Beyaz çocuk translate French
431 parallel translation
Kibar bir beyaz çocuk, değil mi?
Il est gentil, hein?
Bir beyaz çocuk.
Un Blanc!
Bana bak beyaz çocuk anca ölü bir siyahı becerirsin sen.
Alors, Blanc, j'espère qu'une Noire morte te suffira.
Bu gün gelen beyaz çocuk adam olabilir.
J'ai un nouveau, un môme blanc, qui promet.
İçki yok, kız yok, hiçbir şey yok. Şimdi uza beyaz çocuk. Uza hadi.
Pas de gnôle, pas de filles, rien juste te barrer, mon gars, te barrer
Acaba kaç tane zenci çocuk ve beyaz çocuk sarı kâbuslar görüyor kendi kafalarında yarattıkları sarı tehlikenin korkusu...
Je me demande combien de petits enfants noirs et blancs font des cauchemars jaunes, témoins de leur peur envers ce péril jaune particulier.
"Vahşi Amazon kabilelerinde yetişen beyaz çocuk!"
"Une enfant blanche élevée par une tribu amazonienne."
Sen busun, geveze beyaz çocuk!
C'est ton style, petit Blanc bidon.
Bu beyaz çocuk dünyanın en çatlak herifi.
Ce flic blanc est cinglé!
Ne var? Seni öldüreceğim beyaz çocuk.
Vous foutez quoi, bande de fils de pute?
Cap, Bilmiyorum, büyük beyaz çocuk.
Cap, je sais pas, un grand blanc.
Senin daha yapacağın bir iş var, beyaz çocuk!
Tu as encore ton job à faire, jeune blanc. Monte.
Hayat böyle beyaz çocuk.
C'est la vie, vieux.
- Kapa çeneni beyaz çocuk.
Tu peux la fermer, jeune blanc.
Beyaz çocuk, ne bekliyorsun?
Hé, petit blanc... qu'est-ce t'attends?
Bir de zenci var. O iki beyaz çocuk olmasa adamların buraya gelir miydi sanıyorsun?
Vous seriez ici s'il n'y avait pas ces deux garçons blancs?
Sizi ben getirmedim. Sizin için heyecanlı olabilir. Genç beyaz çocuk.
Je ne t'ai pas fait venir pour que tu sois excitée par ce jeune blanc-bec en chaleur.
Şansın varmış beyaz çocuk.
T'as le pif. Viens voir.
- Hayır, senin... - Çekil yolumdan beyaz çocuk!
Toi et tes amis, dégagez!
Ne düşündüğünüzü biliyorum. "Bir başka silahlı çılgın beyaz çocuk daha bulduk."
Vous vous dites : "Encore un cinglé de Blanc avec une arme."
Ve seni test ettiysem, sonuç ortaya çıktı. Sınıfta kaldın beyaz çocuk.
Et si je te testais, j'ai trouvé la réponse et tu as échoué, jeune homme blanc.
Müziği çal bakalım beyaz çocuk.
Voilà de la bonne musique funk!
Yarı zenci yarı beyaz çocuk istemiyorum.
Non. Pas de bébés moirié noir moirié blanc pour moi.
Etrafta beyaz çocuk yok.
Y avait peut-être pas de Blancs dans le coin.
- Boks mu? - Büyük beyaz çocuk?
Un tarzan blanc?
- Siktir git, beyaz çocuk!
- Va te faire foutre!
- Benimle oyun oynama, beyaz çocuk.
Fais pas le malin, petit Blanc.
Beni mi sikeceksin lan sen, beyaz çocuk!
Tu te fous de moi, p tit blanc!
Dünya Beyaz Çocuk Günü mü sandın lan bu günü ha?
T'as cru que c'était le jour du p tit blanc.
Bugün, "Dünya Beyaz Çocuk Günü" değil di mi?
ça l'est pas, hein?
Hayır, dostum "Dünya Beyaz Çocuk Günü" değil.
Non, ça l'est pas.
Neden biraz arkanıza yaslanıp rahatlamıyorsunuz? Beyaz çocuk kalktığında gidersiniz.
