Bö translate French
3,325 parallel translation
Eğer Dr. Jimmy Bo Mattison'ın intikamını alıyorsa yine de neden böyle bir şey yaptığı hâlâ meçhul.
Donc, si le Dr Jimmy venge Bo Mattison, ça ne répond toujours pas à la question de savoir pourquoi.
Bu güzel yaz gününü bö bö böceklerin mahvetmesine izin mi vereceksiniz?
Allez vous laissez cette belle journée d'été être ruinée par quelques p-p-puces de lit?
Bo Mattison'ın karısını buldum Newark, New Jersey'deki Holy Cross mezarlığında.
J'ai trouvé la femme de Bo Mattison... dans le cimetière de Sainte-Croix à Newark, New Jersey.
Bo ne zaman bir turnuvayı tamamlasa boynundaki Aziz Catherine madalyasını öperdi.
Chaque fois que Bo terminait un tournoi, il embrassait la médaille de Sainte-Catherine, qu'il portait autour de son cou.
Bo Mattison'ın son elini tekrar tekrar izledim.
Je suis allé regarder la main finale de Bo Mattison plusieurs fois.
Bo'yu yükselterek ve tekrardan yükselterek tuzağa düşürecekler.
Ils vont droit dans le piège de Bo en misant et remisant encore.
Evet, ama hepsi Bo Mattison'ı kandırdı.
Ouais, mais ils ont tous arnaqué Bo Mattison.
Bo'nun masasındaki herkes öldü.
Tout ceux de la table de Bo sont morts.
Sence Bo Mattison 1997'de Dr. Jimmy'nin para yatırdığı kişi miydi?
Tu penses que Dr. Jimmy est ce que Bo Mattison était le recouvreur de fond en 1997?
Bo'nun iflas ettiğini biliyoruz.
Bon, on sait que Bo était fini.
STR sonucu Bo Mattison ailesinden bir bayanı işaret ediyor.
La biologie moléculaire montre une correspondance familiale féminine avec Bo Mattison.
Bo Mattison'ı araştırdım.
Regarde Bo Mattison.
Orası Bo Mattison'ın kendini öldürdüğü yer.
C'est... C'est le lieu où Bo Mattison s'est tué.
Annem geçen sene öldüğünde onun eşyalarını karıştırırken Bo'nun bana yazdığı bu notu buldum.
Quand ma mère est morte l'année dernière, J'ai fouillé ses affaires, et j'ai trouvé ce mot que Bo m'a écrit.
Müzik albümleri, günlükler gibi eşyalar yok edilir.
Les objets tels que les BO musicales de films ou les journaux intimes sont détruits.
Briggs Tar Bo eğitmeni olduğunu söylüyor.
Briggs dit aux gens qu'il est un instructeur Tae Bo.
Seni buradan çıkaralım.
Bo! On doit sortir d'ici.
Teşekkürler Bo.
Merci.
Bö!
Boo.
Ben iyiyim. Bo beni eve bırakır.
Bo va te raccompagner.
- Neden bu bo.. boyalı evlerden birini satın aldın?
- Pourquoi achèterais-tu une de ces m... moyen-termes investissements?
Tamsin Bo'yu gören son kişiydi.
Tamsin est la dernière personne à avoir vu Bo.
Kamyonette Bo'nun babası hakkında birşeyler söyledi.
Et dans la voiture, elle a dit quelque chose sur le père de Bo.
Bo belki babası hakkında birşey bilmiyordur.
Mais Bo ne sait absolument rien sur son père.
Ama evet, çok boktan, O Bo'yu gören son kişiydi..
Mais oui, c'est très caca, c'est la dernière à avoir vu Bo.
Trick, Tamsin gerçekten Bo'yu bulmak için son şansımız mı?
Trick, est-ce que Tamsin est vraiment notre dernière chance de trouver Bo?
Hale ve ben Bo'yu bulacağız..
Hale et Moi allons trouver Bo.
Bo nerede biliyormusun?
- Sais-tu où est Bo?
Büyü bozulduğu zaman ve biz Bo'yu hatırladığımızda, orada haz vardı.
Une fois le sort rompu, quand on s'est souvenu de Bo, il y avait de la joie.
Bo'yu asla bulamayacağız.
Bo ne doit jamais savoir.
Bo'yu bulacak pek çok şey vardı.
Il y a beaucoup de choses qu'elle ne doit jamais savoir.
Bak, bu Bo'nun odası.
C'est la chambre de Bo.
Sadece Bo'nun.
Seulement Bo.
Yani sen ve Bo birlikte yaşıyorsanız bu birbirinizi seviyorsunuz demek mi?
Si Bo et toi habitez ensemble, ça veut dire que vous vous aimez?
Ama Bo kayıp ve sen nerede olduğunu bilmiyorsun.
Mais Bo a disparu et tu ne sais pas où elle est.
Bu Bo'mu?
C'est Bo?
Bo'nun kartta sıkışıp kaldığını mı düşünüyorsun?
Tu pense que Bo est coincée dans la carte?
Bo?
Bo?
Bo değil.
Non, c'est pas elle.
Bo.
Bo.
Efendim, bunlar Bo'nun fiziksel özellikleri.
Monsieur, c'est de la pure description.
Bana Bo hakkında başka şeyler söylemeniz gerek.
J'ai besoin que vous me parliez d'elle.
Eğer bu karttaki senin Bo'nsa, büyük sıkıntılar içinde.
Si c'est votre Bo sur cette carte, elle as de gros problèmes.
Çünkü eminim... Bo Lauren ile aşk yaşıyor.
Bo est amoureuse de Lauren.
Evet, biliyorsun Bo'yu bulmalıyız, yani... Hayır, hayır...
T'as raison, on doit trouver Bo, donc...
Eğer senin Bo'nu bulursam, bunlar benim olur mu?
Et si je ne pouvais pas trouver votre Bo, est-ce que je les aurais?
Bunlara ufak bir boom-boom-pow eklemesi. Bo'nun odasının ihtiyacı var.
ça va ajouter le petit côté boom-boom-pow qu'a besoin la chambre de Bo.
Bo'ya ait bir iz var mı yok mu?
- une piste pour Bo ou pas?
Neden bu kadar asabisin?
Pourquoi es-tu si agité? C'est à propos de Bo?
O Bo mu? O sarışın mı?
Est ce qu'elle est blonde?
Bo'dan ne haber?
Et pour Bo?