Bu kadarı fazla translate French
1,678 parallel translation
- Belki bu kadarı fazla.
- C'est peut-être un peu trop.
Bu kadarı fazla, gerek yoktu.
Je ne bois plus, ils sont trop délicieux!
- Daha fazla bilgi toplayana kadar bu konuda konuşmamayı tercih ederim.
Je préfère ne rien dire avant d'en savoir davantage.
Şimdiye kadar bu kadar fazla hippi'yle uğraşmadım.
J'ai jamais essayé de me débarrasser d'autant de hippies
Sana bu kadar güzellik fazla.
Elle est trop belle pour toi.
Programda yapılan bu kadar çok deney çocukları çok fazla yorduğunu düşünüyorum.
J'ai eu l'impression que cette émission avait poussé les enfants à bout. - Il y avait trop d'expériences.
Yapılacak işler, o kadar fazla ki, bu ruh halinin onu topraklarımızda artık mahvetmesine izin veremeyiz.
- Le travail qui doit être accompli - Cooper! est trop important, le courage que nous avons doit continuer de prospérer sur nos terres.
Tamam, bu kadar bilgi çok fazla.
OK. C'est beaucoup trop d'informations, mais merci.
İnsan en fazla bu kadar kötü olabilir.
C'est méchant comme action.
Bu kadarı da fazla!
Incroyable!
Umarım açıklarsın, çünkü bu kadar sarı bir adama fazla gelir.
J'espère bien. Ça fait beaucoup de jaune pour un seul homme.
Bu konuda daha fazla bilgiye sahip düzinelerce alim biliyorum. Aslında benden o kadar hoşlandığını sanmıyorum.
Il y a un tas de gens plus érudits sur le sujet et puis... il ne m'appréciait guère.
Bu kadar yüksek mertebeli insanlar bulaşıyorsa mutlaka birileri olması gerekenden fazla çalmış demektir.
Avec ces hauts personnages en jeu, ça doit être quelqu'un qui a volé plus qu'il n'aurait dû.
Oğlana bu kadar fazla yüklenme!
Arrête de critiquer tout le temps ce garçon.
Hemen bir karşılık alırdınız, ve bence insanları bu kadar fazla cezbetmesinin sebebi buydu.
On pourrait lire... 'Edith Miniturn Sedgwick,'artiste et actrice superbe...
Eğer biz eşcinseler, ilişkiler için, bu kadar fazla zaman harcamasaydık, Heryerde sikik "Da Vinci" ler olurduk.
Si les gays passaient moins de temps à baiser, on aurait des Léonard de Vinci à tous les coins de rue.
" Bu kadar keder dayanabileceğimden çok daha fazla.
" Mon chagrin est plus que je ne puis supporter.
Eğer üstün bir tarz yoksa... o zaman neden... bu kadar fazla yarışma var?
Puisqu'il en est ainsi pourquoi organise-t-on alors des compétitions entre les écoles?
Bu kadarı da fazla.
C'est trop demander.
Belki de bu kadarı sana fazla geliyordur.
C'est peut-être trop.
Tamam ama bu kadarı da fazla.
Bon, c'en est trop.
Ve bu o kadar da fazla ihtiyaca gerek duymayan bir gayret.
Le gouvernement se fiche de l'augmentation du coût des besoins.
- En fazla bu kadar kalkıyor.
- Elle ne se recule pas plus. - Oh!
- Bu kadarı bana çok fazla.
- C'est allé trop loin.
Karikatürleri bu kadar sevmek için fazla yaşlı olduğumu biliyorum.
Je suis trop vieux pour lire des B.D.
Eğer bu kadar fazla içerseniz, ÖLÜRSÜNÜZ.
VOUS MOURREZ
Bu yüzden biz GM e talepleri kanıtlamak için bir bekleme listesi başlattık fakat listede ne kadar fazla insan olursa olsun bu hiçbir zaman yeterli talep olarak görülmedi.
On a ouvert une liste d'attente pour prouver à GM la demande, mais quel qu'ait pu être le nombre de personnes sur la liste, ce n'était jamais assez. C'était anecdotique pour GM.
- Bu kadarı da fazla ama.
- Vous avez du culot!
- Dedim : "Bu kadarı da fazla."
J'étais outrée!
Eğer bu adamlar bizi diğer 19 kutuya götürmezlerse, ne kadar fazla insanın öleceğini anlamıyor musun?
Ce sera pire s'ils ne nous mènent pas aux autres tubes.
Eğer bu adamlar bizi diğer 19 kutuya götürmezlerse, ne kadar fazla insanın öleceğini anlamıyor musun?
Est-ce que vous réalisez combien de personnes pourraient mourir si ces hommes ne nous conduisent pas aux 19 autres tubes?
Bu kadar fazla kıl için mi, bir sürü kızarıklık ve büyük bir acı olur
Avec tant de poils, il y aurait des cicatrices et ce serait douloureux.