Attendez que le blanc se casse pour y aller.
Hey, beyaz çocuk. Yenilmeye hazır mısın?
Blanchette, pret a prendre ta raclée?
Sana beyaz çocuk diyorlar mı?
Ils te traitent pas de Blanc?
Ne saçmalıyorsun beyaz çocuk? Ne çetesi?
Qu'est-ce que tu racontes, petit Blanc?
Seni izliyorum, beyaz çocuk.
Je te regarde.
Sen muhitinden çok uzaktasın beyaz çocuk.
II est à perpette, ton quartier, petit blanc. T ´ es fou ou quoi?
Çocuk beyaz şeytan dönecek diyor.
Le démon des arbres est venu!
- Beyaz bir çocuk mu?
- Un enfant blanc!
Taşralı bir çocuk olabilirim ama Başkan beni durdurmaya çalışırsa Beyaz Saray'ı milyonlarca telgrafa boğarım!
Peut-être ne suis-je qu'un paysan, mais si le Président tente de m'arrêter, j'inonderai la Maison Blanche de millions de télégrammes.
Bundan bir yıl sonra, başvuranlardan yedisi ile temasa geçmem emredildi, onlara sağlıklı birer beyaz erkek çocuk verecektim, eyalet evlat edinme kağıtları bile tamdı.
Un an plus tard, on m'a donné l'ordre de contacter plusieurs demandeurs pour leur proposer un bébé blanc en parfaite santé, muni de papiers d'adoption.
Senin gibi beyaz bir çocuk Beale caddesinde ne yapıyor?
Que fait un fils de Blanc dans ce quartier?
Bir çocuk gibi oldum. Ona hâlâ beyaz bir gül gönderiyorum.
Je lui envoie toujours une rose blanche par jour.
Senin gibi beyaz bir çocuk neden eski bir armonikacıyla ilgilensin?
Hé, pourquoi un jeune blanc-bec s'intéresse tant à un joueur d'harmonica?
Evet, zeki çocuk birkaç yıl önce anlaşma yapan Memphisli bir beyaz var.
Bien, petit malin je connais un blanc qui vient de Memphis j'ai été en affaires avec lui, il y a quelques années.
Papaz mahalline beyaz el çizildi. Sunaktaki çocuk öldü.
On a peint une main blanche au mur de l'église, ton enfant de choeur est mort...
Siyah olmanla ilgili bir sorun vardır, çünkü ne kadar zeki ya da aptal olursa olsun, beyaz bir çocuk o dünyada doğmuştur.
qu'on n'est pas un humain à part entière. C'est à cause de notre négritude. Peu importe qu'un enfant blanc soit bête ou intelligent, il est né dans ce monde.
Evden kaçmış beyaz bir çocuk.
On dirait que c'est un blanc en cavale.
Beyaz bir çocuk görmüyorum.
Je ne vois pas de Blanc.
- Evet. İşte birliğe lazım olan şey : Kafası karışık beyaz bir çocuk.
Comme si la police avait besoin d'un autre Blanc paumé.
Hani şu beyaz maskeli adam oynuyor çocuk bakıcılarını öldürüyor.
Avec le type qui porte un masque blanc et traque les baby-sitters.
çocuklar 5285
çocuk 1118
çocukların 41
çocukları 61
çocuklarım 135
çocuklarını 17
çocuklarımız 21
çocukların var mı 28
çocukları severim 21
çocukken 158
çocuk 1118
çocukların 41
çocukları 61
çocuklarım 135
çocuklarını 17
çocuklarımız 21
çocukların var mı 28
çocukları severim 21
çocukken 158
çocuklara 23
çocuklar için 51
çocuklar nasıl 59
çocuklar iyi mi 22
çocuklar nerede 87
çocuklarım var 24
çocuklarla evde 16
çocuk yok 22
çocuk oyuncağıydı 17
çocuklar mı 47
çocuklar için 51
çocuklar nasıl 59
çocuklar iyi mi 22
çocuklar nerede 87
çocuklarım var 24
çocuklarla evde 16
çocuk yok 22
çocuk oyuncağıydı 17
çocuklar mı 47