Genç bir kadın translate French
1,160 parallel translation
O genç bir kadın!
C'est une femme!
O, genç bir kadın. Barış yameğinde istakozu kim istedi? Ben söyledim?
Et celle sur la jeune femme qui voulait juste manger son homard en paix, je vous l'ai racontée?
Senin gibi güzel ve genç bir kadının, şakalarını anlıyorum.
Je comprends très bien les plaisanteries de ta superbe et jeune femme.
Evet, Kelly genç bir kadın, Bud bir röntgenci Tom.
Kelly est une jeune femme, Bud est un voyeur.
Yaşlı bir adamın, genç bir kadınla birlikte, kadının kocasını... öldürmeye çalıştığı bir alt hikaye de var.
Il est aussi question d'un homme se faisant le complice d'une femme jeune en vue d'assassiner son mari.
Sen genç bir kadınsın ve...
Tu es jeune et...
Jenny, genç bir kadınsın.
Jenny, tu es une jeune femme, forte et belle.
Baylar, iki gün önce genç bir kadın ölü bulundu. Zanlı Laura Palmer'ın ölümünden sorumlu olan kişi.
Messieurs, il y a deux jours, un jeune fille a été assassinée par le même individu supposé avoir tué Laura Palmer.
Tarlada genç bir kadın vardı orada çalışıyordu.
Dans Ies champs, iI y avait une femme. elle travaillait Ia terre.
O genç bir kadın değil, biliyorsun.
tu n'es plus une gamine, tu sais
Genç bir kadın, bir anne, neden ona azap çektiren bir dostu için hayattaki herşeyi riske atsın?
Une jeune mere n'irait pas tout risquer dans sa vie... pour une amie qui la harcele.
- Genç bir kadın.
- Une jeune femme. - Non.
Evde genç bir kadın da vardı şimdi yok..
- Un pervers, une femme a disparu.
.. ve genç bir kadın da kayıp.
Une jeune femme a disparu.
.. ve genç bir kadın da kayıp! .. ve genç bir kadın da..
Une jeune femme a disparu!
- Polis mi, Genç bir kadının kayıp ihbarı için aradım.. - Evet, genç bir kadın kayıp..
C'est la police.Je vais leur dire qu'une jeune femme a disparu.
Genç bir kadının, The Big Game ile ilgili düşündüklerini bilmek isterim.
J'aimerais savoir ce qu'une femme pense du "Grand Jeu".
Çarşının arkasındaki bir çöp konteynerinin dibinde, genç bir kadın cesedi bulundu.
On a retrouvé le corps d'une jeune femme Jetée au fond d'une poubelle, derrière un grand centre commercial.
Uzun zaman önce genç bir kadın dünyaya geldi ağabeyleri ve ablaları gibi.
Il y a longtemps... une jeune femme s'en fut dans le monde... comme ses frères et soeurs.
Genç bir kadın, Griffith Park'ta yürüyüş esnasında, düşen kayalardan öldü.
Une jeune femme a été tuée par un éboulement.
Demek Rochelle Rochelle. " Genç bir kadının Milan'dan Minsk'e garip, erotik yolculuğu?
L'étrange rêve érotique d'une jeune fille de Milan à Minsk.
Genç bir kadının Milan'dan Minsk'e yaptığı tuhaf, erotik bir yolculuk.
L'étrange voyage érotique d'une jeune femme de Milan à Minsk.
Genç bir kadının uzun ve kızıl saçlarını yıkayabileceği bir göl yok mu buralarda?
Y aurait pas un lac où une jeune fille pourrait laver ses longs cheveux roux?
- Kitap kurdu genç bir kadının....... Haham okuluna girme çabasını anlatıyor.
C'est l'histoire d'une jeune femme studieuse qui veut devenir rabin.
O genç bir kadın değil.
Elle n'est plus jeune.
Siz böyle ne güzel genç bir kadınsınız ki tehlikeli, ıssız, Teksas yollarının uzak köşelerinde işiniz var?
Dites-moi ce qu'une jolie dame comme vous... Fais sur une route deserte au fin fond du Texas.
Sanki genç bir kadın, eğersiz bir ata biniyor gibi görünüyor.
C'est une sorte de... jeune femme sur un cheval.
Saf genç bir kadının yanında olduğu için mutlu olduğunu söyledi..
Il a dit qu'il était heureux d'être tout près d'une pure jeune femme.
Ve hepsinden önemlisi güzel genç bir kadın ve sevgilisi birbirlerinin kollarına sarılmış, ölü bir şekilde yatıyorlar.
Et surtout, il y a une belle femme et son amant morts enlacés.
Akşam vakti tek başına yürüyen genç bir kadın... insanlar yanlış izlenime kapılabilir.
Une jeune femme seule le soir... on peut se faire des idées.
Ben genç ve güzel bir kadınım
Je suis une belle jeune femme.
Daha önce hiç benden genç biri için çalışmamıştım ya da bir kadın için.
C'est la 1ère fois que je travaille pour une femme, et plus jeune...
