Ev translate French
32,464 parallel translation
Bak, şu 24 saat boyunca ev seninmiş gibi davran.
Ecoute, les vingt-quatre prochaines heures, traite cet endroit comme si c'était chez toi.
Tabii hâlâ benim olan bir ev için perde ve halı ölçüsü almakla meşgul değillerse.
Si son épouse et lui ne sont pas trop occupés à mesurer les rideaux pour ce qui est encore ma maison.
Efendim, bugün bana bir ev lazım.
J'ai besoin de cette maison aujourd'hui.
Bana bir ev bulduğun için teşekkürler.
Merci pour la maison.
Bir deneyime ev sahipliği yapıyorum da.
Je mène une expérience.
Ev sahibimiz duvarların kalın olduğunu ve istediğimiz kadar gürültü çıkarabileceğimizi söylemişti.
Le proprio a dit que les murs étaient épais, qu'on pouvait faire tout le bruit qu'on voulait.
Mesele sadece ev kredisi ödemek değil. Her eylemin eşit ve zıt tepkisi vardır.
Toute action entraîne une réaction égale et opposée.
Size daha sessiz bir ev bize de uyum sağlayacak bir komşu.
Vous aurez une maison plus calme, et nous un voisin qui sait à quoi s'attendre.
Bu ev.
Cet appartement.
Bundan başka, ev arkadaşı, Summer Blake, kayıp.
En plus, sa colocataire, Summer Blake est portée disparue.
Ev arkadaşı bunun kim olduğunu biliyor mu?
La colocataire connait-elle cette personne?
Ev arkadaşı Aimee yaşlı kadının dün gece Summer'ın giydiği kıyafetlerin aynısını giydiğini söylüyor.
La colocataire dit que cette personne âgée porte les vêtements que Summer portait hier soir.
Evet. - Ev arkadaşı nerede?
- Où est la colocataire?
Ev arkadaşınızı en son ne zaman gördünüz?
Quand avez-vous vu votre colocataire pour la dernière fois?
Evet ev arkadaşı öyle söylemişti.
C'est ce que sa colocataire a dit.
Ev de kimse var mı?
Il y a quelqu'un?
Ev arkadaşım uyuyor.
Ma colocataire dort.
- Uygun ev ilanları.
- Des panneaux portes ouvertes.
Major, bu ev arkadaşım Gilda.
Major, c'est ma colocataire Gilda.
Ev sahibi kundaklama kurbanının kimlik bilgilerini verdi.
Le propriétaire nous a donné l'identité de notre victime carbonisée.
O konuya gelirsek, Liv'in ev arkadaşı olduğunu öğrendim.
En parlant de ça. Je viens juste de découvrir qu'elle est la colocataire de Liv.
Ev arkadaşı olarak geri döndüğüm için ne kadar mutlusun?
Contente d'être à nouveau ma colocataire? Extrêmement contente.
Ev sahibimin evden çıkarmayı reddettiği çok gürültü yapan bir komşum vardı.
J'avais un voisin bruyant au-dessus que mon proprio refusait d'expulser.
Ev numarası.
Numéro de maison.
"Evelyn Morris, ev işleri yapan kadın."
"Evelyn Morris, femme de ménage."
Ev tadilattan çıktıktan sonra istediğimiz her odada romantik olabiliriz. Harika.
Tu sais, quand nous aurons la maison pour nous seuls, nous pourrons être romantiques dans n'importe quelle pièce.
Ev sineması ya da oyun odası düşünüyordum. - Erkekler için ortam gibi.
Je pensais mettre un écran plat ou une salle de jeux, genre une grotte pour homme.
Ev sineması, oyun sistemi var ve kadınların girmesi yasaksa ne istersen diyebilirsin.
Du moment qu'il y a un écran plat, un système de jeux vidéos et que tu ne peux pas y rentrer, tu peux l'appeler comme tu veux.
Bilmem ki. Ev ofisi olabilir.
Je ne sais pas, peut-être un bureau ou...
Ev arkadaşımız ama bize bayağı kaba davranıyor.
C'est notre coloc', mais elle est simplement impolie.
Biz artık ev arkadaşıyız, ve bizim evde bir şey yapılacaksa hep beraber yapılır, bir aile gibi.
On est coloc'maintenant, et dans notre loft, on fait des trucs ensemble, comme une famille.
Çünkü ben senin ev arkadaşınım ve birbirimizin arkasını kollamalıyız.
Parce que je suis ton coloc', et qu'on se soutient mutuellement.
Kabul edersen 20 dakikalık bir ev arkadaşı yemeği ısmarlayacağım.
Si tu le fais, je fais un dîner de colocataires.
Çünkü, bak, Reagan çok iyi bir ev arkadaşı.
Parce que Reagan est une super colocataire.
Ev arkadaşı olduğunuzu söyledin.
Vous êtes colocataires.
Ağaç ev yapıyorum.
Je construis une cabane.
Ne yapıyor... ağaç ev mi yapıyorsun?
Tu fais qu... tu construis une cabane?
Benim dışımda herkes ağaç ev işinde mi?
Tout le monde est impliqué sauf moi?
Reagan benimle ağaç ev... -... yapmaya ne dersin? - Hayır.
Reagan, aimerais-tu construire une cabane avec moi?
Ve muhtemelen birlikte ağaç ev yapıyorlar.
Qui, apparemment, construisent une cabane ensemble.
Hemen özet geçeyim ev arkadaşım.
Laisse moi te prévenir, coloc'.
Körfez bölgesindeki tahmini iki-üç bin ev bilgisayarıyla
Sur les 2 000 à 3 000 propriétaires d'ordinateurs domestiques de la baie de San Francisco,
Kumarhanelerden biri, her yıl yapılan hacker topluluğu etkinliği DEF CON'a ev sahipliği için hazırlanıyor.
Dans l'un de ces casinos, on se prépare à recevoir la DefCon, la convention annuelle de la communauté des pirates informatiques.
Neredeyse tamamen aydaki madenlerden yapılan Taurus kolonisi 10.000 insana ev olabilir.
Bâtie presque entièrement à partir de minerai extrait sur la Lune, la colonie Taurus pourrait être la demeure de 10 000 personnes.
- İş ve ev adresini yolladım.
- Travail et domicile envoyées.
- Ev Sahipleri Derneği'nden geldi.
C'est de l'association des propriétaires.
- Ev Sahipleri Derneği mi?
L'association des propriétaires?
Uzakta bir ev var.
Vous apercevez une maison.
İşte yarışma seçici geliyor. Orta batıda bir ev hanımıymış gibi davran.
Agis comme si tu étais une mère au foyer du Midwest.
- Yani benden ayrılması için ev arkadaşını mı gönderdi? Sen kimsin?
Qui es-tu?
- Ev arkadaşıyım.
- Son colocataire.
evie 78
evli misin 229
evet doğru 355
evet canım 124
evin 27
evdeyim 77
evli 84
evladım 350
evet biliyorum 304
evet var 222
evli misin 229
evet doğru 355
evet canım 124
evin 27
evdeyim 77
evli 84
evladım 350
evet biliyorum 304
evet var 222
evde misin 63
evlatlarım 48
evet öyle 811
evet benim 134
evet sen 71
evet dedi 25
evet ya 191
evet dedim 36
evim 110
eve gidiyorum 210
evlatlarım 48
evet öyle 811
evet benim 134
evet sen 71
evet dedi 25
evet ya 191
evet dedim 36
evim 110
eve gidiyorum 210