Dans et benimle translate French
985 parallel translation
Dans et benimle.
Danse avec moi.
- Hayır, hadi dans et benimle.
- Non, allez, danse avec moi.
# Gel dans et benimle #
♪ Danse avec moi. ♪
# Gel dans et benimle # #
♪ Danse avec moi. ♪
Dans et benimle Harriet. Dışarıda kalmaya tahammülüm yok.
Danse avec moi, Harriet.
- Dans et benimle.
Dansons.
Ufaklık, dans et benimle.
Petite, danse avec moi.
Dans et benimle.
Dansez avec moi.
Adamlarla 10 dakika içinde gidiyorum ve sen de benimle geliyorsun eğer dediğimi yapmazsan buğdayların mahvolması için beni ayarttığını söyleyeceğim!
"Je pars avec les hommes dans 10 minutes, et vous allez venir avec moi." " Sinon, je vais dire que c'est vous qui m'avez persuadé de ruiner le blé!
Benimle dolaşırsan, New York'taki akıllı, yarımakıllı, akılsızlarla tanıştırırım.
Vous venez dans les bars avec moi... et je vous montrerais le vrai New York.
Yıllardır benimle, deneylerimde bana yardım ediyor.
Ce n'est pas que mon serviteur. Il est avec moi depuis des années... et il m'aide dans mes expériences.
Benimle dans et.
Viens danser avec moi.
- Bir Rolls-Royce'da başarım hakkında benimle röportaj yapılırken.
On se reverra dans ma Rolls... et je vous raconterai mes succès.
Benimle oturup bir içki içebilirsin. Belki dans ederiz.
Tu prendrais un verre et on danserait.
O zaman bıyığınız vardı ve benimle casinoda tanışmaya çalıştınız.
Vous portiez la moustache, et vous avez voulu me faire danser dans le casino.
Benimle dansı ve öncesinde de fuarda dans etmesi gerekiyor. Büyük etkinlik de yaklaşıyor.
Elle doit danser avec moi et le plus dur n'est pas encore fait.
Benimle dans et, George.
Dansons, George.
Ziyaret ettiğimizde, benimle kapalı bir verandada buluşacaksın, beyaz bir süveter giyerek, yanında bir terrier, ve bir çitin üzerinden beni karşılayıp, "Merhaba, naber?"
Lorsque je te rendrais visite, tu me recevrais sur une véranda, portant un chandail blanc, avec un fox-terrier dans les jambes, et tu me saluerais par dessus une palissade, en disant : "Bonjour, comment vas-tu?"
Ve bunu öğrenmek istiyorsan, bir saat sonra benimle 16.
Et si vous voulez l'entendre rendez vous au quai 16, dans... ... dans une heure.
Benimle evlenecek ve siz acı içinde evin yolunu tutacaksınız.
Il m'épousera. Et vous retournerez chez vous en pleurant dans la misère.
Posta arabasıyla gidiyorum ve bebekte benimle geliyor!
Je vais dans la diligence et le bébé vient avec moi!
O zaman benimle dans et " diyor!
"Tu m'aimes?" "Oui."
Benimle evlenir misin Cecily? Elbette.
Et voici la boîte dans laquelle je garde toutes vos chères lettres.
"Cassius, var mısın benimle şu azgın sulara atılıp, ta karşıya kadar yüzmeye?"
César me dit : "Oserais-tu sauter avec moi " dans ces flots furieux et aller là-bas à la nage? "
Benimle Krallar Vadisine gel, babamın mezarına. Ve kendin gör.
Suis-moi dans le tombeau de mon père et tu verras par toi-même.
Benimle dans etmen için kendimi ortaya atmam, benimle konuşman için bu saate kadar beklemem gerekti.
J'ai dû me jeter à votre tête pour danser, et maintenant, vous ne me parlez même pas.
Bir gece beni dağlara çıkarıp benimle evlenmek istemişti.
Il m'a emmenée dans les montagnes un soir et il a voulu m'épouser.
Sen de sadece benimle dans edeceksin.
Et tu danseras seulement avec moi.
Peki benimle dans etmek isteyenler olursa?
Et si quelqu'un me demande?
Her yeri görüp benim gibi 25 yıl burada yaşadıktan sonra sen de Teksas hakkında benimle aynı şeyleri hissedeceksin.
Quand vous aurez tout vu et vécu là-dedans, comme moi... dans 25 ans, vous ressentirez ce que j'éprouve pour le Texas.
Benimle dans et.
Danse avec moi.
Benimle dans et, Norman.
Danse avec moi.
Aslında sana anlatmak istediğim şu, bu konuda çok ciddiyim, Lloyd eğer bütün istediğin babalarımızınki gibi bir hayatsa Hava Kuvvetleri'nde yüksek bir rütbeyse annelerimizin sahip olduğu gibi sosyetede bir pozisyonsa benimle sadece güzel ve akıllı olduğum, cesur olduğum için evlenmekse benimle evlenmek istediğini sanmıyorum, Lloyd.
