Eger translate French
196,965 parallel translation
Bugün sen öleceksin. Marcel in elinden, eger düsmani önce sen öldürmezsen.
Aujourd'hui tu vas mourir par les mains de Marcel, sauf si tu tues ton ennemi en premier.
Eger Marcel'de benzer bir sey görmüsse...
Si Marcel a vu la même chose...
Eger Hollow beni görebiliyorsa, bende onu görebilirim. ne oldugunu ; ne istedigini bulurum.
Si le Hollow peux voir en moi, alors je peux aussi voir en lui, découvrir ce qu'il cherche, ce qu'il veut.
Eger Marcel pesinden gelirse. bunu kullan.
Si Marcel vient après toi, utilise ça.
Eger bunu hepsi kafamin içindeyse, seni kolayca çikarabilirim.
Si tout ça est dans ma tête, Je pourrais aussi facilement souhaiter que tu partes.
Eger geri gelmezse.
Sauf s'il revient.
Klaus, eger bu bir kurban istiyorsa, Eger sen veya Marcel arasindaysa... sen olmasina izin verme.
Klaus, si cette chose demande du sang comme sacrifice, si c'est toi ou Marcel... ça ne sera pas toi.
Beklemeli. senin pek bir faydan olmaz kardesine Eger kafa travmasi geçirirsen
Ca va devoir attendre. Tu ne vas pas aider ton frère si tu as un traumatisme crânien.
Ihtiyaç duymayacaktim eger güvenilir olsaydin
Je n'en aurais pas besoin si je pouvais te faire confiance!
Eger kullanamiyorsan bir silahinin olmasinin ne faydasi var?
A quoi ça sert d'avoir une arme si on ne l'utilise pas?
onu düsünüyorsun eger kocani durdursaydin, benim... daha iyi bir hayatim olacakti.
Tu penses que si tu avais stoppé ton mari... j'aurais eu une meilleure vie.
Ve eger sen gerçekten engellemek istiyorsan zalimligin, kötülügün, kibrin telafisini
Et si en effet vous devez prévenir La rédemption du cruel, Du malfaisant, du vindicatif
- Keelin, eğer kaçmayı denersen...
- Keelin, si tu essaies de t'enfuir...
Çocuklar o büyüye bağlanmış, yani eğer onları kurtarırsak küçük kızını kurtarmış oluruz.
Les enfants sont liés à ce sort : si on sauve les enfants, on sauve ta petite fille.
Ormanda eğer Vincent bir boşluk bulmasaydı o çocuklara ne yapardın?
Dans les bois, si Vincent n'avait pas trouvé de faille... qu'aurais-tu fais à ces enfants?
Eğer bir yol varsa...
S'il y a une chance...
Eğer Niklaus Mikaelson'ın kefaretini engellersen yemin ediyorum bambaşka türde bir kabus getiririm.
Si tu empêches la rédemption de Niklaus Mikaelson, je te promets, je vais libérer un autre type de cauchemar.
Eğer bu şeyle savaşmakta yardım edeceksen neye karşı olduğunu bilmen gerekiyor.
Si tu as l'intention de m'aider à combattre cette chose, tu vas devoir savoir contre quoi on se bat.
Yani, liste uzayıp gidiyor. Ve bazen gizleniyor ama eğer ne aradığını bilirsen...
La liste continue et encore et encore et encore, et parfois, c'est caché, mais si tu sais ce que tu recherches...
Bak Eduardo, eğer kuzeninin yarısı kadar varsan işin üstesinden gelirsin ben Tom Sullivan'a söylerim.
Eduardo, je dois vous dire que si vous êtes aussi doué que votre cousin, vous ferez l'affaire. J'en toucherai deux mots à Sullivan.
Hala gitmek istediğiniz yere arasına işaret... Eğer olması gereken yere seni nereye götürdüğünü.. ve, bu.
L'endroit où vous voulez aller... et où vous avez besoin d'être, c'est là où elle vous emmène.
- Eğer off-dünya mısın?
- Y allez-vous?
Eğer, çaydanlığı edebilir misin?
Pourrais-tu allumer la bouilloire?
Deneyin. Eğer yoksa...
Si tu ne le fais pas...
Eğer bu bina yapılmış biliyor musunuz?
Savez-vous de quoi est fait ce bâtiment?
Onlar, sizin için bir ortam düzeltebilirim Eğer waterproofs getirmek edip etmeyeceğine biliyorum, geri veri göndermek.
Ils réparent l'atmosphère pour vous, renvoient des données, que vous sachiez si vous emportez vos imperméables.
- Biz yaşamak istiyoruz Sadece eğer.
- Seulement si on veut vivre.
robotlar Eğer mutlu olmak istiyorum ama sopa yanlış sonu var.
Les robots veulent votre bonheur mais ils s'y prennent mal.
Eğer polise telefon misin?
Pouvez-vous appeler la police?
Eğer yardım hattı OLAN çünkü yardım hattını demiyorlar.
Vous n'appelez pas les secours car vous êtes les secours.
Eğer zaman aldı.
