Ve onun translate Spanish
35,804 parallel translation
Giuseppe ve onun gibiler için kozmoloji hem ilahi yaratılışa açık kapı bırakıyor, hem de Tanrı'yı uzay ve zamanın hakimi olarak görmek için yeni yollar sunuyor.
Dios sostiene continuamente el universo. Para Giuseppe y otros como él, la cosmología no sólo admite la posibilidad de la creación divina, sino que ofrece nuevas maneras de entender a Dios como el amo del espacio y el tiempo.
Aynı dönemin parçaları ve onun kadar narin.
Es de la misma época e igual de delicado.
Veer Singh'ın gençlüğini alıyor ve onun gücünü.
Esta bruja está robando la vida y el poder de Veer.
Arkadaşın ve onun kızı için tüm belgelere sahipti.
Tenía toda la documentación para tu amigo y su hija.
Neden Suh'a ve onun para babalarına gitmiyorsun?
Pídanle a Suh y los que ganan más.
O benim kardeşim ve onun aptal olduğunu biliyorum.
Es mi hermana. Y sé que es idiota.
Olmaz ve onun yanında benim nüfuzumu sarsmazsan sevinirim.
No. Y apreciaría si tú no socavas mi autoridad.
Hâlâ orada yaşıyorsun ve onun sana hizmet ediyormuş gibi bir hali yok.
Bueno, básicamente aún vives ahí y él no te sirve ninguna bebida.
Şimdi büyük kız kimliğine bürünüyorsun ve onun pantolonunu indiriyorsun.
Así que ponte tus pantalones de niña grande... y quítale los suyos.
- Ve onun tek bir kuralı var.
¿ Entonces? Entonces, ella solo tiene una regla :
Vikner gitti ve onun yıllardır istediği şey oldu.
Así, Vikner desaparece del mapa y ella consigue lo que hace años que quería.
Peki sonra seni bulduğumuzda ve onun tehlikede olduğunu söylediğimizde?
¿ Y luego, cuando la encontraron y le dijeron que tenía problemas?
- Gezginin bilinci o kişi ölmeden hemen önce dünyaya varır ve onun hayatını bilgilerini, kayıtlarını ve sosyal medyadaki bilgilerini öğrenerek devam ettirirler.
- La conciencia de un viajero llega momentos antes de la hora histórica de la muerte, anulando la mente original del huésped, luego reanuda su vida usando su conocimiento de registros históricos y de las redes sociales.
Sınıf birincisi ve onun gizli ilaçları.
La mejor alumna automedicándose en secreto.
- Bir tehdit daha savur ben de tabutu ateşe vereyim ve onun yanmasını izleyin.
- Una amenaza más, y le prendo fuego a su ataúd y dejo que veáis cómo arde.
Ve onun hepsini bir tahtaya yazdın.
Y lo has escrito en la pizarra.
Bacaklarımın havada olduğu ve onun amıma yumulduğu ve çocuğunun odaya girip bizi gördüğü sahne.
Es la parte en que mis piernas están al aire, y aquel se está comiendo mi vagina, y su hijo entra y nos ve.
Brooke'la kavga etti. Ve Brooke, onun özenle hazırlanmış bir tür saklambaç oynadığını düşündü.
Tuvo una pelea con Brooke, y ella pensó que estaba jugando a algún tipo de juego de escondite elaborado.
Ve aslında, onun lezbiyen metresi gibi olduğumda, onun ruh ikizi olduğuma ikna ediyor ve beni etrafında dolaştırıyor.
Y lo que pasa es que, ella sólo me sigue dando evasivas, haciéndome creer que soy su alma gemela, cuando en realidad, soy igual que su amante lesbiana.
Bana itaatkar kızlar buluyordu, ve ben de onun katılmasına izin veriyordum.
La contraté, para que me hallara sumisas, y de vez en cuando la dejo unirse a la diversión.
Fakat onun yaşını... bulunduğu konumu gözardı etmedi... ve ona saldırdı.
Pero no respetó su edad ni su posición, y lo atacó.
Onun yanında olmamam ve onu siklememesi konusunda epey iyi atıştık ve o zamandan beri konuşmadık.
Supongo que estamos distanciadas. La tuvimos gorda porque no estoy ahí para ella y ella no hace una mierda por mí, y no hemos vuelto a hablar.
- Ve bu da onun oda arkadaşı Rob.
- Y su compañero de habitación Rob.
Ahiret aramızda ve Tanrı onun ne zaman bize geleceğini biliyor. Tanrının kollarında beklemekten başka kaçacak bir yer olmayacak.
El juicio camina entre nosotros y el Señor sabe que cuando venga a por vosotros, no habrá ningún lugar al que huir salvo los brazos del Señor.
Onun adı Agnes ve babasını bekliyoruz.
Se llama Agnes. Estamos esperando a su padre.
Çünkü hala onun telefon sinyalini takip ediyorum ve Millbank'den batıya gidiyor.
Porque sigo rastreando su señal del móvil y se está moviendo hacia el oeste por Millbank.
Nik onun yanında panzehir ve glukagon ile bekliyordu.
Nik estaba con ella con el antídoto, glucagón.
Gronk karşıda hareket edecek, ringo diyeceğim köşemi bırakıp arka tarafa yollayacağım ve Brady dua etsin de beşinci adımda topu elinden çıkarabilsin yoksa ışıklar söner onun için.
