Yeterince değil translate Spanish
2,718 parallel translation
Yeterince değil!
Bueno, ¡ no lo suficiente!
Yeterince değil.
No lo bastante.
Yeterince değil.
No lo suficientemente seguro.
Yeterince değil.
No lo suficiente.
- Yeterince değil.
- No lo suficiente.
- Evet, tabii biraz ama. Yeterince değil..
No, claro que un poco, pero... no lo suficiente.
- Hayır, yeterince değil.
No, no lo suficiente.
Onun için yeterince önemli değil.
No son suficientemente importantes para ella.
Angelina Jolie için yeterince seksi değil miyim?
¿ Qué, no estoy lo bastante bueno para Angelina Jolie?
Elimizdeki yeterince hızlı değil.
El que tienes no es lo suficientemente rápido.
Yeterince hızlı değil.
- No lo suficientemente rápido.
Bu fark yaratacak kadar yeterince uzun bir süre değil, cidden.
No lo suficiente para hacer una diferencia.
İp yeterince güçlü değil.
La cuerda no es muy fuerte.
Yani tekne yeterince açılınca gümleyecek değil mi?
Entonces cuando el barco se meta en aguas profundas, Explota?
Ama yeterince iyi değil.
Pero no lo bastante.
Yeterince sürpriz değil.
No es lo suficientemente sorprendente.
Silahlarımız kalın-ince bir çadırı delmek için yeterince güçlü değil.
Nuestras armas no son lo suficientemente fuertes para penetrar una fina capa de plástico tan gruesa.
Yeterince güzel değil.
No es lo suficientemente hermoso.
Yeterince "mükemmel", değil mi?
Se acabó Io de ser "perfecto".
Yeterince yüksek değil.
No es lo suficientemente alto.
Sekiz-On saat. Hayır, bu yeterince iyi değil.
No, no es suficiente.
Küçük adam-çocuk eski kocamın sürekli ayak altında olması yeterince kötü değil mi sence?
¿ No es suficientemente malo que tenga a ese ex esposo aniñado y pálido todo el día en mi casa?
- Dünya yeterince kalabalık değil mi?
- ¿ No hay suficiente gente en el mundo?
Turta yapman yeterince kötü değil mi zaten?
¿ No te basta con los pasteles?
Kör bir insan olup ping pong oynaması, yeterince iyi değil mi?
¿ Estar ciego y jugar ping pong no es suficiente?
Zaten başımız yeterince belada değil mi?
¿ No estamos ya en suficientes problemas?
İki çocuk yeterince gerçek değil miymiş?
¿ Dos niños no era lo suficientemente real?
Yeterince iyi değil.
No me siento lo suficientemente buena.
ama... bitirmen için yeterince iyi değil mi?
¿ Pero no lo suficiente como para terminarlo?
- Yeterince ilacın var değil mi?
- Mientras tengas suficiente medicina.
Yeterince iyi değil.
No me vale.
Yeterince hızlı değil.
No fue lo suficientemente rápido.
Şef yeterince iyi değil mi, zaten?
El Jefe hace la evaluación psicológica.
Maalesef yeterince zor değil.
Desafortunadamente, no lo suficientemente duro
Yeterince güçlü değil. Yapamaz.
No es lo suficientemente fuerte.
Biliyor musun, yeterince komik ama aklıma böyle bir şey gelmedi değil.
¿ Sabe? curiosamente, se me pasó por la cabeza vagamente, sí.
Yeterince kuvvetli değil.
Aunque no lo bastante fuerte.
Bu yeterince yakın değil mi?
¿ Como es que eso no es suficientemente cerca?
Yeni zeki arkadaşların için yeterince iyi değil miyiz?
- ¿ Estorbamos?
Yeterince çaresiz değil.
No lo suficientemente desesperada.
Senin için yeterince farklı değil miyiz?
¿ No es lo suficiente alternativo para tí?
Yeterince hızlı değil.
No lo suficientemente rápido.
Yani Click'i kaybetmek yeterince kötüydü zaten, değil mi?
Digo, perder a Click fue suficiente ¿ no?
- Yeterince çekici değil miyim?
- ¿ No soy lo bastante atractiva?
Yeterince çekici değil miyim?
¿ No soy lo bastante atractiva?
Bir kaç ay önce Barclays ilgilenmişti, ama onlara göre fiyat yeterince düşük değil.
Barclays mostró interés hace un par de meses, Pero no creo que el precio sea lo suficiente bajo para ellos.
İşten atıldı çünkü yeterince güzel değil.
Fue despedida por no ser lo bastante guapa.
Yeterince derin değil. Patlayıcı çekirdeği çıkarıp bu deliğe yerleştirebilir miyiz sence? Nikola, hayır!
Podemos sacar el núcleo explosivo ¡ Nikola, no!
Asla yeterince vakit olmuyor değil mi?
Nunca hay suficiente tiempo, ¿ cierto?
Zaten üç dakikada bir arayan hamile eşimin olması yeterince stresli değil.
Porque la angustia que me entra con que mi mujer me llame cada tres minutos porque está a punto de parir mi primer hijo no me basta.
Ama, "bilincimin yeterince iyi bir kopyası diye" tanımlayabileceğim bir şey elde etmek, onu bir başkasının bedenine koymuş olmak,. onun ben olduğum konusunda insanları aptal konumuna düşürmek, işte bu,. nasıl yapılacağı konusunda değil detaylı yönteme ilk ipucuna bile sahip olmadığımız bir şey.
Pero obtener algo que pudiéramos decir que es una copia suficientemente buena de mi consciencia que si se pusiera en el cuerpo de algún otro, la gente se engañara pensando que era yo... esto es algo de lo que no tenemos la más mínima idea de cómo hacerlo de ninguna manera de forma detallada.
değil mi 44479
degil mi 350
değil 1746
değilim 815
değildi 207
değilsin 303
değilmiş 21
değildir 62
değilmi 114
değiliz 102
degil mi 350
değil 1746
değilim 815
değildi 207
değilsin 303
değilmiş 21
değildir 62
değilmi 114
değiliz 102
değilse 32
değilsiniz 26
değil mi dostum 28
değil mi canım 39
değil mi anne 66
değil miyim 77
değil misin 154
değil mi çocuklar 56
değil mi ya 25
değil mi efendim 66
değilsiniz 26
değil mi dostum 28
değil mi canım 39
değil mi anne 66
değil miyim 77
değil misin 154
değil mi çocuklar 56
değil mi ya 25
değil mi efendim 66