Benim için de translate French
18,742 parallel translation
Benim için de çok kolay olmadı.
ça n'a pas été facile pour moi non plus.
Sizi derin bir duygusal sıkıntıya soktuğum çok açık. Bunun benim için de çok acı verici bir olay olduğunu bilmenizi istiyorum.
Je vous ai clairement causé des soucis et sachez que je m'en veux terriblement.
Tüm bunların ötesinden bir yerlerde benim için de bir yer olduğunu fısıldıyor.
Et me dit que je trouverai ma place, loin de tout ça.
Gördüğün gibi benim için de duygusal bir an.
Comme vous le voyez, je suis moi-même très émue.
Benim için harika değildi, kelebeklerimi salıvermeliyim.
Mais pas génial pour moi ou mon lâcher de papillons.
Benim için beni kaybetme riskini alıyorsun?
Tu serais prêt à risquer de me perdre, pour moi?
Benim için mikrodalga fırından bir farkı yok.
De mon point de vue, c'est un foutu micro-ondes.
Ama benim o hayattan kurtulmama yardım etmiştin. Şimdi sana bir yara izi vereceğim için mutluyum.
Mais vous m'avez aidé à m'en sortir une fois alors je suis heureux de vous donner une nouvelle cicatrice.
Bunca yıl benim için paralarını boşa harcadığın için teşekkürler.
Merci pour gaspiller de l'argent pour moi toutes ces années.
Eğer nüfuzumu senin için kullanmasaydım... benim oğlum olduğunu bildikleri için başkaları yapacaktı. Ve bu ikimiz için de daha çetrefilli bir hal alacaktı.
Même si j'use pas de mon influence en ta faveur, vu que tu es mon fils, d'autres le feront et ce sera délicat.
Benim için kolay mıydı sanıyorsun bu?
Pas de gaîté de cœur.
Pek de doyurucu bir konuşma değildi benim için, Dr. Quick.
Cette conversation ne m'a pas satisfaite, Dr Quick.
Ve benim gibi olan o tuhaf insanı bulmak için çok uzun süre bekledim.
J'attendais de rencontrer la personne qui accepterait ma folie.
Olması gerektiği gibi normal hissetmek benim için hep zor olmuştur.
Ça toujours été difficile de me sentir normale, si je suis là où je suis censée être.
Alaycıyım evet, benim için insanlara güvenmek çok zor. Bunun sayesinde hayatta kaldım.
Oui, je suis cynique, c'est dur pour moi de faire confiance, mais ça m'aide à rester en vie.
Benim adım Gideon. Geminin fonksiyonlarını kontrol etmek ve Captain Hunter'a görevinde eşlik etmek için programlanmış interaktif yapay zekâ.
Je suis Gideon, une conscience artificielle interactive programmée pour contrôler le système de ce vaisseau et aider le capitaine Hunter dans sa mission.
Ama benim için zaman yolculuğu evrenin gizemlerinin çözülmesi tüm hayatım boyunca araştırdığım aktariyeler...
Mais, pour moi, l'opportunité de voyager dans le temps, voir les mystères de l'univers révélés, des notions que j'ai passé ma vie entière à étudier...
Takım arkadaşlarımın benim için ikili mücadeleye girdiği zaman oluyordu ve boşta olduğumdan emin oluyorlardı kimsenin bana ulaşmayacağına.
C'était quand l'un de mes coéquipiers prenait un tacle pour moi, et je savais qu'ils feraient en sorte que j'aille bien, que personne ne m'atteindrait.
Benim için endiselenme. Doktor kisa sürede eskisi kadar iyi olacagimi söyledi.
Ne t'inquiète pas pour moi. le docteur a dit que je serai comme neuve en un rien de temps.
Birisi işte bazı sebeplerden benim için...
Quelqu'un qui pleurerait à cause de...
Yapacağımız şey bu işte.KC'yi benim için ağlatacağız.
- Oui! C'est ce que je vais faire. On va faire pleurer KC à cause de moi.
Tokyo için biz ödeyebilirdik. Ama iş macerası beklendiği gibi gitmedi nihayetinde bu benim hatam çünkü şirket benim bebeğimdi.
Nous aurions pu payer pour Tokyo, mais un projet d'entreprise est allé plus bas et finalement, c'est de ma faute car la boîte était mon bébé.
Bugünden itibaren, birlikte olduğum kadın benim için ağlayacak.
À partir de maintenant, la fille avec qui je sors va pleurer sur mon épaule!
Ve benim için bu şehrin ne kadar zorlu olduğunun sembolü oldu.
C'est typique de la ténacité de la ville et de ses habitants.
Benim için orada babamla vakit geçirmek çok heyecan verici bir deneyimdi.
C'était une formidable expérience pour moi de passer du temps là-bas avec mon père.
Ritüel benim için çok alışıldık ve önemli hale geldi çünkü günün stresinin ardından o rahatlama anını iple çekiyordum, onca diyalog, sürat, günde 15 ila 12 sayfa ezberlemek gibi şeylerden sonra.
Le rituel s'est enraciné en moi, il a pris de l'importance. J'avais hâte d'évacuer la pression à la fin de la journée, avec les dialogues, le rythme, finir 15 ou 12 pages dans la journée, ce genre de choses.
Babandan bile daha çok keşfetme fırsatım olduğu için şanslıydım çünkü eğlence sektörü, hikaye örgüsü ve anlatımı, onun rolü yarattığı ve benim devraldığım zaman arasında kalan yıllar süresince çok değişip gelişti ve bence üzerinde oynamamız için biraz daha fazla imkan yarattı.
