Berbat kokuyor translate French
178 parallel translation
Sibirya gibi. Sadece berbat kokuyor.
C'est comme en Sibérie...
- Berbat kokuyor.
L'odeur, c'est tout.
Soyunup dökünmemde mahzur var mı? Tişörtüm berbat kokuyor da.
Ça vous dérange si je me mets à l'aise?
- Berbat kokuyor
- Comment ca?
Tanrım, berbat kokuyor!
Quelle puanteur!
Bence çoraplarınızı yıkayıp, tıraş olmalısınız. Burası berbat kokuyor.
J'en pense que vos hommes devraient laver leurs chaussettes et se raser.
Saçları bitli ve berbat kokuyor!
Ses cheveux grouillent de vermine. Et elle pue!
Bence berbat kokuyor.
Moi, je trouve ça nul.
Fakat filler titizdir, ve bu su berbat kokuyor.
Mais les éléphants sont difficiles et cette eau empeste.
Balık falan mı taşıdın sen? Berbat kokuyor.
T'as chargé de Ia morue avant?
Çok berbat kokuyor.
Qu'est-ce que ça pue!
- Burası neden çok berbat kokuyor?
Qu'est-ce qui pue comme ça?
Berbat kokuyor!
- C'est infect!
- Yukarı berbat kokuyor. - Manny?
- Ça pue, là-haut.
- Daha berbat kokuyor.
- Sauf qu'il pue.
Daens mecliste olmasına rağmen burası hâlâ berbat kokuyor.
Daens peut être au Parlement, mais ici ça pue encore.
Berbat kokuyor!
Ça pue!
Ayakları berbat kokuyor!
Il pue des pieds!
Lağım mı taştı? Çok berbat kokuyor.
Vous avez un refoulement d'égout?
O berbat kokuyor.
Il sent mauvais.
- Tanrım burası berbat kokuyor.
Ça pue là-dedans!
Çok berbat kokuyor.
Il sent drôlement mauvais.
Şu kahrolası şey berbat kokuyor.
Cette saloperie pue.
Burası berbat kokuyor.
- Ca pue ici. - Peu importe.
Her yere çişini yapıyor. Berbat kokuyor.
Il pisse partout et il pue!
Ayrıca berbat kokuyor.
Et il sent mauvais.
Ubaldo geldi, berbat kokuyor. Tanrım!
Ubaldo est de retour, ca sent la rose.
Ev berbat kokuyor.
Ça pue dans cette maison.
Tanrım, burası berbat kokuyor.
Putain, ça pue, ici.
Berbat kokuyor.
Elle pue.
Kesinlikle berbat kokuyor.
Elle pue, en tout cas.
Yağmurluk. Berbat kokuyor.
Une odeur terrible.
Burası çok berbat kokuyor.
En plus, ça sent mauvais là-dedans.
Burada "Adam berbat kokuyor" diyor.
Je lis : "Pue vraiment."
Berbat kokuyor.
Avec cette odeur immonde.
Ve berbat kokuyor.
Et ça pue.
Burasi berbat kokuyor.
Putain, ça schlingue.
O gerçekten de berbat kokuyor!
Il pue vraiment!
- Berbat kokuyor efendim.
Une odeur épouvantable.
Ve burası hepsinden berbat kokuyor.
Et ici, ça pue encore plus qu'ailleurs.
Kahretsin, bunlar berbat kokuyor!
Putain! Ça empeste à mort!
- Berbat kokuyor. - Dalga mı geçiyorsun?
Quelle odeur atroce.
Bu da berbat bir şeymiş. Çok güzel kokuyor ama tadı bir felaket.
Ça sent peut-être bon, mais le goût est infect.
Berbat kokuyor.
Ça pue.
Berbat kokuyor.
Ça pue!
Berbat bir şey kokuyor.
Qu'est-ce qu'il pue!
Ayrıca berbat kokuyor.
- Pour toi.
Ev kokuyor, yiyecek berbat... tuvalet faaliyetleri şok edici... ve şimdiye kadar da tek paund bile almadık.
On est mal logés, la bouffe est infecte... les sanitaires répugnants et on a pas encore touché un sou.
Ve nefesin berbat kokuyor.
T'as une haleine puante.
Kötü kokuyor, berbat durumda.
Ca déborde de gens. Ca sent la transpiration, c'est désagréable.
- Lanet olsun berbat kokuyor.
Putain, ça pue!