Öyle değilmi translate Spanish
124 parallel translation
Nede olsa genç bir kız annesini yanında ister. Öyle değilmi?
Después de todo, a una chica le gusta tener cerca a su madre.
Hiç fena sayılmaz, öyle değilmi?
Suena bastante bien, verdad?
Ayrıca, Maria D'Amata Kirk Edwards'ın en değerli varlığı, öyle değilmi?
Además, no es María D'Amata el activo principal de Kirk Edwards?
- Öyle değilmi?
- Lo niega?
- Erkekler öpüşmezler öyle değilmi?
- Y los hombres no se besan. ¿ No?
Öyle değilmi, ortak?
¿ No es así, socio?
Böyle akıllı işadamlarında nadir görülen bir özellik, öyle değilmi?
Es poco común en los hombres de negocios, ¿ no cree?
Cheyenne'den gelmiyorsun, öyle değilmi?
No viene de Cheyenne, ¿ o sí?
Öyle değilmi, Yakichi?
¿ No crees, Yakichi?
Sen gerçekten insanları hiç önemsemedin, önemseseydin savaşlarına katılır ve kazanırdın, öyle değilmi?
Ellos nunca fueron realmente tu pueblo... Aunque tú participaste de su guerra... y ganaste tus medallas.
O kadar kötü biri değildi sence de öyle değilmi?
No era tan malo. No piensen mal de él.
- Ben anlıyorum, öyle değilmi?
- Yo entiendo, ¿ no?
Hayatını kurtardım öyle değilmi? Başka ne yapmam gerekiyordu?
He salvado su vida, ¿ que mas debo hacer?
Siğara ve emniyet kemeri işareti yanmıyor öyle değilmi?
¿ El aviso de no fumar y usar los cinturones está apagado, no?
- Evet. Onların bir çift olduğunu düşünüyorsun Öyle değilmi?
Cualquiera diría que son pareja, ¿ verdad?
İyice ıslandın öyle değilmi?
Te estás mojando, ¿ no?
İnsanlar üzerinde böyle bir etkiniz var öyle değilmi sensei?
Tiene ese efecto con la gente, o no, maestro?
- Biliyorum ama deneyebilirsin, öyle değilmi?
- Ya lo se, pero al menos podrías intentarlo, no?
Öldürmek senin asıl işin, öyle değilmi avcı?
Matar es tu trabajo, ¿ verdad mi querido H. Ivy ¿
Disiplinle ilgili duyduklarım, bir ceza. Birkaç yıl biraz vahşiymişsiniz, öyle değilmi?
Cuatro expedientes disciplinarios, una suspensión... ha tenido un par de años turbulentos, ¿ No es así?
- dinlemicek, öyle değilmi?
- No escucharé, ¿ él lo hará?
İntihar etmişti, öyle değilmi?
¿ No se suicidó?
Öyle değilmi Karayılanlar her zaman "COOL" dur.
Es mejor ser "cool", que envenenarse.
Bakana benziyordu! Öyle değilmi?
Se parece a un Ministro.
Aslında o gerçekten bir polis değil... baksana daha çok bir ajana benziyor. Öyle değilmi?
No es un verdadero policía, se parece más a un agente secreto o algo así.
Sokakta kaldım zaten bitmiştim öyle değilmi?
Sin embargo, todo había empezado bien.
Eğer arabayı boyamış olsalardı her tarafta Boya izi olurdu Öyle değilmi?
Pero debería haber rastros de pintura en alguna parte.
ama kazık yemeyen bir turist turist değildir.Öyle değilmi?
Un turista que no se deja robar no es un verdadero turista.
Onu can kurtaranla okyanusa atacaktık, öyle değilmi?
Que lo lanzáramos al mar con un salvavidas. Eso es lo que hicimos, ¿ no? - Sí, claro.
- Bence bu pek iyi bir fikir değil, öyle değilmi hayatım?
- No creo que sea buena idea.
Her şey yalındı, öyle değilmi Marty?
Eran tiempos más sencillos, ¿ no es así, Marty?
- Ne iyi bir adam öyle değilmi. - Hiç bukadar iyi bir adam görmemiştim
- Que tipo divertido.
Bak Kevin... her ikimizde biliyoruz dostum Shimomura NSA için çalışmıştı öyle değilmi
Kevin... Ambos sabemos que Shimomura trabajo para NSA.
Özgür görünüyor, öyle değilmi?
Se ve tan libre, no lo crees?
- Öyle değilmi?
- No lo estas?
Çünkü eğer insanlar birşeye gerçekten inanırlarsa olabilir... Öyle değilmi?
Si la gente cree lo suficientemente en algo, ¿ no es real?
- Oo hayır - Bu çok yanlış öyle değilmi?
¿ No es muy malo?
Fakat nişandan önce herşey iyiydi, öyle değilmi?
Pero antes del compromiso todo estaba bien, ¿ no?
Ama sen premi istiyorsun, öyle değilmi?
Pero amas a Prem, ¿ no?
- Ne için? Nisha ile tekrar birleştiniz, öyle değilmi?
- Te has arreglado con Nisha, ¿ no?
Çok güzel öyle değilmi?
¿ No es hermoso?
Klübümden nezaman çıkıp gideceksin Bu sadace bir tesadüf değil, öyle değilmi?
Cuando entraste a mi club, esa noche lluviosa no fue coincidencia, ¿ no?
Valiziniz bu öyle değilmi?
- No. Esta es su maleta, ¿ o no?
Öyle değilmi?
¿ Correcto?
Çünkü öyle hemen toplanip ayrilamazlar degilmi?
Porque no puedes empacar e irse ¿ Cierto?
Güven bana, Eğer önemli biri olsaydı bayanlara öyle vurmazdı değilmi.
Confia en mí, ¿ si fuera importante, no estaría golpeando a las mujeres? , Cierto
Bence bütün parcalar yerine oturuyor, sizcede öyle degilmi?
Creo que eso encaja con toda la película, ¿ no crees?
öyle değilmi?
NICHOLAS : ¿ No es cierto?
gorursun sen lezbiyensin oyle degilmi?
Yo te obligaré! Tienes razón. Ahora eres tortillera, no?
- Öyle değilmi?
¿ Si?
ve öyle değilmi, beyler.
Las mujeres que soportan cargas y los hombres que crean esas cargas.
değilmiş 21
değilmi 114
öyle mi 14811
oyle mi 19
öyle değil mi 4374
öyle degil mi 23
öyle mi dersin 362
öyle olsun 692
öyle bir şey değil 75
öyle işte 113
değilmi 114
öyle mi 14811
oyle mi 19
öyle değil mi 4374
öyle degil mi 23
öyle mi dersin 362
öyle olsun 692
öyle bir şey değil 75
öyle işte 113
öyle bir şey yok 92
öyle mi diyorsun 87
öyle oldu 102
öyle demek istemedim 274
öyle ya da böyle 119
öyle ki 92
öyle misin 81
öyle görünüyor 500
öyle deme 154
öyle olsun bakalım 50
öyle mi diyorsun 87
öyle oldu 102
öyle demek istemedim 274
öyle ya da böyle 119
öyle ki 92
öyle misin 81
öyle görünüyor 500
öyle deme 154
öyle olsun bakalım 50