Dans edeceğiz translate French
581 parallel translation
Sen ve ben dans edeceğiz.
On va danser. "
Dans edeceğiz, dedim.
"J'ai dit qu'on allait danser."
... hepimiz için. - Dans edeceğiz.
Pour danser.
Sadece dans edeceğiz. Endişelenmene gerek yok. Doğru.
C'est juste une danse, pas de quoi paniquer.
Dans edeceğiz. Ben ve şu'cıvır'...
On va s'éclater, moi et la souris.
Sonra bahçede dondurma yiyip havai fişek atacağız, yeni elbiseler giyeceğiz, dans edeceğiz ve annem bize altın ve gümüş taçlar takacak.
Il y aura des glaces, un feu d'artifice, nous porterons des robes neuves... et nous danserons, et mère nous fera des couronnes dorées.
Yakında kendi düğünümüzde dans edeceğiz.
Nous allons bientôt danser pour notre mariage.
Bütün gece dans edeceğiz, şarkı söyleyeceğiz...
On danse toute la nuit! On chante, on crie...
Şimdi başka bir fıçının üzerinde dans edeceğiz,... sanat fıçısının üzerinde!
Nous allons mettre en perce un autre fût. Le fût de l'art!
Önce bir kahvede kahvaltı, sonra Paris'in her yerinde dans edeceğiz, operaya gideceğiz, sonra Marseillaise marşı, sonra havai fişekler, sonra akşam yemeği, yaşayacağız işte.
Petit-déjeuner dans un café, puis on va faire tous les bals de Paris, l'opéra, puis la garde nationale et "La Marseillaise", ensuite, Montmartre pour les feux d'artifice. On finit par un dîner au champagne. On va vivre, quoi!
# Sabah ışıklarına kadar dans edeceğiz
" Nous allons danser jusqu'au petit matin
Dans edeceğiz!
On va danser!
Dans edeceğiz.
Nous allons danser.
Belini tutacağım ve dans edeceğiz
Je vous prends par la taille... et nous dansons.
Pawnee'ler ile birlikte bir kaç millik bir alanı kontrol edeceğiz.
Je vais me promener avec les Pawnee dans les alentours.
Dans etmek istiyoruz ve edeceğiz.
Nous voulons danser et nous allons danser.
Çocuklarımız başkalarının eskilerini giyerken, biz yoksulluk içindeki bir ev için Tanrı'ya şükür mü edeceğiz?
Nos enfants grandissant dans des vieux vêtements, et nous, rendant grâce à Dieu d'être dans un humble logis? Je peux supporter une telle vie au nom de mon travail, mais je crois que je me mettrais à tuer... si vous deviez avoir des cheveux blancs 20 ans avant l'heure. Non.
Bir gün büyüdüğümüzde ikimiz o yolda yolculuk edeceğiz Helen. Dört kişilik gösterişli bir arabayla.
Quand nous serons grandes, nous la parcourrons, Helen, dans un superbe carrosse.
Arabayı garaja park edeceğiz.
J'ai un appartement dans l'immeuble.
Bir saate kadar hareket edeceğiz.
On décolle dans une heure.
Ya sürgünde takip edeceğiz, ya da hayatı bir mezarda devam edecek.
Il la suivrait en exil ou jusque dans sa tombe.
50 yarda daha ve istirahat edeceğiz.
Nous nous arrêterons dans cinquante mètres.
Bir nevi sohbet edeceğiz.
Comme dans la vie.
Ama her şeye rağmen, bir şey olmamış gibi dans etmeye devam edeceğiz.
Nous avons décidé de ne pas quitter le bal et de danser comme si rien n'était arrivé.
20 dakika içinde Fort Linton'a haraket edeceğiz.
Nous partons pour Fort Linton dans 20mn.
Onu ailesine geri göndermek hiç de kötü olmaz Ama diğer taraftan, onu geri göndersen de, Birbirimizle savaşmaya devam edeceğiz. Anladın mı?
- Renvoyer un gars dans ses foyers, d'accord, mais le renvoyer en face pour qu'on continue à se taper sur la gueule, c'est pas génial!
Aynı sükunet ve düzenle devam edeceğiz.
On va continuer à procéder dans le même calme.
- Nereye gidiyorsunuz? Kuzeye seyahat edeceğiz.
- Nous partons dans le Nord.
Bahçede senin için büyük bir parti tertip edeceğiz.
