English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / Turkish → Spanish / [ Y ] / Yalnızdım

Yalnızdım translate Spanish

920 parallel translation
Önceden çok korkmuş ve yalnızdım.
Antes, estaba tan asustada y sola.
"Tüm akşam boyunca yalnızdım ~ Böylece ben ~"
Estuve sola toda la tarde... por eso yo...
Çok yalnızdım ve birden siz ortaya çıktınız.
Estaba muy sola y, de repente, estaba usted ahí.
Burada yalnızdım.
Estaba aquí sola.
- Yalnızdım ama.
- Pero sola.
Çok yalnızdım. Ama artık hepsi bitti.
Me he sentido muy solo, pero eso ya se acabó.
Büyük babam hariç yalnızdım.
Bueno, no tenía a nadie excepto a mi abuelo.
Çünkü gençken çok yalnızdım.
Porque me sentía sola cuando era joven.
Elde edemeyeceğim şeyler yüzünden yalnızdım.
Sentía soledad por todas las cosas que no iba a tener.
Evet, Victor. Yalnızdım.
Sí, Víctor.
Lütfen Stephanie, o kadınla olanları anlamaya çalış... Sadece konuşacak birine ihtiyaç duydum, yalnızdım Stephanie
Por esto trata de entender que al estar con esa muchacha sólo quería conversar.
Hayatım boyunca yalnızdım.
Llevo toda la vida sintiéndome sola.
Sensiz çok yalnızdım, ama sonunda bana geldin, öyle değil mi?
Me he sentido muy solo sin ti. Pero por fin has venido a mí, ¿ verdad?
Hem yalnızdım.
Y estaba yo sola.
- Ben yalnızdım.
Estaba yo solo.
Kendimi yalnız hissettim. Hayatımda ilk defa yalnızdım.
Por primera vez en la vida, me sentí sola.
Yalnızdım, buna katlanacak gücüm kalmamıştı.
Me sentía muy solo, no podía soportar la soledad.
Daha önce yalnızdım ve iyiydim, belki de daha iyiydim.
Ya he estado sola antes y he estado bien, incluso mejor.
Ogün öyle yalnızdım ki Peter Rabbit'le bile at binmeye razı olabilirdim.
Estaba tan sola aquel día que... hubiese aceptado charlar con el mismísimo diablo.
O kadar yalnızdım ki, keşke ölsem diyordum.
Estaba muy sola, quería morirme.
Hep yalnızdım ben.
Siempre he estado sólo.
Çok insan tanıyordum, ama ben de yalnızdım.
Y me sentía sola también.
- Yalnızdım. - Yani kocanız yanınızda değil miydi?
- ¿ No estaba con su esposo?
Ben çok korkmuştum. Arkadaşlarım ya da beş kuruş para olmadan bu odada yalnızdım.
A mi llegada a Viena estaba sola, sin amigos, sin dinero.
Yalnızdım.
Estaba sola.
Rue du Rocher'de çok yalnızdım.
Oh, ya no sé nada. Me sentía muy solo.
Ben de çok yalnızdım.
Yo también me sentí sola.
Ona gitmedim, Yalnızdım.
No fui a su casa, estaba solo.
Yalnızdım.
Estaba solo, indescriptiblemente solo.
Demek istediğim yalnızdım ve yemek yememiştim.
Yo estaba sola, no había cenado y...
Çok korkmuştum ve yalnızdım.
Muy asustada y sola.
Yalnızdım, Fred. Yalnız. Gösterimi bekliyorum. 12'ye kadar vaktim var.
Estoy libre hasta las doce.
Yokluğunda çok yalnızdım, Frankie.
Frankie.
Sensiz çok yalnızdım.
He estado muy sola, Frankie.
Yalnızdım. Birilerine ihtiyacım vardı. O da birilerine ihtiyacı olan, koca, zavallı bir adamdı.
Estaba muy sola y ese pobre infeliz también necesitaba tener a alguien a su lado.
Çünkü yalnızdım.
Porque estaba solo.
Bir otel odasında yalnızdım. En güzel geceliğimi giymiştim.
Estaba sola en la habitación del hotel y me puse mi mejor camisón.
Sen gelmeden önce o kadar yalnızdım ki burada.
No sabes lo solo que estaba antes de que vinieses.
Ben tam burada idim, bütün gün odamda yalnızdım.
He estado aquí, en mi habitación, todo el día.
Bu kış her zamankinden çok daha yalnızdım.
Este invierno he estado más sola que nunca.
Öyle yalnızdım ki.
He estado tan sola.
En başta yapmamın sebebi yalnızdım.
Te prometo que no lo volveré a hacer. La razón de porque lo hice la primera vez era porque estaba solo.
Haftalarca komada yattım. Kendime geldiğimde... Yalnızdım.
Estuve en coma por muchas semanas, y cuando desperté... estaba solo.
Diğerleri özgürdü, ama bana yardım etmediler. Yalnızdım.
Los otros estaban libres, pero no me ayudaron.
Hayattayken bile öylesine yalnızdı ki onu bu halde bırakamazdım.
Estuvo terriblemente solo aún mientras estaba vivo.
Sen gelmeden önce tamamen yalnızdım.
Antes de que vinieras, estaba muy solo. Estar solo es malo.
Alçak gönüllülük bir erdemdir Bayım. Yalnız ızdırap çeken için değil, şifa dağıtmak isteyen için de böyledir.
La humildad es una virtud, para los que sufren y los que esperan curación.
- Yalnızdım.
- Estaba sola.
Erkek hep yalnızdır, kızım.
Un hombre va sintiendo la soledad, hija.
Ulu tanrının huzurunda yemin ederim, bu mahkemeye sunacağım kanıtlar yalansızdır, yalnızca doğruyu söyleyeceğime yemin ederim.
Juro ante Dios Todopoderoso que todo lo que voy a declarar será la verdad, y nada más que la verdad.
Öyle kederli ve yalnızızdır ki, sabah yüzünü görmeye katlanamadığımız adam gece, ışıkları karartıp bizi karanlığa gömdüklerinde evet, o aynı adam, bizim en değerli, en yakın dostumuz olur.
Estamos tan solos, que no podríamos tolerar ver la mañana... Por la noche, cuando el guardia apaga las luces y nos deja en la oscuridad ese mismo tipo se convierte en tu amigo más querido.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]