, değil mi?
Es algo extraño, ¿ no?
Freytag... Tuhaf biri.
Freytag, un tipo divertido.
Tuhaf biri.
¡ Que tipo más extraño!
Tek başına yaşayan tuhaf biri.
Es una especie de eremita.
Sana onun tuhaf biri olduğunu söylemiştim, hadi gidelim.
Ya os dije que era raro. Vámonos.
- Tabii, hepimiz yetişkiniz sonuçta ama Jack biraz tuhaf biri. - Jack karşı çıkmaz.
- A Jack no le importaría.
- Tuhaf biri var mıydı?
- Gente extraña, ¿ no?
# Tuhaf biri... ne bileyim ben?
Se ve rara... ¿ Cómo puedo saber?
Bugüne kadar anlatılmış en tuhaf öykülerden biri. Yaratılışın iki büyük gizemiyle ilgili :
Es una de las historias más inquietantes jamás contadas, pues plantea los dos grandes misterios de la creación :
Sırf düğünçiçeği familyasından biri gibi olduğu için balayımı, onun suluboya yapışını seyrederek geçirmem biraz tuhaf.
La misma idea de que pasaré mi luna de miel... mirándola pintar acuarelas... sólo porque ella es como alguien de la familia del botón de oro, yo...
Tuhaf biri.
EI raro.
Tuhaf biri.
Es realmente un tipo raro.
Tuhaf görünüşlü biri. Kızımın oyunculuk hocası. - Hemen tanırsınız zaten.
Es un poco extraña, es su maestra de arte dramático.
Benim yüzümden biri buraya seni öldürmeye geliyordu. Öldürüyordu da. - Bu tuhaf oldu.
Alguien debía matarte por mi culpa y lo hacía.
Bu olaylardan iki yıl sonra, biri, diğerine tuhaf bir biçimde sarılmış iki iskelet bulundu.
Dos años después de los acontecimientos con los que acaba esta historia, se encontraron dos esqueletos,... uno de los cuales estaba fuertemente abrazado al otro.
Her hafta birinden biri tuhaf bir hastalığa yakalanıyor.
Cada semana una u otra enferman de algo misterioso.
Ancak senin kadar güzel biri gidip tuhaf bir adamla evlenmemeli.
Las chicas como tú no deberían casarse a la ligera.
Kuzeyden gönderilen şu tuhaf vaizlerden biri.
Es uno de esos predicadores estrafalarios que nos envían del norte.
Siz görmüş geçirmiş biri olabilirsiniz ama ben buna tuhaf derim.
Usted puede ser más sofisticada que yo... pero a esto yo lo llamo extraño.
Ne kadar tuhaf değil mi, insanlarla ne kadar beraber vakit geçirsek de nasıl biri olduklarını kesin olarak bilemeyiz.
Es extraño cómo pasamos tiempo con gente de la que no podemos estar seguros de cómo son en realidad.
Neden bilmiyorum, çünkü onun gibi biri için, tuhaf bir ruh haliydi bu.
No sé por qué... era raro que actuara de esa manera.
Çok tuhaf, aslında korkak biri değilimdir.
Es curioso, no soy cobarde por naturaleza.
Çok tuhaf biri.
Es una persona muy extraña, y ha decidido hacer algo.
Sanırım bulmak üzere olduğumuz şey sahte ayak izleri koyan ve tuhaf sesler çıkararak insanları mağaraya sokup eşek şakaları yapan biri.
Lo que creo que estamos a punto de desenterrar es a un graciosillo que va dejando falsas pisadas y haciendo ruidos raros por las cuevas para asustar a la gente.
Bu sana tuhaf gelebilir, Mary... ama peşimde biri olduğuna eminim.
Tal vez te suene extraño lo que te digo, Mary, pero... estoy segura que alguien me persigue.
Bir yıl boyunca, zaman zaman... Tuhaf birşeyler hissediyordum, sanki biri atları geceleri alıp götürüyormuş gibi.
- Durante todo ese año, tuve la sensación de que los caballos salían por la noche.
Sen de o tuhaf insanlardan biri misin?
¿ No eres uno de aquellas chifladas?
Ama tuhaf kökenli biri.
Pero con un origen específico.
tuhaf birisin 17
biri 247
birisi 209
birini 32
biri var 29
birim 66
birinci gün 16
birinci 55
birinci katta 19
birine 18
biri 247
birisi 209
birini 32
biri var 29
birim 66
birinci gün 16
birinci 55
birinci katta 19
birine 18
biri bana 23
birincisi 390
birinci kat 30
birisi var 21
birinin 43
birinci dünya savaşı 32
biri burada 17
biri geliyor 129
birini arıyorum 33
birini bekliyorum 30
birincisi 390
birinci kat 30
birisi var 21
birinin 43
birinci dünya savaşı 32
biri burada 17
biri geliyor 129
birini arıyorum 33
birini bekliyorum 30
birinci kural 18
biri vardı 17
birinci bölüm 38
biri mi öldü 17
biri gitti 31
birim 01 25
birini seç 19
birini öldürdüm 16
birinci manga 18
birinci subay 32
biri vardı 17
birinci bölüm 38
biri mi öldü 17
biri gitti 31
birim 01 25
birini seç 19
birini öldürdüm 16
birinci manga 18
birinci subay 32