Berbat bir şey translate French
1,290 parallel translation
En sonunda bu kez berbat bir şey çekeceğine eminim.
Je ne peux pas imaginer que ce sera autre chose que de la merde. Non.
Zaten bizim istediğimiz de berbat bir şey olması.
Et on dira que c'est très bien si c'est de la merde.
bu berbat bir şey.
J'ai ma dose là.
Bu berbat bir şey!
C'est dégoûtant!
Bu berbat bir şey.
Ça craint.
- Berbat bir şey.
- C'est horrible.
Bu berbat bir şey olmalı.
Ça doit craindre.
İşte bu yüzden bir kadere sahip olmak berbat bir şey.
Voilà pourquoi avoir une destinée, c'est nul.
- Ayrılık berbat bir şey.
Rompre, c'est nul.
Yaşlanmak berbat bir şey, değil mi?
Ca craint, de vieillir, tu ne trouves pas?
- Yine de berbat bir şey.
- Ca fait quand même chier.
Bu berbat bir şey.
Les mecs, Ca va pas être terrible. Yep.
Bu berbat bir şey, ben ne kadar kötü hissetsem de, Dr. Townshend prosedürü bana yaptırdığı için daha berbat hissediyordur.
Ça craint, mais si je m'en veux, le Dr Townshend doit carrément s'en mordre les doigts.
Bu ne berbat bir şey, bayan.
C'est quoi ça, gamine?
- Bence berbat bir şey.
- Je trouve que ça craint.
- Aşk berbat bir şey.
L'amour, ça craint.
- Hayır. - Berbat bir şey.
- Ça dégoûte, Wayne.
Hayatının dağıldığını görmek berbat bir şey.
Ça dégoûte de voir sa vie partir en lambeaux.
- Bu berbat bir şey.
- C'est trop de la balle.
Sadece erkeklere özel okul, berbat bir şey, zavallılar için.
Pourquoi t'es à une école de garçons? C'est naze.
Birimiz yalnız gitseydi berbat bir şey olurdu.
Si l'un de nous y était allé seul, - ça aurait été nul.
Bu berbat bir şey.
Cette affaire pue.
- Garantisi yoktu. - Bu berbat bir şey.
- J'ai pas de garantie.
Kızıl saçlı olmak berbat bir şey olmalı.
Ça doit craindre d'avoir les cheveux roux.
- Berbat bir şey. Neden- - - Berbat mı?
- C'est horrible, pourquoi...
Bu berbat bir şey.
C'est nul.
Her şeyi tekrar tekrar yaşıyorum. Berbat bir şey.
Je n'arrête pas de le revivre, encore et encore.
Herkesin deli olduğunu düşünmesi berbat bir şey.
C'est terrible quand tout le monde croit que vous êtes folle
Berbat bir şey.
C'est nul.
Bu berbat bir şey.
C'est énorme.
Ama bu nasıl berbat bir şey olabilir?
Mais à quel point c'est nul, hein?
Yine de berbat bir şey.
Mais les boules!
Arabanın çalınması berbat bir şey.
Ça craint de se faire braquer sa voiture.
Berbat bir şey bu.
Ça craint!
Bu berbat bir şey.
C'est à mourir d'ennui.
BÜYÜK AİLE BERBAT BİR ŞEY!
Les grandes familles c'est nul!
Bu, ancak biri berbat bir gün geçiriyorsa söylenecek bir şey.
Je suppose que c'est ce que tu es censée dire quand quelqu'un a eu une sale journée.
Bir şey kaçırmadığımı söyle. Evliliğin berbat olduğunu.
Dis-moi que le mariage n'est pas important, que je ne raterai rien, que le mariage ça craint!
- Yeni bir şey. Berbat olabilir.
- Un nouveau truc, pas génial.
Oldukça berbat bir şey.
C'est assez malsain.
İnsanın annesinin hapiste olması berbat bir şey.
C'est affreux de perdre sa mère.
Berbat bir yazıdan başka bir şey değil bu.
C'est mal écrit.
O kadar da berbat bir şey değil.
De toute façon, les affaires marchaient mal.
O berbat hazır şeylerden almaktansa özel sipariş verdim... ama kendim bir şey tasarlayacağım.
Elle franchit la barrière culturelle.
Bu çok berbat bir şey!
Je touche le fond.
Yine de bir şey berbat kokuyor. Ne olabilir ki?
Mais ça sent vraiment mauvais.
Böyle bir şey söylemedim. Sadece bunun berbat bir fikir olduğunu belirttim.
Je fais seulement remarquer que celle-ci craint.
Her şeyi berbat eden bir şey.
Un truc qu'on n'a pas prévu. Un truc qui fait tout foirer.
Hayır, berbat-up şey bir tür olduğunu.
Non, plutôt un truc qui a foiré.
Her şey bir yana, zamanlama berbat.
Vous avez bien raté votre coup.
Bilmiyorum, Lou. İşi berbat ettiğini görmek kadar güzel bir şey olamaz, böylece itfaiye ondan kurtulmuş olur, ama içgüdülerimle hareket edeceğim.
J'adorerais la voir échouer, de manière à l'éjecter de la caserne, mais je dois suivre mon instinct et parier sur elle.
berbat bir durum 28
bir şey değil 1063
bir şey yok 987
bir şey olmaz 235
bir şeyler içelim mi 27
bir şey sorabilir miyim 139
bir şey mi oldu 310
bir şeyler içelim 56
bir şey söyle 257
bir şeyler var 19
bir şey değil 1063
bir şey yok 987
bir şey olmaz 235
bir şeyler içelim mi 27
bir şey sorabilir miyim 139
bir şey mi oldu 310
bir şeyler içelim 56
bir şey söyle 257
bir şeyler var 19
bir şey söyleyebilir miyim 105
bir şey 209
bir şeyler yanlış 26
bir şey olmadı 105
bir şey oldu 106
bir şey söylemeyecek misin 21
bir şey yok mu 17
bir şeyler yapın 69
bir şeyler yiyelim 46
bir şeyler söyle 85
bir şey 209
bir şeyler yanlış 26
bir şey olmadı 105
bir şey oldu 106
bir şey söylemeyecek misin 21
bir şey yok mu 17
bir şeyler yapın 69
bir şeyler yiyelim 46
bir şeyler söyle 85