Dans ediyor translate French
3,081 parallel translation
Ve ne de bir amaç için dans ediyor.
Tout comme danser pour une cause n'est pas une blague.
Neyse ki kayınvalidem polis şefiyle dans ediyor.
Vous venez juste de vous faire arrêter pour avoir fait ce que vous allez refaire. Eh bien heureusement, ma belle-mère danse le swing avec le chef de la police.
Askerler tüm kızlarla dans ediyor mu yani? Evet!
Les soldats dansent avec toutes les filles?
Tepende dans ediyor olan kişi, ben olacağım.
Je serai celui qui dansera sur ta tombe.
Gerçekten, güzel dans ediyor.
Wow. Il est vraiment bon.
Çünkü Darryl, sen daha iyi dans ediyor ve söylüyorsun.
Parce que Darryl, tu danses et tu chantes mieux.
Black Swan psikozu seviyesinde dans ediyor olmanız lazımdı şimdiye kadar.
Tu devrais danser comme dans les moments de psychose de Black Swan là.
Öyle bir şiir yazacağım ki kimse üstüne çıkamayacak çünkü güzelliğin bunu hak ediyor.
Oui, et en style si pompeux, que nul homme vivant n'en approchera jamais car, dans l'honnête vérité, vous le méritez bien.
Sizin ülkenizde doğduğu için cesedi talep ediyor musunuz bilmek istiyoruz.
Puisqu'il est né dans votre pays, nous voudrions savoir si vous souhaitez récupérer son corps.
Az arkadaşı var ve özel hissettiği bir dünya hayal ediyor.
Il a peu d'amis et rêve d'un monde dans lequel il est spécial.
Bu söylediğim yaşımı açık ediyor ama o zamanlar rehberde yer almayan telefon numarası diye bir şey yoktu. Yani telefon rehberini açıp adını arayabiliyordum.
Et, encore une fois, cela montre mon âge, mais il n'y avait pas une telle chose comme un numéro de téléphone privé de l'époque, si je pouvais seulement voir dans le livre et la recherche de son nom.
Muhtemelen hayatlarımızın dört yılını harcayacağımızı fark ediyor musun sırf sen şu anda "Güle güle, görüşürüz" diyemediğin için. Nedeni de şimdi kendini kötü hissetmen ha?
Tu réalises que tu pourrais gâcher 4 années de nos deux vies juste parce que tu ne peux pas dire, "Salut, à plus," maintenant, parce que dans l'instant ça fait bizarre?
Doğru, ama CDC her vakanın izini takip ediyor. Ve şu an tüm ABD'de yalnızca bir vaka var.
Et en ce moment... il n'y a qu'un seul cas dans tous les Etats-Unis.
"What a Wonderful World" eşliğinde dansımızı ediyor olacağız.
devant 200 de nos plus proches amis.
Hedeflerini sokakta bulup evine partiye davet ediyor olabilir.
Il les aborderait dans la rue et les inviterait chez lui.
Sürtük bu delikte çürümeyi hak ediyor.
- Elle va me le payer! Je vais la laisser pourrir dans son trou!
Jesus, bir duş perdesine sarılıp atılmaktan katbekat daha iyisini hak ediyor Sook.
Jésus était bien trop bon pour se retrouver dans un rideau de douche, Sook.
- Çünkü Dev, Marilyn bu şehre yapmak için geldiğim olmak istediğim her şeyi temsil ediyor.
Parce que, Dev, "Marilyn" est tout pour moi. Je suis venue dans cette ville pour faire tout ce que je voulais être.
Bu sayılar evrendeki bir düzensizliği işaret ediyor.
Ces chiffres nous signalent des troubles dans l'univers.
Devlet neden azami tutukluları güvenliği sağlam olmayan bir yere göndermeye devam ediyor anlamıyorum.
Je ne sais pas pourquoi l'état continue d'envoyer des prisonniers de Supermax dans des établissements de sécurité minimum pour purger leur dernière année
Otto, Bobby'i geçmiş yüzünden ele verdi ama dışarıdakilerden birinin de savcıya yardım ediyor olması lazım.
Otto... a laissé tomber Bobby dans l'histoire, mais quelqu'un d'autre a du aider le D.A. aussi.
Ve onların mesajları hergün, herkes ile devam ediyor.
Leurs idées survivent chaque jour dans la mémoire collective.
Günün son gelişmesi olarak hükümetin Chicago mafyalarına karşı olduğunu söyleyebiliriz. Moretti'nin mahkumiyeti hükümetin 1997'den beri en yüksek zaferini temsil ediyor.
Les évenements du jour sont juste les derniers retournement de situation dans l'affaire du gouvernement contre l'entreprise Chicago accusant Moretti qui représentera leur plus grande victoire depuis 1997.
Vicky Sheldon'ın delip geçen kurşun yarasından geliyor. Sonra Wes'e isabet ediyor.
Qui vient de la blessure par balle de Vicky Sheldon, une balle qui la traverse et qui termine sa course dans Wes.
Bu program gösteride yardımcı olmak için ısrar ediyor.
Ce programme prétend assister dans la démonstration.
parça parça, yıl ve yıl, üzerine nüfuz ediyor, etrafımızdaki herşey, sadece döküntü ve sonra..
