Tuhaf bir şey translate Spanish
1,617 parallel translation
Bu gece çok tuhaf bir şey geldi başıma.
Me ha sucedido una cosa realmente extraña esta tarde.
Kahrolası tuhaf bir şey bu.
Dios, esto es raro.
Su... tuhaf bir şey.
Agua... Que cosa tan extraña.
Çok tuhaf bir şey oluyor.
Algo extraño está pasando.
Çok tuhaf bir şey oldu.
¡ Es otra cosa!
Bu travmatik olmasa bile tuhaf bir şey olurdu.
Habría sido raro, por no decir dramático.
Çok tuhaf bir şey.
Es demasiado extraño.
Hissettiğin tuhaf bir şey var mı?
¿ Sientes algo extraño?
O çocukta tuhaf bir şey var.
Hay algo en esa niña.
Herhangi birisi tuhaf bir şey sordu mu? Sizinle ya da karınızla fazla ilgili bir şey?
¿ Alguien le hizo preguntas raras, parecía demasiado interesado en usted o en su mujer?
Yine uyurgezer haldeyken, tuhaf bir şey söyledi.
Estaba sonámbulo, y dijo algo raro.
Sonra çok tuhaf bir şey oldu.
Y entonces ocurrió lo más extraño hasta el momento.
Tuhaf bir şey buldum ve J R kayıtlarıyla karşılaştırmak istedim.
Encontré algo extraño, y quería comparar mis registros con los de los libros de JR.
Merak etme, bunda tuhaf bir şey yok.
- ¿ Sí? - No te preocupes, no es raro.
Tuhaf bir şey duydun mu?
¿ Escuchas algo raro?
Sana orada tuhaf bir şey gördüğümü söylüyorum.
Lo juro, vi algo extraño.
Tuhaf bir şey değil.
Así que no debería de ser raro.
O senin babandı. Bu travmatik olmasa bile tuhaf bir şey olurdu.
Era tu padre, hubiese sido extraño, incluso traumático.
- Sormadım. Yabancı biri tesadüfen tuhaf bir şey söyler, onu tam duyamaz yada yanlış anlarsın.
Cuando un extraño dice una cosa extraña al pasar lo más probable es que lo haya malentendido o escuchado mal.
İnsan tuhaf bir şey yaptığında, bir nedeni vardır.
Cuando las personas hacen algo extraño, hay una razón para eso.
Son performansında tuhaf bir şey var mıydı?
¿ Algo raro al final de su presentación?
Sana tuhaf bir şey soracağım.
Oye. Tengo un pedido extraño para ti.
Bunda tuhaf bir şey yok.
No hubo nada raro en eso.
Yılanlar uzun yıllardır buradalar ama bu özel nüfusla ilgili tuhaf bir şey var.
Las serpientes se han establecido aquí por muchos años pero hay algo peculiar en esta particular población.
Vejeteryan ya da onun gibi tuhaf bir şey değilsin, di mi?
No serás vegetariana ni cosas raras de ésas...
Tuhaf bir şey dersen duymamış gibi yapacağım.
si dices algo extraño pretenderé que no escuché
Tuhaf bir şey vardı.
- Había una cosa extraña.
Tuhaf bir şey mi?
¿ Una cosa extraña?
- Tuhaf bir şey buldum.
- Encontré algo extraño.
Isha, aslında bu tuhaf değil, bu üzücü bir şey... demek ki gurbetçilerimiz birbirlerinden kopuk.
Isha, no es extraño sino triste que en un país extranjero dos compatriotas estén tan lejos el uno del otro.
Çok tuhaf... bir şey oldu...
Ha sido... algo raro...
Çok tuhaf, bu şey bir işe yaramadı.
Eso es extraño, esas cosas ya no están de moda
Sana bir şey sormam tuhafına mı gitti?
- ¿ Te parece raro que te pregunte por ti?