Sanırım çok dokunaklı bir mektuptu. Şantaj yüzünden kendi hayatını alan genç, nazik, mutsuz bir kadın hakkında.
C'était un mot très émouvant racontant la vie d'une femme malheureuse acculée au suicide par un maître chanteur.
O şiiri dergide okuduğum anda... düşündüm ki, bu ya çok hassas bir adamdır... ya da bir kadının, bir genç kızın şiirini... çalmıştır.
Je l'ai lu et je me suis dit : "Ce type est sensible" "ou il a piqué le poème d'une femme ou d'une jeune fille."
Bence dışarda genç namuslu, kendisine epeyi iyi bir hayat yaşatacak... bir erkeği olmasından mutluluk duyacak bir sürü kadın vardır.
Il y a pas mal de femmes qui seraient contentes d'avoir un beau mâle qui gagne bien sa vie,
Auster nedeniyle genç bir kadın öldü.
A cause du Dr Auster, une jeune femme est morte.
Çatışmadan sonra, feryat eden bu çocuğu genç bir kadının cansız bedenine sarılmış buldum. Sanırım.
Je suppose.
Roy, genç, güzel bir kadının sana gelmesine... karşı çıkıyor olamazsın.
Tu ne vas pas refuser qu'une jolie fille te rende visite?
Neden ben 20 yaş daha genç ve bir kadın olmadım.
"Que ne donnerais-je pas pour avoir 20 ans de moins " et être une femme. "
Şimdi zengin, özgür, genç ve güzel bir kadın olacaksınız.
A présent, vous avez tout dans la vie, richesse, liberté, jeunesse et beauté
Genç, zengin, kusursuz, her anlamıyla muhteşem bir kadın.
Jeune, riche, talentueuse. Une vraie merveille dans tous les sens du terme.
Artık o genç kadını kurtarmak için aşağı yukarı bir dakikan var.
Vous avez environ une minute pour sauver cette demoiselle.
Eğer öyleyse, tek suçu fazla insan olmak olan bu genç kadını yok etmenden daha zalimce bir ironi düşünemiyorum.
En conséquence, je trouve qu'il serait cruellement ironique de détruire cette jeune femme dont le seul crime est d'être trop humaine.
Ah, Seni asla olamayacağın mükemmel bir genç kadına çevirdim. - Oh!
Je me rendais pas compte que t'étais devenue une jolie jeune fille.
Genç, güzel bir kadın, nazik bir öğretmenle evlenir eski bir ev alırlar ve evi çocuklarla doldurmak isterler.
Une belle jeune femme mariée à un professeur respectable... Ils achètent une vieille maison qu'ils rêvent de remplir d'enfants.
Senin gibi genç ve güzel bir kadının kendi kanından ve canından birini öldürdüğünü bir düşün.
En tout cas vous l'étiez avant l'accident... Dites... une jolie femme comme vous qui tue la chair de sa chair...
Bu mahkeme salonundaki genç kadının hiç bir şekilde o olmadığını gösteriyorum.
Je veux montrer qu'il était totalement différent de la jeune femme qui est ici présente.
Genç bir Bajoran kadının ifadesini kontrol ediyorum.
Je viens vérifier l'alibi d'une jeune femme bajorane.
Danny, eminim ki Şerif Earp... genç bir Yahudi kadının... çıplak resmiyle ilgilenmeyecek kadar namuslu, erdemli ve evlidir.
Le marshal Earp est trop probe, vertueux et... marié... pour s'intéresser à la photo d'une jeune Juive nue.
Cesur bir genç kadın olduğunu. Sana uygun olmadığını bildiğin bir adam için... sırf macera uğruna... kendi başına böyle bir yere geldiğini.
Vous êtes une femme courageuse, venue seule ici, pour retrouver un homme qui n'était pas pour vous, par goût de l'aventure.
Şuh kadın genç bir kocanın zihnine ölümcül bir düşünceyi yerleştirmiştir.
La vamp a semé un désir de mort dans l'esprit du jeune époux.
genç bir kız 20
genç bir adam 28
genç biri 17
bir kadın 232
bir kadın mı 37
bir kadın olarak 17
bir kadının 32
bir kadına 18
kadın 780
kadınım 29
genç bir adam 28
genç biri 17
bir kadın 232
bir kadın mı 37
bir kadın olarak 17
bir kadının 32
bir kadına 18
kadın 780
kadınım 29
kadınlar 410
kadınları 28
kadınların 29
kadınlara 22
kadının 24
kadını 18
kadın yok 19
kadın mı 89
kadın değil 18
kadın da 16
kadınları 28
kadınların 29
kadınlara 22
kadının 24
kadını 18
kadın yok 19
kadın mı 89
kadın değil 18
kadın da 16
kadın nerede 26
kadınlar ve çocuklar 24
kadın kim 20
kadınlar mı 20
genç kız 23
genç bayan 296
genç efendi 21
genç adam 490
genç mi 23
genç hanım 33
kadınlar ve çocuklar 24
kadın kim 20
kadınlar mı 20
genç kız 23
genç bayan 296
genç efendi 21
genç adam 490
genç mi 23
genç hanım 33