La façon dont ça nous submerge, petit à petit, d'année en année, tout autour de toi s'effondre, et tu vois ces images dans les magasines, et les maisons qui ont l'air si belles, et
Bu odada daha rahat ediyor çünkü yan odadaki Dr. Beauregard'ın buzdolabının uğultusu çınlamayı bastırmasına yardım ediyor.
Il est gérable dans cette pièce parce que le bourdonnement du réfrigérateur du Dr Beauregard de l'autre côté de ce mur aide à couvrir ses acouphènes.
Müdür seni yine diğerlerinin yanına transfer ediyor.
Le directeur va vous transférer dans le secteur général.
Anlaşmayı geri aldıramayabilir ama dolandırıcılık ve komplo yapmak Texas'da hâlâ şuç teşkil ediyor.
Ca ne défera peut-être pas le marché, mais la fraude et la conspiration... Sont toujours des crimes dans l'état du Texas.
Biri hâlâ düzenli olarak başkent yakınlarındaki internet kafelerden... -... bu hesabı kontrol ediyor.
Quelqu'un le vérifie toujours, régulièrement, dans des cyber-cafés à Washington.
Diana Townsend aile ağacını takip ediyor mu hâlâ?
Diana avance-t-elle dans l'arbre généalogique des Townsend?
Adamdaki cesarete bak, evime gelip beni tehdit ediyor!
Il a le culot de venir dans ma maison et de me menacer!
Ölmek için odamda dua ediyor olacağım.
Je serai dans ma chambre priant la mort, ou au moins m'y préparant.
Cinayet masasında sadece bir kişilik boşluk var ve annen de Frankie'ye yardım ediyor yalnızca.
Eh bien, il n'y a qu'une ouverture dans la Criminelle et elle essaie d'aider.
Her şey onun yolunda gidiyordu, ve kariyeri patlamadaydı, kendini lime lime ediyor.
Avec tout ce qui se passe dans sa vie et sa carrière qui explose, elle est en train de s'épuiser.
Beş yıl, Guildford Branch'ı idare ediyor olurum.
Dans 5 ans, je serai la gérante du secteur de Guildford.
Peki seni bu süreç boyunca kim kontrol ediyor? Anne.
Qui te garde dans le vert pendant ce temps là?
Yarışmada olmayı kim hak ediyor?
Qui sont ces personne qui vont vraiment être dans la série?
Bir saat içinde gelecekmiş ve polisi aramakla tehdit ediyor.
Waxman a téléphoné. Il sera là dans une heure. et il menace d'appeler la police.
Köşeden Duverney, Raker'i bloke ediyor.
Duverney, dans le coin, accroché à l'instant avec Raker. Et nous y voilà.
- Bayan Sharma bir davanın takibinde asla kanunu çiğnemediğini iddia ediyor.
- Et bien, mademoiselle Sharma prétend qu'elle n'a jamais violé la loi dans une affaire.
ITV'nin, programı taklit girişimlerine karşıIık The Hour hala kendi alanında örnek teşkil ediyor.
Et, en dépit du fait que ITV essaie de coloniser plusieurs aspects du show, The Hour est encore exemplaire dans son genre.
Aynı bilim adamları beş yıl içinde, o testler sayesinde elde edilecek olan tıbbi buluşlar için de bize teşekkür ediyor olacaklar.
Ces mêmes scientifiques qui, dans 5 ans, nous remercieront pour les découvertes médicales faites à la suite de ces tests.
Leslie Knope'u biraz anlat. Perd, Leslie Knope Amerikan politikası hakkındaki bütün yanlış şeyleri temsil ediyor.
Perd, Leslie Knope représente le pire de la politique dans notre pays.
Baksana komik çocuk, şarkı söyleyip dans da ediyor musun?
Hé le rigolo. Tu chantes et tu danses, en plus?
Belki sistemde bir eşleşme yakalarız Ne yazık ki kocamın katili tekrar kaçtı, ve bu lanet beni takip ediyor.
Peut-être que le coupable est fiché, pas comme l'assassin de mon mari qui s'est évaporé dans la nature et cela me hante.
Öyle ama bu oyun çok tehlikeli ve yardım edebilecek kimse yok. Zaten adam banyoda kız kardeşini hayal ediyor.
C'est la grande profondeur, et y a pas de sauveteur car il veut se la faire dans les vestiaires.
Babam Kathar inancıyla ölmeyi arzu ediyor.
Mon père souhaite mourir dans la foi Cathare.
Ahlak masası hep etrafı kolaçan ediyor ama ruhsatlarım tam olduğu sürece, ben de ses yapmıyorum.
Les keufs tournent toujours dans le coi, mais tant que j'ai mes papiers en ordre et que je fais pas de vagues.
24 saatten daha kısa süre sonra ülkeyi terk ediyor.
Wow, elle a prévu de fuire le pays dans moins de 24 heures.
Bence üçü de Glee'de oynamayı hak ediyor.
Je pense que ces trois jeunes pourraient être dans Glee.
dans ediyorum 28
dans ediyorlar 27
ediyorum 314
ediyor 38
ediyorsun 23
ediyoruz 18
dans etmek 29
dans edelim 174
dans et 165
dans et benimle 25
dans ediyorlar 27
ediyorum 314
ediyor 38
ediyorsun 23
ediyoruz 18
dans etmek 29
dans edelim 174
dans et 165
dans et benimle 25