On fera une grande fête, ici, dans le coin.
- Pekala anne, cadılar bayramı ziyaretlerinde küçük cücelerimize eşlik edeceğiz.
Maman, allons escorter nos petits lutins dans leurs tournées d'Halloween.
Emrin altιnda hizmet edeceğiz dedim, edeceğiz de!
J'ai dit que nous servirions dans cette troupe et nous le ferons.
Yedi gün içinde hükümetiniz yüz milyon sterlin ödemezse bizim tarafımızdan yeniden ayarlanarak İngiltere'de veya ABD'de bir büyük kenti yok edeceğiz.
Si dans les sept prochains jours votre gouvernement... ne nous paie pas 100 millions de livres sterling... de la façon que nous désignerons... nous détruirons une grande ville d'Angleterre... ou des États-Unis d'Amérique.
Kaptan Pike, bu şartlar altında devam mı edeceğiz?
Capitaine Pike, continuons-nous dans ces conditions?
Onun için bir denizaltıya ameliyat ekibi ve mürettebat yerleştireceğiz onu küçültüp bir atardamardan içeri enjekte edeceğiz.
Nous mettrons donc une équipe médicale dans un sous-marin que nous allons réduire à la taille voulue et injecter dans une artère.
- Dans edeceğiz.
Dansez!
Gün ağardığında o barakaya saklanıp yanımızdan geçip gitmeleri için dua edeceğiz.
Cachons-nous dans cette cabane en espérant ne pas être vus.
15 dakika mola, sonra yolumuza devam edeceğiz.
Nous reprendrons la route dans 15 minutes.
... haberlere kısa bir süre sonra devam edeceğiz.
... la suite des nouvelles dans un instant.
Pearl Harbor'a kadar şu gemiyi takip edeceğiz.
Nous suivrons ce navire jusque dans le port.
Charles ya da Michael bizi aramazlarsa, programın ilerleyen saatlerinde fotoğrafın başka parçalarını da göstermeye devam edeceğiz.
Eh bien, on vous montrera davantage de cette photo plus tard dans l'émission... à moins d'avoir des nouvelles de Charles, ou de Michael.
Kendi sonumuza hizmet etmek dışında insanların yeri olmayan kendi şehirlerimizi inşa edeceğiz.
Nous construirons nos villes, dans lesquelles l'homme n'aura pas sa place, si ce n'est pour nous servir.
İşte, mantık dışı bir vaziyette biz de burada idare edeceğiz vaziyeti yani.
Je vais vivre ici dans une situation illogique.
Şimdi zaman makinesini test edeceğiz.
Et maintenant, nous allons tester ma machine de temps dans l'action.
Tamam, öğleye kadar bunu teslim edeceğiz ve seninkini alacağız.
On vous la livre dans le courant de la matinée.
- Dans edeceğiz, tamam mı?
On va danser.
Polis Merkezine tayin edeceğiz, bu arada da... daha iyi bir muhit edinmeni sağlayacağız.
Vous serez attaché à la police, et en temps utile... nous vous permettrons d'évoluer dans les hautes sphères.
Dans edeceğiz!
Viens danser avec nous.
Şimdi tesisimizde, lazer ışın demetleriyle atomların parçalanması sayesinde ısıyı elde edeceğiz.
Dans la centrale nous générerons de la chaleur par la fusion des atomes avec des faisceaux laser.
Peki başka neler gerçek? Sarımsak, güneş doğmadan tabutta gitmek gibi mitleri de mi inkar edeceğiz?
Vous allez me dire que rien n'est vrai et que vous ne dormez pas dans un cercueil?
Belki de bir iki yüzyıl sonra güneş sistemimiz tamamen keşfedildiğinde kendi gezegenimizi daha iyi kontrol edeceğiz.
Peut-être, dans un siècle ou deux, ayant exploré le système solaire... aurons-nous mis de l'ordre sur notre planète.
Bağnazlığımızın, açgözlülüğümüzün,... aptallığımızın üstesinden gelemezsek,... dünyamızı Klasik Dönem ile İtalyan Rönesans'ı arasındaki Karanlık Dönem'den de öte bir karanlığa mahkum edeceğiz.
Si nous cédons à la superstition... à l'avarice ou à la stupidité... nous pouvons plonger notre monde dans des ténèbres plus noires... que celles qui ont séparé l'époque classique et la Renaissance.