English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / Turkish → French / [ A ] / Alın onu

Alın onu translate French

2,410 parallel translation
Halil'in bisikleti vardı alın onu, binsin çocuklar.
Vous y trouverez le vélo d'Ali. Prenez - le. Que les enfants en profitent.
Alın onu. Alın.
Enlevez-la.
Alın onu!
Dégagez-le!
- Alın, alın onu oradan. - Kene mi o?
- Enlève-moi ça.
Delta sr seviyesi sekizin altına düşmeşse hemen alın onu. - Peki, efendim.
Si le rythme sinusal de Delta chute en dessous de 8, retirez-le.
NSA hakkında alabildiğin bilgiyi al sonra da Topher'a onu silme işlemi için hazırlamasını söyle.
Faites-le parler de la N.S.A. et demandez à Topher de le préparer pour le Grenier.
Oto hırsızları onu öldürmüş ve beş yaşındaki kızını rehin alınmış.
Tuée par des voleurs qui ont pris sa fille en otage.
Umalım da Ritchie, şu Kızılderili'nin tipini hatırlıyor olsun. Onu Ruslara yollayıp konuşmalarını sağlarsın. Sonra da yanına birkaç adam alıp kasabayı aramaya koyul.
Demande à Ritchie une description de l'Indien, envoie-le parler aux Russes, puis prends quelques hommes et fouille toute la ville.
Pekala, onu içeri alın.
Amenez-le.
Alış-veriş merkezi bombacısıyla görüşmüş ve onu kaçırmış. Sorumlu o değil.
- Elle n'est pas responsable.
O zaman şu dosya dolabının arkasındaki elişi kağıdını al, sıradan da biraz bant al, ve onu kapa.
Prenez le papier derrière le bureau, prenez du scotch, et isolez le conduit.
Onu incelemeye alın.
Questionnez-le.
Ona gerçekten değer veriyorsan şu anda onu alıp arabana atlar ve güneş doğmadan doğruca Bom Temps'e yollanırsın.
Si tu tiens à elle, emmène-la à ta voiture fissa et ramène-la à Bon Temps avant le lever du soleil.
Akıntıdan bir kaya parçası alıyorsun... - Ve onu başının üstüne kaldırıyorsun.. - Fi.
Tu prends une pierre du ruisseau... et tu la lèves au-dessus de ta tête.
Gece. Eşi benzeri olmayan yakışıklı adam, biricik laptopuyla uğraşır. Onu yoksulluktan alıp kendi evine çıkaracak olan yazın bomba eserini hazırlar.
Un homme d'une beauté peu conventionnelle s'acharne sur son portable pour écrire le best-seller qui le sortira de la pauvreté et lui offrira enfin sa propre maison.
Gelir alırsın onu.
Passez la chercher plus tard.
Yine de seni bir gün terk etmesinden onu alıkoyacak bir şey olmadığını söylemeliyim.
Même si je dirais que rien ne l'empêchera de te refroidir un jour.
Zam alır mıyım, onu bile bilmiyorum. Sormadım.
Je n'ai pas demandé si je serais augmenté, j'ai oublié.
Gerekirse onu yatağından sürükleyip alın.
Réveillez-le s'il le faut.
Aklımı açarsam onu benden alırsın.
Si j'ouvre mon esprit, vous me le prendrez.
anladın mı yapabilirsen onu içeri al.belki bize eski bilgi verebilir.
Essayez de me le trouver. Il pourra peut-être nous renseigner.
- Onu alın. - Kalmalı mıyız?
- Allez le chercher.
Evet bak bu iş onu nerelere getirdi. - İçeri alın.
Regardez où ça l'a mené.
Teknik olarak gerekli değil ama, dün onu izinsiz bir şekilde kaydettiğimiz ele alındığında - -
On n'en a pas vraiment besoin, mais vu qu'on l'a filmé sans son consentement...
Sizi bir süite alırdım ama Don'ın başkaları ne yaşıyorsa onu yaşamasını istiyorum.
Je voulais vous donner une suite, mais je veux que Don ait le regard du simple client.
- Yarın gelip onu alırım. - İyi olur.
- Je le fais déménager demain.
Düşünüyorum da biryerlerde, birşekilde, onu alıp William'ın ellerine teslim ettim.
à un moment, j'ai dû me dire : "Très bien, occupe-t'en" et je l'ai confié à William.