Vous avez pris votre temps.
- Eğer "herkesi" derken...?
- Quand tu dis "les gens"...?
Onlar, sen monitörler, rozetler verdi Eğer yaşamak için çok mutsuz iken yüzden bilirdin.
Ils vous ont donné des moniteurs, des badges, pour qu'ils sachent quand vous étiez insatisfaits dans votre vie.
Eğer piyasaya açılırlarsa 7'lere kadar atlaya...
S'ils sont publiés, ça va grimper...
- Çünkü bu dediğine eğer hazır değilsen...
Parce qu'avec ce que tu demandes, si tu n'es pas prête... Je suis prête.
Eğer gördüklerim hoşuma giderse bu, parçaladığımız son ıstakoz olmayacak.
Si c'est bien, nous partagerons d'autres homards ensemble.
Eğer devrilecek kadar zayıfsa bu bizim suçumuz sayılmaz.
S'il est assez faible pour tomber, c'est la faute de personne.
Üç, insanlar gelip de Wendy Rhoades'un ofisinde iç çamaşırlarıyla egzersiz yapan birini görselerdi eğer, eminim bu onlara ilham vermezdi.
Trois... quand les gars entrent ici et vous voient vous entrainer pour le Tour de France en sous-vêtement dans le bureau de Wendy Rhoades, ils ne sont pas enthousiastes.
Eğer çok geç kalırsan elinde bir şey kalmaz.
Vous arrivez trop tard, il n'y a plus rien.
Ama Axe, eğer bu bir oyunsa bize oyun oynuyorsan senin öyle bir peşine düşeriz ki piyasada kemiklerini bulamazlar.
Mais Axe, si tu nous manipules, on te chassera en meute et on te rongera les os.
Eğer kumarhane ihalesini alamazlarsa çekilmeliyiz.
S'ils n'obtiennent pas le casino alors on devra abandonner.
Eğer bunu yeniden yaşamak istemiyorsanız neden basını da çağırdınız?
Si vous ne voulez pas revivre ça, pourquoi avoir invité la presse?
Anlamı şu : Eğer Linda'yı Kevin öldürdüyse iki kez gömmüş.
Si Kevin a tué Linda, il l'aurait enterrée deux fois.
Eğer bunu seste yapabiliyorsak neden istenmeyen diğer şeylerin uzaklaşmasına izin veremeyelim?
Et à présent, si cela marche pour les sons, quelles autres intrusions non désirées pouvons-nous chasser?
Eğer ölüysek, onu yeniden öldürsek cinayet olmaz belki.
Si on est mortes, ce ne serait pas un meurtre si on le tuait encore.
Tabii eğer onu almak isterseniz.
Je veux dire... sauf si vous ne voulez pas d'elle.
Bunun diğer yarısını isteyen var mı? Eğer istemiyorsanız...
Quelqu'un veut l'autre moitié parce que sinon...
- Çünkü eğer sandığınız gibi insanlarsak ve o adamdan da şüpheleniyorsanız kendinizi FBI ajanı olarak tanıtmanız yalnızca ailemin öldürülmesine yol açar.
- Vous voyez, si on est qui vous croyez, que cet homme est qui vous soupçonnez, et que vous l'informez que vous êtes du FBI, ma famille sera assassinée.
Onun sorunuyla arkadaşınıza yardımcı olabilirler, ama dinle, Eğer bir seçim yapıyor olsaydı asla onları tercih etmezdim.
Ils peuvent peut-être aider ton amie avec son problème, mais sache-le, je ne voudrais jamais avoir affaire à eux, si j'avais le choix.
Bence eğer şu an gerçekten haklıysan, tüm istediğim bu.
Tu penses que c'est ce que je veux? Je pense que si tu étais vraiment là maintenant, c'est ce que tu voudrais.
Giyotini hızlıca bir saniyede bulurlar, eğer bu pisliği birlikte bulamazlarsa.
Je vais très vite inventer la guillotine s'ils ne se ressaisissent pas.
eğer 898
eğer istersen 206
eğer beni seviyorsan 30
eğer öyleyse 172
eğer sen 63
eğer istiyorsan 65
eğer istemiyorsan 31
eğer bir şey olursa 28
eğer izin verirsen 26
eğer bilseydim 25
eğer istersen 206
eğer beni seviyorsan 30
eğer öyleyse 172
eğer sen 63
eğer istiyorsan 65
eğer istemiyorsan 31
eğer bir şey olursa 28
eğer izin verirsen 26
eğer bilseydim 25
eğer o 55
eğer yanılmıyorsam 39
eğer ben 51
eğer sakıncası yoksa 54
eğer öyle olsaydı 20
eğer varsa 60
eğer isterseniz 86
eğer olursa 24
eğer ölürsem 16
eğer mümkünse 45
eğer yanılmıyorsam 39
eğer ben 51
eğer sakıncası yoksa 54
eğer öyle olsaydı 20
eğer varsa 60
eğer isterseniz 86
eğer olursa 24
eğer ölürsem 16
eğer mümkünse 45