Onun gibi bir şey translate Spanish
2,017 parallel translation
Eğitim veya onun gibi bir şey de istemiyorum.
No estoy entrenando ni nada de eso.
Silah ya da onun gibi bir şey aramaya devam edelim.
Vamos a seguir buscando un arma, o algo así.
Onun gibi bir şey.
Algo por el estilo.
Aslında onun gibi bir şey.
No. Bueno, algo así.
Evet, Onun gibi bir şey.
Sí. Algo por el estilo.
Elinde iki telefonla amir gibi girişin bana çantanı vermen kendimi tam olarak belboy gibi hissettiğimden değil ama onun gibi bir şey.
Completamente al mando, con dos teléfonos, dandome su maletín. No tanto como si fuera su botones, pero algo así.
- Onun gibi Bir Şey.
- Algo
Ya da onun gibi bir şey?
¿ O algo?
- Evet, onun gibi bir şey.
- Sí, algo así.
Sanırım göğsünde pala ya da onun gibi bir şey vardı ve acil servise yürürken insanlar "Aman Tanrı'm!" diyorlarmış.
Pensé que tenía el machete en su pecho o algo por el estilo y va dentro del cuarto de emergencias. y ellos dicen, "Oh, Dios mio!"
- Onun gibi bir şey?
- ¿ Como algo como eso?
Woods End Road, onun gibi bir şey...
En la carretera de Woodend o algo de eso...
Şey ikinci iş ya da onun gibi bir şey bulurum sanırım.
Tendré que conseguir un segundo empleo o algo.
Kapa çeneni, merdiven ya da onun gibi bir şey getir.
! ¡ Cállate y trae una escalera o algo!
Evet onun gibi bir şey. Değişik bir komedi. Gerçekten değişik.
Sí, es... realmente es muy excéntrica, de verdad.
Ya da onun gibi bir şey.
O algo así
- Evet, onun gibi bir şey.
- Sí, igual que eso.
Bana bir ayakkabı ya da onun gibi bir şey bırakmayacak mısın?
Déjame una zapatilla de cristal o algo.
Onun gibi bir şey.
- Algo así.
Onun gibi bir şey.
algo asi.
Bir jest veya onun gibi bir şey.
Un gesto o algo así.
Onun gibi bir şey işte.
Algo por el estilo.
Onun gibi bir şey evet.
Algo así, sí.
Evet, onun gibi bir şey, evet.
Sí, algo así.
Mükemmel bir düğün olmak zorunda değil yada onun gibi bir şey.
No tiene que ser la boda perfecta. Ni nada de eso.
Çifte randevu ya da onun gibi bir şey diyordu.
Estaba hablando de ir a una doble cita o algo así.
Acil bir aile sorunu ya da onun gibi bir şey deriz.
No lo sé, ¿ emergencia familiar o algo así?
İşimi nasıl yaptığımı, ya da onun gibi bir şey?
¿ Cómo estoy haciendo el trabajo? ¿ nada por el estilo?
Evet, onun gibi bir şey.
Sí, algo así.
Orada herhangi bir rütbe işareti var mı? Teğmen, Çavuş, ya da onun gibi bir şey?
¿ Ves allí alguna insignia o algo que diga "Teniente" o "Sargento" o algo parecido?
Onun gibi bir şey...
Algo así.
- Onun gibi bir şey.
- Algo parecido.
Gay adamın sağlık korosu, ya da onun gibi bir şey mi?
¿ El coro de salud del hombre homosexual o algo así?
Seks turizmi ya da onun gibi bir şey için. Neyse.
De todas formas, sólo un poco de turismo sexual, algo así.
ÖImekten korkmuyorum. AIDS veya onun gibi bir şey kaparsam...
No me da miedo morirme si cojo el SIDA o algo de eso.
Biliyormusun bir zamanlar benim de bir ser suçlayıcıım vardı. Adam onun bir kamyon dolusu tampon çaldığını söylüyordu. Küçük sızıntıları durdurmak için veya onun gibi bir şey.
Yo una vez tuve un confesor en serie el tipo insistía en que había robado un camión lleno de tampones para tapar pequeñas goteras, o algo así es una enfermedad, Casey
Sadece onun gibi bir şey.
Sólo algo como una cita.
% 10 falan? Onun gibi bir şey?
¿ Comisión del 10 %?
- Onun gibi bir şey. - Bu korkunç.
Qué horrible.
Onun gibi bir şey.
Algo como eso.
Evet, onun gibi bir şey.
Sí, más o menos.
Onun gibi bir adam nasıl böyle bir şey yapabilir?
¿ Cómo un hombre así pudo construir esto?
- Onun gibi bir şey.
- Algo así.
- Onun gibi bir şey.
Algo así.
Onun gibi bir şey.
Algo así.
Şey, eğer onun gibi kötü bir h.g. * bir yemek teslimat işine düştüyse, ben nasıl kurtuldum?
Si un malvado gángster como ése se estancó entregando comida, ¿ cómo salí yo?
Bu onun için silaha atılan çentikler gibi bir şey.
Son su versión de las muescas en un arma.
Şu anda kendisi kayıp, kaçtı veya onun gibi bir şey işte.
De acuerdo, señora, tranquilícese.
Onun beyni her zaman, neredeyse bir refleks gibi, parametrelere dayanara bu formülü hesaplıyor bu bize hala meçhul, grafikteki tüm noktalar sonunda gelecekten bir görüntü oluşturuyor. Ama kısa kesersek, bir görüntü binlerce kelimeye değer. Grafikte göreceksin ve her şey daha netleşecek.
Para su cerebro el tiempo es como un reflejo y usa la formula de memoria para calcular parametros armamos un grafico de la formula una imagen muestra más que mil palabras.
Onun gibi kızlar artık bana bir şey ifade etmiyor.
Las chicas como ella, ahora no significan nada para mí.
Onun başına sardığın onca beladan sonra senin erkek gibi hissetmeni sağlamak için sarf ettiği onca emekten sonra... Ona saygı göstermek için yapabileceğin tek bir şey var.
Después de todos los dolores de cabeza que le diste después de todo el trabajo duro que realizó intentando hacerte sentir como un hombre hay una sola manera en que puedes honrarla.
onun gibi 58
onun gibi birşey 22
gibi bir şey 16
bir şey değil 1063
bir şey yok 987
bir şey olmaz 235
bir şeyler içelim mi 27
bir şey sorabilir miyim 139
bir şey mi oldu 310
bir şeyler içelim 56
onun gibi birşey 22
gibi bir şey 16
bir şey değil 1063
bir şey yok 987
bir şey olmaz 235
bir şeyler içelim mi 27
bir şey sorabilir miyim 139
bir şey mi oldu 310
bir şeyler içelim 56
bir şey söyle 257
bir şeyler var 19
bir şey söyleyebilir miyim 105
bir şey 209
bir şeyler yanlış 26
bir şey olmadı 105
bir şey oldu 106
bir şey söylemeyecek misin 21
bir şey yok mu 17
bir şeyler yapın 69
bir şeyler var 19
bir şey söyleyebilir miyim 105
bir şey 209
bir şeyler yanlış 26
bir şey olmadı 105
bir şey oldu 106
bir şey söylemeyecek misin 21
bir şey yok mu 17
bir şeyler yapın 69