English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / Turkish → Spanish / [ Y ] / Yalnız mıydı

Yalnız mıydı translate Spanish

498 parallel translation
- Yalnız mıydın?
- ¿ Estabas solo?
Ben toplama kampındayken, sen Paris'te yalnız mıydın?
¿ Cuando estaba en el campo de concentración te sentías sola en París?
- Yalnız mıydı?
¿ iba solo?
- Yalnız mıydı?
- ¿ iba solo?
- Yalnız mıydı?
¿ Estaba solo?
- Hep yalnız mıydınız?
- ¿ Estuvo sola toda la tarde?
- Yoksa orada yalnız mıydınız?
- ¿ O estaba allí sola?
- O sırada yalnız mıydı?
¿ Dio el golpe él solo?
- Burada yalnız mıydım demiştiniz?
¿ Dijo que estaba sola?
Sahiden yalnız mıydım?
¿ Estaba solo?
- Tüm gece burada... yalnız mıydım?
- ¿ He estado aquí toda la noche... sola?
- Yalnız mıydı?
- ¿ Estaba sola?
İkiniz yalnız mıydınız?
¿ Estábais las dos solas?
Er Meyer ile yalnız mıydınız? Evet, efendim.
- ¿ habían quedado sólo usted y el soldado Meyer?
Yalnız mıydı?
¿ Sí? ¿ Vino solo?
Yalnız mıydın?
¿ Sola?
- Yalnız mıydınız?
- ¿ Estaba sólo?
Yalnız mıydın?
¿ Estaba sola?
- Yalnız mıydınız?
- ¿ Estabas solo?
Yalnız mıydı yoksa durumuyla bir ilginiz var mı?
¿ Estaba sola o Ud. causó su condición?
- Vardığında Kit yalnız mıydı?
Kit era solo cuando tienes ahí?
Vardığında Kit yalnız mıydı?
decirm algo. Kit era solo cuando tienes ahí?
- Yalnız mıydı?
- ¿ Estaba solo?
Ve adam yalnız mıydı?
¿ Y el hombre estaba solo?
Çarptığında yalnız mıydı değil miydi?
¿ Iba cargado o vacío cuando chocó?
O da Jane kadar yalnız mıydı?
¿ Era ella tan solitaria como Jane?
Sen okuldayken, Ann yalnız mıydı?
Cuando estaba en la escuela, ¿ Ann, no se quedaba sola?
Yalnız mıydın?
¿ Cenaste sola?
- Yani, yalnız mıydın?
- Entonces, ¿ estabas sola?
Yalnız mıydın?
¿ Estaba solo?
Yalnız mıydı?
Sola?
Seninle yalnız olmalıydım, bu çok mahrem bir durum.
Debíamos estar solos, y esto es muy íntimo.
Seni yalnız bırakmamalıydım, Joe.
No debí dejarte solo.
Yalnız mıydı?
¿ Estaba solo?
Seni yalnız bırakmamalıydım.
No debí dejarte sola.
Yalnız mıydı?
¿ Blanco?
- Yalnız mıydın?
- ¿ Sola?
Onu yalnız bırakmamalıydım, özellikle dün akşamdan sonra.
No debí dejarlo solo, sobre todo después de lo de anoche.
Ne mi yaptım, yalnız bıraksaydım da konuşsa mıydı?
¿ Qué habrias hecho tú, dejarlo alli para que hablara?
Benares'te yalnız yaşıyordun. Hiç arkadaşın var mıydı orada?
Viviste una vez en Benares, ¿ tienes amigos allí?
Yalnız mıydı?
- ¿ Estaba solo?
Yalnız kalmaz mıydın?
Incluso visitamos al tío en Ikaho.
Tüm bir gece seni yalnız bırakmamalıydım.
No debería dejarte sola ni por un par de horas.
Kendimi yalnız ve yolunu kaybetmiş hissediyordum ve ömrümün geri kalanını tek başıma geçirmeye kararlıydım.
Me sentía sola y perdida. Y estaba decidida a vivir sola el resto de mi vida.
nedeni yoktu, konuşmaktan kaçtım. - Sözler belki çok şeyleri uyandırabilirdi. ki yalnız olmalıydım.
El motivo por el que huí sin hablar fue porque una palabra habría despertado tantas cosas que debían ser dejadas en paz.
Kocan Laois yolculuğa yalnız mı çıkmıştı? Ona eşlik eden muhafızlar var mıydı?
Pero dime... ¿ Viajaba solo o tenía un gran séquito, tu marido Layo?
Onu yalnız bırakmamalıydım.
No debería haberlo dejado solo.
Bu arada, bizi yalnız bırakır mıydınız?
Entretanto, ¿ pueden dejarnos a solas?
Çok yalnız, onun yanından ayrılmamalıydım.
Está sola y nunca debí dejarla.
- Burada yalnız mıydınız?
- ¿ Estuvo sola?
Onu yalnız bırakmamalıydım.
No debería haberla dejado sola.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]