Ce que j'essaie de te dire, et crois-moi, je ne dis pas ça en l'air, c'est que si ce que tu veux, c'est vivre comme nos pères, grimper dans la hiérarchie, t'élever dans la société, comme nos mères, et m'épouser simplement parce que je suis jolie, futée et courageuse... alors, je doute que tu veuilles réellement m'épouser.
Çocuğu eve götürüp bir saat içinde benimle burada buluşur musunuz?
Raccompagnez l'enfant et revenez dans une heure.
Sonrada işi bitiririm. Hayır, hayı Slade, dinle Bana yardım et....benimle çalış, ve hafta içinde hepsine sahip olup gidelim. Hayır ne istediğimi anlamıyorsun.
s'il te plaît écoute... tu m'aides... tu travailles avec moi et dans quelques semaines on est riches les diamants ne me satisferont pas
Bütün ömrüm boyunca bir an olsun başarılı bir şey yapmış olacağım ve belki de çocukların benimle gurur duyacağı anlamına gelirdi.
Cela voudrait dire qu'une fois dans ma vie, j'aurais réussi quelque chose. Et peut-être aussi que les enfants seraient fiers de moi.
Parson, bir kaç adam ayarla, diğerlerini uyandırma, benimle gel.
Pasteur, trouve deux ou trois hommes... assez sobres, et rejoignez-nous dans la rue.
Ve diğer adam benimle dans edermisin diye sordu.
Et un autre garçon m'a invitée à danser.
Hadi, benimle dans et.
Allez, viens danser!
Benimle dans et.
Dansez avec moi.
Her neyse, eve dönüyor. Umarım benimle yaşaması için seni ikna edebilmişimdir. Şehrin bir parçası...
Bref, elle rentre à la maison, et j'espérais te persuader de la laisser vivre avec moi, une partie du temps dans la capitale, une autre à New York et bien sûr, à Newport pendant la saison.
Tanıştığımızda, "Uzayda benimle seyahat et" dediğimde, "Hayır" demiştin.
Quand on s'est rencontrés, tu as dit non au voyage dans l'espace.
- Gelip benimle dans et.
- Viens danser.
Kocanızı benimle birlikte parkta görüp... kendisine ihanet ettiğini sanmış olabilir mi?
Pourrait-il nous avoir vus dans le parc et pensé que votre mari le trahissait?
- Benimle dans et!
- Danse avec moi!
Dr. McCoy ve Mr. Spock'a toplantı odasında benimle buluşmalarını söyle.
Que le Dr McCoy et M. Spock me rejoignent dans la salle de réunion.
Bayanlar ve Baylar, özellikle de benimle birlikte bu televizyon stüdyosunda bulunan değerli basın mensupları. Bu konferans, sizlere epey cesaret verici bir haberi verebilmem için ayarlandı.
Mesdames et messieurs, et surtout les personnes de la presse qui sont ici présents avec moi dans ce studio, cette conférence a été organisée avec le souci express de me permettre de vous communiquer certaines nouvelles de la plus haute importance
Arabada da benimle nasıl oynaştığını gördüm.
Plaisanter dans la voiture et tout.
Merhum karım ve oğullarım hâlâ rüyalarıma girer her gece benimle konuşurlar.
Pourtant, mon épouse morte et mes fils reviennent dans mes rêves et me parlent tous les soirs.
Soyundum ve benimle sevişmesini istedim.
Je me suis déshabillée et j'ai dit : "Prends-moi dans tes bras."
Onun bana bakacağını asla düşünmemiştim. Birden, damdan düşer gibi, benimle konuşmaya başladı. Sonra benimle dans etmeye başladı.
J'ai jamais pensé pouvoir l'intéresser, jamais pensé qu'il me remarquerait et, tout à coup, il s'est mis à me parler, à danser avec moi, et on a fait connaissance.
dans etmek 29
dans et 165
dans etmek ister misin 197
dans etmek istiyorum 44
dans etmek istemiyorum 19
dans etmek ister misiniz 39
benimle evlenir misin 227
benimle 208
benimle kal 183
benimle gelir misin 93
dans et 165
dans etmek ister misin 197
dans etmek istiyorum 44
dans etmek istemiyorum 19
dans etmek ister misiniz 39
benimle evlenir misin 227
benimle 208
benimle kal 183
benimle gelir misin 93
benimle gel 1086
benimle dalga geçme 73
benimle dalga mı geçiyorsun 112
benimle gelmek ister misin 76
benimle gelecek misin 33
benimle konuş 44
benimle misin 69
benimle geleceksin 33
benimle gelin 469
benimle dans eder misin 39
benimle dalga geçme 73
benimle dalga mı geçiyorsun 112
benimle gelmek ister misin 76
benimle gelecek misin 33
benimle konuş 44
benimle misin 69
benimle geleceksin 33
benimle gelin 469
benimle dans eder misin 39