Zamanı değil translate Spanish
14,779 parallel translation
- Şimdi zamanı değil.
- No por el momento.
Şimdi zamanı değil.
Ahora no es el momento.
- Paige, eğer bana sakin ve güvenli bir yer hayal etmemi söyleyeceksen, hiç zamanı değil.
Paige, si vas a decirme imaginar un lugar tranquilo, seguro, ahora no es el momento.
Şimdi bunun zamanı değil.
Ahora no es el momento.
Alex, şu an dokundurma yapmanın zamanı değil.
Alex, ¡ nadie necesita tu sarcasmo ahora mismo!
Belki şimdi bunun zamanı değil, fakat... Lütfen o çubuğu eline almayı tekrar düşün.
Mira, este puede que no sea el momento de sacar el tema, pero... por favor, considera volver a tomar la batuta.
Gösteriş zamanı değil Strange.
No es momento para presumir, Strange.
Şimdi zamanı değil.
No es el momento.
Her zaman basit ve yalın değil.
No todo es blanco o negro.
İstemediğin kameralarla hiçbir zaman karşılaşmadın değil mi Yüzbaşı?
Que nunca se ha encontrado una cámara a la que no le guste, ¿ verdad, Capitán?
Zamanında bu şeylerin ineklerden geldiğine inanmak zor değil mi?
Sí, es difícil de creer que esto solía venir de vacas vivas, ¿ no?
- Sanırım bunun için fazla zamanımız yok değil mi?
Supongo que el reloj no se detiene en que uno, ¿ verdad?
Stan, düşündüğün gibi değil. Ne o zaman?
Stan, no es lo que crees entonces que es?
Her zaman biraz sanat ve zanaat tarafım varmış, değil mi?
Supongo que siempre fui de las manualidades, ¿ no?
- Hiç uygun bir zaman değil.
Ahora no es un buen momento.
Kanepemizi geri isteyecek zaman değil!
No se sabe cuando estamos consiguiendo nuestro sofá de vuelta!
O zaman malî olarak iflâsla karşı karşıya olduğumuzu bilmesi gerekir, değil mi?
Entonces debe saber que nos enfrentamos a la ruina financiera, ¿ no es así?
Babam sadece cenazesinde siyah giymemi istedi, başka zaman değil.
Era el deseo de mi padre que llevara negro a su funeral, pero ya no.
Danny ne zaman savunmaya geçse, genelde bir şey sakladığındandır. Bir şeyler biliyorsun, değil mi?
Mira, cuando Danny pone a la defensiva por lo general es porque él está escondiendo un secreto. ¿ Sabes una cosa jugosa, ¿ no?
Eğer bir yazılım öğrenirse,... o zaman neyi öğrenmek zorunda olduğunu bilmek zorunda değil değil mi?
Sr. Ephraham. Si el software aprende, entonces no debe saber lo que tiene que aprender, ¿ no?
O zaman bu alışılmadık bir durum değil.
Así que esto no es una posición poco ortodoxa?
Adamım bu hiç iyi bir zaman değil.
Oye, hombre, no es buen momento.
- Görüşmeyeli uzun zaman oldu, değil mi?
Cuánto tiempo sin hablar, ¿ eh?
Siz her zaman onu iyi bir doktor ve ilgili biri olarak bildiniz değil mi?
¿ Siempre le pareció un buen médico y una persona cariñosa?
Yeterince uzun zaman bekledim. Biraz daha beklemek benim için dert değil.
Ya esperé tanto que un poco más no me molesta.
Fotoğrafı getirmişler, ardından o zamanın Şerif Başyardımcısı Eugene Kusche kadının tarifine göre değil de fotoğrafa bakarak bir robot resim çizmiş.
Se la llevaron, y el subjefe... CASO SANDRA MORRIS... Eugene Kusche, hizo un boceto de esa foto, y no a partir de lo que recordaba Beerntsen.
Neden sekiz yıl öncesinde değil de, o zaman?
¿ Por qué lo hicieron entonces si no lo habían hecho ocho años antes?
- O zaman kötü değil.
- Eso no es tan malo.
O yüzden zaman tutalım, değil mi?
Así que vamos a poner un poco de reloj en esto, ¿ de acuerdo?
O zaman doğru bir ifade değil.
No es una declaración veraz.
İyi de anlamadığım şey, madem doğru değil, onca şeyi niye söyledin o zaman?