Owen'ın psikiyatrı.. onu seksten alıkoydu, yani aksi ve münasebetsiz.
La psy d'Owen a dit d'éviter le sexe. Donc elle est grognon - et déplacée.
- Hayır, durumu stabil. Ve biliyorum ki aktif kanama olmadan ameliyat yapmıyoruz ama neredeyse var ve eğer onu ameliyata alırsak, annesi de ameliyatı kabul eder.
Je sais qu'on n'opère pas à moins qu'il n'y ait saignement, mais, c'est si proche, et si on l'opère, peut-être qu'on pourra l'opérer, elle.
Ama onu sürekli alıkoymayı hiç düşünmedim.
Mais je n'ai jamais eu l'intention de la garder.
Paralarını alırlarsa onu bırakacaklar.
Ils veulent juste de l'argent en échange de Stacey.
Bu garip değil. CD'lerini alır almaz onu terk edecek.
Ce n'est pas bizarre, il va la larguer dès qu'il aura récupéré ses CD.
Lütfen onu buradan başka bir yere alır mısın?
S'il-te-plaît, emmène-le. Je ne veux pas de ça ici.
Alın onu, alın onu, alın onu. - Oh, Dallas tamircisi topun üzerine atlıyor.
Dallas Tinker se jette dessus!
Şey, Brain'nın yanına taşınmış gibi yapacağım, bir şekilde onu göndereceğim, sonra da iki yeri de alıp rüyalarımın dairesine kavuşacağım. Vay be.
Faire semblant d'emménager avec lui, le mettre en fuite, acheter les deux pour faire mon appart de rêve.
Aranızdaki elektrik onu değiştirecektir. Duş alır ve yeni bir yere taşınırsa onu seveceğini söyle.
Propose-lui ton corps contre une douche et un appart.
Vurulma olayını bildirseydim onu davadan alırlardı ve Greene hâlâ dışarıda olurdu.
Si j'avais signalé le meurtre, ils l'auraient retiré de l'affaire... et Greene serait encore en liberté.
- Onu alıp- - - Emin olamazsınız.
- Non, je ne peux rien affirmer.
Onu soruşturma altına alın.
- Les agents me l'amènent.
Bırak onu yeni ailemize alışsın.
Il doit s'habituer à sa nouvelle famille.
Hedef bölgeden bir şey alırsın, ve onu alıcı yerleştirilmiş kopyasıyla değiştirirsin.
Tu prends quelque chose à l'endroit ciblé et tu l'échanges par une copie qui sert de mouchard.
Onu okuldan alıp doğrudan planımın ikinci aşamasına geçeceğim.
Fini l'école, je passe à la phase 2 de mon plan.
Bize borç tabanlı bir ekonomiye sahip olmamızı söyleyen onlardı ve şimdi ne zaman ki ABD'yi avuçlarına alınca onu ortada bıraktılar ve durumlarını sağlamlaştırmak için ekonomiyi göçerttiler.
Ils nous disent d'avoir une économie basée sur le crédit, puis ils coupent le crédit une fois qu'ils nous tiennent et implosent notre économie pour la restructurer.
Evet ama dünyanın derinliklerinde öyle bir madde olmalı ki, onu alıp- -
Il y a bien un matériau peut-être enfoui sous terre...
Belki onu daha fazla kandan alıkoyarsanız çizgiyi aşmasını da engellemiş olursunuz.
En l'empêchant de trouver du sang, vous l'empêcherez de passer.
Tek yapmak istediğim, onu alıp gitmek ve hayatımın sonuna kadar onunla birlikte yaşamaktı.
Tout ce que je voulais, c'était vivre avec elle pour l'éternité.
- Neye para ödersen, onu alırsın.
- Un vrai tas de ferraille.
Sen onu yakından tanıdın. Sence kendini deli bir kadın gibi davranmaktan alıkoyabilecek halde mi?
Crois-tu qu'elle puisse s'empêcher d'agir comme une folle?
Haydi, onu alın.
- Embarquez la.
"Onu öldürdü ve kafasını alıverdi Onunla birlikte yola koyuluverdi"
"II terrasse Ie monstre, brandit sa tête II s'en retourne gaIomphant"
Ama var ya, onu alın gitsin!
Mais je vais vous dire un truc, pourquoi vous ne la garderiez pas?

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]