Hayır, sen berbat etmedin. Marty senden çok tuhaf ve yanlış bir şey yapmanı istedi. Sen de harika biri olduğun için bunu yaptın.
Marty te pidió que hicieras algo raro e incorrecto y lo hiciste porque eres una gran persona.
Ve ikincisi işin tuhafı, belki babamı kaybetmemiş olsaydım bunları söylemezdim ama bilmen gereken bir şey var ki ; bu işe alındığında sana ilk olarak "asla bir mahkuma aşık olma" derler.
Y bueno, la segunda... Irónicamente, no lo diría si no lo hubiera perdido, pero... quiero que sepas que... lo primero que te dicen cuando escoges ese empleo... es que no debes enamorarte de un preso.
Tuhaf, çiftlik çocuğu ile ilgili bir şey mi demiştin?
¿ Qué decías sobre un granjero medio tonto?
Biraz tuhaf, tanışma şansı bulamadığım bir şey vardı.
Es extraño, estaba esta... cosa. Que nunca conocí.
Çok tuhaf. Onda bir şey var.
Es raro.
Burada tuhaf enerji sinyali yayan bir şey var.
Les digo que hay algo aquí emitiendo una lectura extraña de energía.
Tuhaf ve eşcinselce bir şey olmayacak.
Me lo pensaré.
Hayır, alabileceğim başka bir şey olmalı. Şu tuhaf dağ tilkisi kuyruğu ne kadar?
No, tiene que haber otra cosa que pueda comprar. ¿ Cuánto por esa extraña cola de zorro?
Ama bir şey söylemezsem tuhaf olmaz mı?
Porque creo que si no digo nada, podría ser algo extraño.
Sonra cok tuhaf bir sey oldu.
- Y luego sucedió lo más extraño.
Sana tuhaf gelecek bir şey söylemeyi istemiyorum ama... havuzda bikini giymesen olur mu?
No quiero parecer extraña con esto, pero ¿ podrías no usar biquini en la piscina?
Tuhaf şeylerin olabileceği bilinen bir şey dostum.
Cosas más extrañas han sucedido, amigo mío.
Hatırladığım son şey, topla oynamak üzereydim. Sonra aniden sırtımda tuhaf bir acı hissettim.
Lo último que recuerdo es que estaba por jugar a la pelota cuando, de repente, sentí un increíble dolor en la espalda.
- Sana tuhaf gelen bir şey var mı?
¿ Algo te parece familiar?
Durumuyla ilgili sana tuhaf gelen bir şey yok mu?
¿ No encuentra nada extraño sobre su condición?
Hayır, burada tuhaf olan bir şey var.
No, hay algo extraño acerca de esto.
Çok tuhaf ve görülmedik bir şey.
Algo muy divertido y descabellado.
Yani evet, evet tuhaf ama neyse ki sapıklığa varan bir şey değil.
Bueno si lo es es jodidamente raro
tuhaf biri 22
tuhaf birisin 17
tuhaf bir durum 17
bir şey değil 1063
bir şey yok 987
bir şey olmaz 235
bir şeyler içelim mi 27
bir şey sorabilir miyim 139
bir şey mi oldu 310
bir şeyler içelim 56
tuhaf birisin 17
tuhaf bir durum 17
bir şey değil 1063
bir şey yok 987
bir şey olmaz 235
bir şeyler içelim mi 27
bir şey sorabilir miyim 139
bir şey mi oldu 310
bir şeyler içelim 56
bir şeyler var 19
bir şey söyle 257
bir şey söyleyebilir miyim 105
bir şey 209
bir şeyler yanlış 26
bir şey oldu 106
bir şey olmadı 105
bir şey söylemeyecek misin 21
bir şey yok mu 17
bir şeyler yapın 69
bir şey söyle 257
bir şey söyleyebilir miyim 105
bir şey 209
bir şeyler yanlış 26
bir şey oldu 106
bir şey olmadı 105
bir şey söylemeyecek misin 21
bir şey yok mu 17
bir şeyler yapın 69