No entiendo, ¿ por qué dijiste toda esta mierda si no es cierta?
O zaman cesedin başka bir yerde yakılmış olabileceği ihtimalini tümüyle göz ardı edemezsiniz, değil mi?
Y no podría descartar otro posible lugar de calcinación, ¿ verdad?
Evet ama oraya ne zaman düştüyse, düştüğünü duymadınız, değil mi?
De acuerdo. Pero no la oyó caer en ningún momento, ¿ verdad?
Belki Milwaukee'de değil, belki Brookfield'de veya Madison'da değil ama buralarda bir polisin dümen çevirdiğini ima ediyorsanız bir polisin suç işlediğini ima ediyorsanız o zaman bu iddialarınızın altını dolduracaksınız.
Por lo menos aquí, quizá no en Milwaukee, quizá no en Brookfield, quizá no en Madison, pero aquí, si vas a insinuar que un policía es corrupto, que un policía cometió delitos, mejor que se trate de algo más que una cuestión de modales.
Ancak Savcılık bu saydığım konularla ilgili değil de kimin neye, nereye, hangi araca erişiminin olduğuyla ilgili konuşan emniyet görevlilerine haddinden fazla zaman ayırıyor gibi görünüyor.
HERMANO DE TERESA... pero parece que el estado está perdiendo muchísimo tiempo, sobre todo con agentes del orden, no en hablar de eso sino de quién tuvo acceso a qué, la escena, el vehículo...
Şimdi, siz o zaman Bay Kachinsky için çalışıyordunuz, değil mi?
- Bien. Usted trabaja para Kachinsky en este momento, ¿ verdad?
- Hayır, Şef Mısırtüyü,... sorunun cevabı "nasıl" değil, "fakat" ve "ne zaman."
- No, jefe Pluma de Maíz, la pregunta no es "cómo", sino "cuándo".
O zaman ilk cinayet dört yıl önce değil beş yıl önce işlendi demek oluyor bu.
Así que estás diciendo que el primer asesinato fue hace cinco años, no cuatro.
Hiçbir zaman yetmez, değil mi?
Nunca es suficiente, ¿ verdad?
Her zaman başarılı oldun ama başarıyı aradığın için değil de başarısızlıktan korktuğun için.
Tú siempre brillaste pero no porque buscabas el éxito sino por tu temor al fracaso.
Göle düştüğün zaman ki kadar cesur değil.
No tan valiente que cuando caiste en el lago.
Epey zaman geçti, değil mi?
Ha pasado bastante tiempo, ¿ no?
Dövüşecek zaman değil.
No hay tiempo para pelear.
Her zaman kolay değil.
No siempre fue fácil.
Zaten Anna'yla zaman geçirmeyi seviyorsun, değil mi?
Y te gusta pasar tiempo con Anna, ¿ no?
Bak, gerçekten uygun bir zaman değil. Sana karşı kibar davranıyorum ve sense beni tersliyorsun.
He sido muy amable contigo y tú sigues evitándome.
- O zaman gerçek değil.
- Entonces no es un libro real.
Norm, her zaman böyle bir hayal gücün vardı, değil mi?
Norm, siempre tuviste... una gran imaginación, ¿ no es así?
Hep yaptığı şey bu. Her zaman oluyor, değil mi?
Siempre sucede.
Açıklamak için doğru zaman değil ama bana kalırsa Vinny Pazienza artık dövüşe çıkmamalı.
No es el momento de hacer anuncios pero para mí, Vinny Pazienza no debería pelear más.
Her zaman böyle olacak, değil mi?
Siempre serán así, ¿ verdad?
değil mi 44479
degil mi 350
değil 1746
değilim 815
değildi 207
değilsin 303
değilmiş 21
değildir 62
değilmi 114
değiliz 102
degil mi 350
değil 1746
değilim 815
değildi 207
değilsin 303
değilmiş 21
değildir 62
değilmi 114
değiliz 102
değilse 32
değilsiniz 26
değil mi dostum 28
değil mi canım 39
değil mi anne 66
değil miyim 77
değil misin 154
değil mi efendim 66
değildim 75
değil mi çocuklar 56
değilsiniz 26
değil mi dostum 28
değil mi canım 39
değil mi anne 66
değil miyim 77
değil misin 154
değil mi efendim 66
değildim 75
değil mi çocuklar 56