English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / Turkish → French / [ B ] / Bu işte

Bu işte translate French

43,018 parallel translation
Unutma, sen ve ben bu işte birlikteyiz.
Si je coule, vous coulez avec moi.
Şimdi sol, bu işte iyi.
Maintenant à gauche, ça il connait.
Kovulmayı öğrenemezsen bu işte başarılı olamazsın.
Si tu veux durer, apprends à digérer d'être viré.
Eğer bu işte yanımda olursan çok memnun olurum.
J'aimerais vraiment que tu sois là pour ce projet.
Ve çocuklarım hatta torumlarımın hayatları üzerine yemin ederim ki bu işte çok çok iyiyim.
Et je vous jure, sur la tête de mes enfants et de mes petits-enfants, que je suis à la hauteur.
Taşınmamla ilgili sorun bu işte.
Elles reviennent toujours. C'est le problème avec mon déménagement.
Bu işte bir iş var.
Il y a un problème.
Bu işte kesinlikle bir iş var.
Il y a un truc... qui ne va pas du tout.
-... bence bu işte iyileşiyorsun.
- je crois que tu es assez doué.
Belki bu işte iyi değildim.
Peut-être que je ne suis pas bon à ça.
Bu işte bir yanlışlık var.
Y a un truc chelou.
Bu kadın, bu işte başarılı olmam için ihtiyacım olan kişi
Cette femme est justement celle qu'il me faut pour réussir cette mission.
Bu işte birliktelermiş.
Ils étaient de mèche.
Bu işte birlikteyiz, beraber yaparsak daha iyi sonuç alırız.
Tu es là avec moi, ça fonctionnera encore mieux si on le fait ensemble.
İşte bu yüzden... özür dilemeliyim.
C'est pour ça que je m'excuse, laisse-moi monter.
- İşte bu kanıtlıyor.
C'est la preuve.
Hayat bu kadar işte.
Voilà comment va la vie...
- Evet! Buraya! - İşte bu!
Venez de l'autre côté.
Ve Başkan cinsel organını çıkarır... "İşte bu yüzden." der.
Et le président a sorti ses parties... et a dit "voilà pourquoi."
Bu en dip nokta işte.
On touche le fond, là.
Tüm bu olanlar yüzünden işte... Sana açıklayabilirim...
Parce que, tu sais, cette histoire... il y a une explication, c'est...
Söylemek istediğim işte bu.
Justement non.
İşte bu.
Ça y est.
İşte bu.
C'est ça.
İşte bu.
Et voilà.
Bu o işte!
C'est lui!
İşte asistanın, arkadaşın, bu kişi Dirk.
Voilà ton assistant, ton ami, Dirk.
İşte bu.
Voilà.
Bu huyun beni çok şaşırtıyor işte.
C'est ce qui me dépasse avec toi.
İşte bu.
Bon, c'est là.
İşte bu uskumru.
Et voilà le maquereau.
Sen hala göz hapsindesin, işte bu yüzden olmaz.
Tu es toujours en probation. Voilà pourquoi.
Bu da bir nevi doğaçlama piknik işte.
C'est un pique-nique sur le pouce.
Hey, işte bu!
Allez!
İşte bu satıcı.
C'est le vendeur.
Bay. İşte bu nedenle buradayım.
M. MacGyver, avez-vous jamais fait quelque chose pour aider quelqu'un, sachant que ça pourrait vous nuire?
İşte, bu olmayacak.
Eh bien, ça n'arrivera pas.
- İşte bu yüzden beni öldüremezsin.
- Vous ne pouvez pas me tuer.
Sana yaptıkları mezar işte bu.
Cette plaque est ce qui se rapproche le plus d'un mémorial d'ORION.
İşte bu yüzden hemen şimdi bu işi halletmeliyiz!
C'est pour cela qu'on doit le faire!
İşte bu!
Et voilà.
Bu garip işte.
Ça c'est intéressant.
Kısa boylu, astım hastası bir bilim adamı bu buz kesilen tilkiyi işte böyle kaptı.
Et voilà comment un petit scientifique asthmatique a dégoté une beauté pareille.
İşte sahip olduğumuz tek şey bu, çarpıtılmış bir gerçeklik. Hiçbir zaman anlam çıkaramayacağımız bulanık bir resim..
Que tout ce que nous avons, c'est une réalité déformée, une image brouillée qu'on ne décodera jamais vraiment.
İşte bu da gitgide kötüye gitmeyle ilgili bir şeyleri açıklıyor herhalde.
Ça montre donc que quelque chose va arriver.
İşte bütün bilmek istediğim bu.
C'est tout ce que je veux savoir.
İşte bu başımızın belaya girdiği yer.
Voilà où nous avons des ennuis.
İşte senin sorunun bu.
C'est exactement ça, ton problème :
İşte bu.
La voilà.
- Durum da bu işte.
Nous y voilà.
Biliyorum, işte tam bu yüzden buradayım.
Je sais, et c'est pourquoi je suis là.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]