J'ai eu la chance de pouvoir explorer un peu plus que votre père. Le divertissement a évolué, la narration et les intrigues aussi, lors des dernières décennies entre le moment où il a créé le rôle et celui où je l'ai joué. Je crois que ça a ouvert un certain nombre de possibilités que l'on peut exploiter dans l'interprétation.
Benim için pad Thai ye.
Ramène-moi de la bouffe thaï.
Düşünsene ; tam da hayatıma çeki düzen verip uzun, ciddi bir ilişkiye hazır haldeyken hayallerimdeki kız çalışmak için benim ofisime geliyor.
Écoute ça. La fille de mes rêves vient travailler dans ma boite au moment exact où j'ai accompli mon travail sur moi même et où je suis prêt à envisager une relation à long terme.
- Annene benim için iyi geceler de.
- Embrasse ta mère pour moi.
Benim oğlum da neredeyse bir haftadır kayıp ve sizinle kızınız Jane hakkında konuşmak için geldik.
En fait, mon fils a disparu il y a presque huit jours, et on se demandait si on pourrait vous parler de votre fille, Jane?
Bir çok insan bunun için mücadele edecektir. - Bu benim için geçerli olmayabilir.
Beaucoup de gens contesteront sa nomination, de toute façon.
Benim için çalışan bir erkek personele ibne dedi.
Pourquoi? Elle a traité un membre de mon équipe de "pédale".
- Benim için bir zevktir Bay Axelrod.
- De rien, M. Axelrod.
Gel, o Bach'ın yanında benim için çalış.
Venez travailler pour la société de Bach sur mon compte.
O zaman, belki acımı paylaşabilirsin çünkü benim için önemli olan her şeyi mahvettin.
Alors vous ressentez peut-être un bout de ma peine, parce que vous avez écarté tout ce qui comptait pour moi.
Gelecekte, ve şimdi, Millennial Print'in editör şefini takdim etmek benim için onurdur.
Au futur. Et maintenant, j'ai l'honneur de vous présenter l'éditrice en chef des éditions Millenial,
Ayrılığı atlatırken arkadaşlarını mutlu görmek zor biliyorum ama sadece benim için mutlu olmanı istiyorum.
Je sais que c'est dur de voir tes amis heureux pendant que tu traverses une rupture, mais je veux vraiment que tu sois excitée pour moi.
Bir talk şov'dan daha önemlisin benim için hele de çok uluslu bir showsa.
Tu es bien plus importante pour moi qu'une émission de télé, même sur une chaîne nationale.
Şahsi itibarından kaçındığın için benim insafımda olduğunu kendin söyledin.
Tu te dis que tu subis les miens. Ça t'évite de t'interroger sur les tiens.
Yazmak için harcadığım aylar bir kenara burada bahsettiğim hayatımın yıllarının ta özünden gerçeğin ham posasından süzülen akıllara durgunluk veren hikâye döngüsündeki benim gerçeğim.
Je parle même pas des mois d'écriture. Des années de mon existence réduites à leur essence, leur vérité pure, transformées en un scénario transcendant.
En iyi durumumda değilim ama bu benim için asla bir bahane olamaz.
Je ne suis pas au top de ma forme, mais ce n'est jamais une excuse.
Uygun şekilde beslenmeye, erken yatmaya başlamalıyım, bunun gibi şeyler, ve bu benim için eğlenceli değil ve eğlenceli olmayan şeyler yapmaktan nefret ediyorum.
Il faut manger sainement, se coucher tôt, ce genre de choses. C'est pas drôle et je déteste faire un truc qui ne m'amuse pas.
Benim için daha önemliydi ve beni aslında 200 metrede yendi.
C'était dur de le voir me battre au 200m.
Şanımı korumak için hayatımın en büyük yarışında olacağız çünkü benim için her şey şampiyonada yenilmez olmak.
Tu vas disputer la plus grande course de ta vie pour défendre ta gloire. Rester invaincu en championnat, c'est tout pour moi.
ilginç görünmesi için alaycı bıyıklardan bırakacaksın ama ilginç olmakla ilgilenmeyeceksın ve benim bunlarla ilgili bir sorunum yok.
Tu seras méchant avec les filles et tu auras une moustache de poseur pour te rendre intéressant, sans l'être du tout. Ça ne me convient pas du tout.
Bazen onu hatırlamak bile çok zor benim için.
Parfois, j'ai du mal à me souvenir de son visage.
Bu hem benim için hem de senin
et pour vous aussi.
Benim gibi hiçkimse olan biri için onların elleri, çok fazla çalışıyor
Pour une personne comme moi se donner tant de mal...
Kralı defettiğim için teknik olarak Valensiya'nın yeni kralı benim.
J'ai banni le roi Donc, techniquement, je suis le vrai roi de Valencia.
Benim dünyamda... Hiçbir savaş mücadelesi bir hiç için değildir.
Ma navigation autours de ce lieu n'a rien révélé d'utile pour l'effort de guerre.
benim için de öyle 36
benim için değil 209
benim için fark etmez 98
benim için uygun 18
benim için üzülme 18
benim için bir zevkti 58
benim için zevkti 116
benim için sorun değil 83
benim için farketmez 29
benim için öyle 32
benim için değil 209
benim için fark etmez 98
benim için uygun 18
benim için üzülme 18
benim için bir zevkti 58
benim için zevkti 116
benim için sorun değil 83
benim için farketmez 29
benim için öyle 32