Bu gemi, evrende bir delik açacak kadar fazla enerji sarf ediyor.
Il y a assez de puissance dans ce vaisseau pour percer un trou dans l'univers.
Su altında bu kadar fazla kalabilen birini hiç görmemiştim.
Je n'ai jamais vu quelqu'un rester sous l'eau aussi longtemps.
Bu kadarı da fazla!
C'en est trop!
Bu yüzden daha fazla yüz göremeyeceğim yere kadar yürüyeceğim veya cadde.
Donc je vais marcher jusqu'à ce que j'arrive à court de nouveaux visages, ou de rues.
Bu şartlar ışığında, eşinizi geri istemekten hoşnut olmayacağınızı mı anlamalıyım? Eşinize olan sevginizin bu kadar fazla... olmadığını mı anlamalıyım?
Je suppose que vous ne voulez pas que votre épouse revienne dans de telles conditions, que vous n'aimez pas votre femme à ce point?
Dur, dur. Çok fazla oldu, bu kadar detaya girmene gerek yoktu.
Wowowo... cheri, j'ai pas besoin de tout un chapitre sur ça...
Benimle bu kadar gurur duyduğun ve kampanyaya verdiğin destek çok fazla, değil mi, baba?
Bien, tout ça pour ta fierté paternelle et ton soutien dans cette campagne, n'est-ce pas?
Bu sorunu çözünceye kadar olmaz. Ethan'a daha fazla bunları yaşatmayacağım.
Tant que tu n'auras pas réglé ça, je ne veux plus qu'Ethan en pâtisse.
Bu kadarı da çok fazla ama.
C'est trop.
Randy, bu kadar parayı nasıl - 6 olma ihtimali 5'den fazla.
Randy, comment as-tu... Un six l'emporte sur un quatre ou un cinq.
Bu da demektir ki, canları daha ve daha fazla güç isteyecek hepsini alana kadar.
Ce qui signifie qu'elles chercheront à obtenir toujours plus de pouvoirs, jusqu'à ce qu'elles les aient tous.
Portakalların kokusunu veya pantolunun nemini takmıyorum, ama bu kadarı da fazla.
Je me fiche de l'odeur d'oranges et le pantalon mouillé, mais là c'est vraiment trop.
Ve bu güne kadar en fazla uykusuz hayatta kalma süresi 11 gündür.
Et le record de survie sans sommeil est de 11 jours.
- Bu kadarı da fazla.
- C'est beaucoup trop.
Bu anahtarlara ne kadar fazla zamana kadar el koyabilirsin?
En guise de souvenir. Vous pouvez les garder jusqu'à quand?
Bu kadarı fazla, anlıyor musun?
J'ai le numéro des parents, tu peux les appeler.
Ne yaparsak yapalım hayatımızı ne kadar temiz yaşarsak yaşayalım bu işi atlatamayacağız çünkü, burada çok fazla düşman, bizi tehdit eden çok kişi var.
Anything we do as live clean... not overcome... There are too many cock of enemies and we threaten too many people.
Bu yarım saatte meydana gelenler, yüzünüzdeki sinekler ne kadar çok fazla.
Dans la prochaine demi-heure, des mouches sur votre visage. A partir de combien y en a trop?
Rolünü bu kadar fazla yaparsan, buna abartılı rol denir.
quand l'action est faite trop, elle s'appelle action.
bu kadarı çok fazla 17
bu kadarı da fazla 67
bu kadarı yeterli 87
bu kadarı yeter 342
fazla 31
fazlasıyla 93
fazla vaktim yok 53
fazla kalamam 17
fazla vaktimiz yok 83
fazla bir şey değil 55
bu kadarı da fazla 67
bu kadarı yeterli 87
bu kadarı yeter 342
fazla 31
fazlasıyla 93
fazla vaktim yok 53
fazla kalamam 17
fazla vaktimiz yok 83
fazla bir şey değil 55
fazla bir şey yok 26
fazla değil 199
fazla kalmayacağım 18
fazla zamanım yok 54
fazlası var 17
fazla zamanımız yok 113
fazla sürmez 57
fazla uzun sürmez 79
fazla uzun sürmeyecek 16
fazla yaklaşma 16
fazla değil 199
fazla kalmayacağım 18
fazla zamanım yok 54
fazlası var 17
fazla zamanımız yok 113
fazla sürmez 57
fazla uzun sürmez 79
fazla uzun sürmeyecek 16
fazla yaklaşma 16
bu kadar 1215
bu kadar mı 472
bu kadar yeter 1511
bu kadar kolay 16
bu kadar basit 242
bu kadar yeter mi 31
bu kan 29
bu kadar basit mi 22
bu kadar yeterli 43
bu kadar çabuk mu 71
bu kadar mı 472
bu kadar yeter 1511
bu kadar kolay 16
bu kadar basit 242
bu kadar yeter mi 31
bu kan 29
bu kadar basit mi 22
bu kadar yeterli 43
bu kadar çabuk mu 71