Cuando Gronk se mueva, mando al corner a atacar y Brady más vale que pase rápido el balón o le apagamos las luces.
Ona bulaşmadığını anlamanın tek yolu onun beyin tomografisini çekmek ve bildiğimiz gibi böcek adamlar bundan pek hoşlanmıyorlar.
- No le daré sedantes. La única manera de saber si está limpio es hacerle una tomografía, y sabemos que la gente con bichos no quieren eso.
Onun araba koltuğunu tekerlekli sandalyeme buradan ve de buradan bağlıyorum.
Su asiento de auto, engancha en mi silla de ruedas aquí y aquí.
Herhangi bir şey başarmış bir kadın ismi söyleyin ve biz de onun ismini bir şeye vermeye tartışalım...
Dile a una mujer que haga algo, entonces, vamos a considerar nombrar algo...
Sen onun hayatını kurtaracaksın o da sana sarılacak, ve ortalık fotoğraftan geçilmeyecek.
Lo salvaste, y él te abrazo, y habrá más fotos.
Onun gibi beş para etmez ve iğrenç biri hapse atılmalı!
Una persona tan inútil y asquerosa debería estar presa.
Onun patronuyum ve ofis içinde birliktelik pek hoş görülmez.
Pero soy su jefa, y el romance entre los de la oficina está mal visto aquí.
- Ve silah da onun üzerinden çıktı.
Y tenía el arma que fue usada en el tiroteo.
Ve sen tatlım. Sende onun gözleri var.
Y tú, querida, tienes sus ojos.
Lucifer şu an cennet ve cehennem ele geçirebilir. Onun yerine bir rock tanrısı fantezisi mi yaşıyor?
Lucifer podría estar apoderándose del Cielo y del Infierno ahora mismo, y sin embargo, ¿ está fantaseando con ser una estrella del rock?
Bu örgütü, onun hatırı için yönettiğini defalarca ima etti. - Ve?
Él ha insinuado repetidamente que dirige su organización gracias a su aprobación.
Bizi öldürmek istemesinin sebebini yalnızca tahmin edebiliriz. Ama Bay Behzadi'yi ve bombasını onun gönderdiğini düşünüyorum.
Solo podemos suponer cuál es el verdadero motivo por el que trató de acabar con nuestra vida, pero creo fue ella la que envió al Sr. Behzadi y a su bomba.
Yani, tuzağa yemi koydu, onu yuvasından çıkardı. Ve artık onun tahtına oturacak.
Así que puso un cebo y le sacó de su escondite y ahora ocupará su trono.
Saçmalık derken dostlarım ve iş arkadaşlarımın kanseri olduğum düşüncesinden - bahsediyorsan evet, onun yüzünden.
Si por "basura" te refieres a su creencia de que soy un cáncer para mis amigos y colegas, entonces, sí, esa basura.
Onun kızı olduğum için minnettarım. - Mirası, çocukları ve torunları sayesinde yaşayacak. - Başka yollar da var.
Me siento agradecida por ser su hija.
Uzun zaman boyunca onun gibi davrandım, ve "o" na dönüştüm.
Fingí ser ella durante tanto tiempo, que me convertí en ella.
Onun gibi diğerleri ve onları hızlı bir şekilde getirmemiz gerek.
Los otros que son como ella y tenemos que traerlos rápidamente.
Ve ilk dalga onun şablonuyla yaratılacak.
En la primera ola tendremos su plantilla dentro de ellos.
Çünkü, bak, bu gelinliğin onun için ne kadar önemli olduğunu biliyorum ve ben...
Bueno, porque, mira, sé lo mucho Bueno, porque, mira, sé lo mucho Este vestido significa para ella y yo...
Kirli işlerini yaptırmak için ona ulaştın ve bu onun hayatının son gecesi oldu.
Le mandaste hacer tu trabajo sucio, y fue la última noche de su vida.
Ve Teksas'ta onun ailesiyle geçireceğiniz bir noel tatili var.
UU. Y celebras la Navidad en Texas con su familia, lo sé.
Gözlerini kapat ve istediğini hayal et. İnternette onun pornosu var.
Cierra tus ojos e imagina lo que sea, y hay porno de eso en Internet.
Onun bıraktığı ekmek kırıntılarını takip ettiğini ve tüm bunların kendisinden kaynaklandığını düşündü.
Sentía que había seguido el rastro de migas que lo desencadenó todo.
Frankie izin almadan onun dolabını karıştırma ve küfür etme.
Frankie, no toques su armario sin su permiso y no maldigas.
önünde 25
onun 448
onun bunun çocuğu 24
onun adı ne 35
onunla 141
onun neyi var 30
onun için 179
önüne bak 138
onun yerine 89
onun da 23
onun 448
onun bunun çocuğu 24
onun adı ne 35
onunla 141
onun neyi var 30
onun için 179
önüne bak 138
onun yerine 89
onun da 23
onun adı 76
onun babası 21
onun gibi bir şey 154
onun mu 44
onunla konuşmak istemiyorum 23
onun yüzünden 27
onun nesi var 154
onun adı neydi 18
onunla git 84
onun için endişeleniyorum 35
onun babası 21
onun gibi bir şey 154
onun mu 44
onunla konuşmak istemiyorum 23
onun yüzünden 27
onun nesi var 154
onun adı neydi 18
onunla git 84
onun için endişeleniyorum 35