Yalnız değilsiniz translate Spanish
144 parallel translation
Bu pisliğin içinde yalnız değilsiniz.
No sois los únicos entre estiércol y fango.
İçimden bir ses yalnız değilsiniz diyor.
Tengo la extraña sensación de tener compañía.
İyi de siz yalnız değilsiniz ki.
Pero ahora no está solo.
Yalnız değilsiniz.
No está solo en la causa.
Yalnız değilsiniz. Evlilik kurumunun anlamsız olduğuna dair kitaplar yazan birçok psikolog var.
Existe una teoría, señora, según la cual el matrimonio es algo así como una relación insensata.
Ama yalnız değilsiniz.
Pero no esté sola.
Şu "Yalnız Değilsiniz" deki fahişe mi?
¿ Aquella idiota de SOS?
Alo, "Yalnız Değilsiniz", sizi dinliyorum.
Hola, SOS Amistad, buenos días. Le escucho.
"Yalnız Değilsiniz" mi?
Hola. ¿ Es SOS Amistad?
"Yalnız Değilsiniz".
Hola, SOS Amistad.
Yalnız değilsiniz.
Hola, SOS Amistad.
Yine mi "Yalnız Değilsiniz" herkesi uyandırdı?
Y de nuevo despertando a todo el mundo : SOS Amistad.
"Yalnız Değilsiniz" mi?
¿ Hola? ¿ SOS Amistad?
Polise gitmek "Yalnız Değilsiniz" için iyi bir tanıtım olur.
Bonita publicidad para SOS Amistad. Ala venga, llame a la policía.
- Hayır, yalnız değilsiniz.
- No, no estáis solas.
- Yalnız değilsiniz.
- No es el único.
Bu bağlamda yalnız değilsiniz.
Pero no es el único.
Kendinizi düşman topraklarının derinliklerinde bulsanız bile, asla yalnız değilsiniz. "
Vosotros nunca estáis solos, Ni siquiera en pleno territorio enemigo.
Her neyse Al, galiba bu işte yalnız değilsiniz...
De todos modos, Al, parece que no estás solo.
Şimdi, eğer size bunlar tanıdık geliyorsa... yalnız değilsiniz.
Si todo esto le resulta conocido... Ud. No está solo.
Ama bunda yalnız değilsiniz.
Pero no tiene por qué afrontarlo solo.
O zaman tamamen yalnız değilsiniz.
Entonces, no estás completamente sólo.
Artık yalnız değilsiniz.
Ya no están solos.
Dışarıda yalnız değilsiniz.
No estáis solos allí.
Yalnız değilsiniz.
Usted no está sola.
yalnız değilsiniz.
Nunca sola.
Bilmenizi istiyorlar ki... artık daha fazla yalnız değilsiniz.
ellos quieren que sepan, que ya no están solos.
Biliyorsunuz yalnız değilsiniz, Bay Sanford.
No es el único que sufre, Sr. Sanford.
yalnız değilsiniz.
No está sola.
Bu davada yalnız değilsiniz.
No estáis solo en esta contienda.
Yalnız değilsiniz.
No está sola.
İçimizdeki ateş yolumuzu aydınlatıyor. Siz yalnız değilsiniz silah arkadaşlarım.
Incluso si el fuego y el relámpago oscurecen nuestro camino no estaremos solos, nuestros hermanos estaran alli
Soruşturmanın bu aşamasında yalnız değilsiniz.
No está sola a esta altura de la investigación.
"Ve bu gece buradan birlikte ayrılmanızı istediğim tek şey imkansız diye bir şeyin olmadığı içinizde sorunları olanlar, korkuları olanlar ya da bocalayanlar, kızgın olanlar unutmayın, yalnız değilsiniz."
"Y si hay algo que quiero que se lleven esta noche... " es que el cielo es el límite. " Así que, los que tengan problemas, los que estén temerosos...
Orada birisi varsa bilsin ki yalnız değilsiniz.
Si hay alguien ahí. Quien sea. Por favor.
Bizi yalnız bırakacak değilsiniz ya.
No iréis a marcharos ahora.
Yalnız değilsiniz.
Entonces somos dos.
Siz yalnız değilsiniz.
Si, lo hay.
Sizler yalnızca bencil ve ahlaksız kimseler değilsiniz... sevdiğiniz bir kimseyi koruyacak... hislerden de tamamen uzaksınız.
No solo son ustedes egoístas y viciosos además no les preocupan los cuidados de su amada.
Bayan Walker, siz de hoşgeldiniz. Artık burada yalnız değilsiniz.
Bienvenida señora Walker, haremos todo lo que está en nuestras manos, el campamento con extras siempre hace buen tiempo
Yalnız dönecek durumda değilsiniz.
Uted no se encuentra lo suficientemente bien como para ir sola.
"Yakışıklı prensinizi beklediğinizin farkında değilsiniz." "Yalnızsınız ve bu da sizin moralinizi bozuyor."
" Sin actuar y esperando a tu príncipe azul, estás sola, y es obvio que eso te deprime.
Froggy'den daha iyi değilsiniz, yalnızca farklısınız.
No sois mejores amigos que Ranita, sólo distintos.
TV olmamasından dolayı eziyet çeken yalnız siz değilsiniz.
No son los únicos que han sufrido sin la TV. ¿ Yo qué sé?
Artık yalnız değilsiniz.
No están más solos.
- Ne hissediyorsanız, bakın aslında yalnız değilsiniz.
Pero no se encuentra sola.
Buradan etkilenen yalnız siz değilsiniz.
Usted no es el único con influencia por aquí.
- Yalnız çalışmak zorunda değilsiniz.
No hay ninguna razón por la cual debiera hacerlo.
Ama kayıtlara göre, yalnız seyahat eden biri değilsiniz.
Pero según los informes, usted no suele viajar solo.
Yalnız değilsiniz.
No están solos.
Yalnız olabilirsiniz, ama tek başınıza değilsiniz.
Puede que no haya nadie contigo, pero no estás solo.
değilsiniz 26
yalnız 545
yalnızlık 55
yalnızım 166
yalnız mısın 235
yalnızca 183
yalnız yaşıyorum 22
yalnızdım 64
yalnız mısınız 41
yalnızsın 42
yalnız 545
yalnızlık 55
yalnızım 166
yalnız mısın 235
yalnızca 183
yalnız yaşıyorum 22
yalnızdım 64
yalnız mısınız 41
yalnızsın 42