English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / Turkish → French / [ G ] / Güzel kız

Güzel kız translate French

5,331 parallel translation
- Güzel kız.
Le jus d'orange est sur la table, fais comme chez toi. - Bonne fille.
Oh, Peggy'de Güzel kız..
Oh, Peggy. Elle est super.
O güzel kızı kovdun mu?
Tu es seul. As-tu viré la gentille fille?
Birkaç güzel kız ile dans ettim.
J'ai dansé à coté de jolies filles.
Bana izin ver ya da güzel kız arkadaşının yeri kan gölüne dönecek.
Laisse moi y aller... ou la maison de votre petite amie va devenir sanglante.
Yani genelde canavarlar güzel kızı kovalarken, bu sefer güzel kızın canavarları kovaladığını anladın, değil mi?
Tu comprends que normalement le monstre chasse la jolie fille, mais cette fois c'est la jolie fille qui chasse les monstres?
- Güzel kız, Dillon.
- Elle est magnifique, Dillon.
Hawaii'nin en güzel kızı yanımda.
Je suis avec la plus jolie fille d'Hawaï, D'accord?
Bu güzel kız da kim? Kız mı?
Qui c'est la jolie fille?
"En güzel kızın dikkatini çekmek için ikinci güzele asıl." diye bir şey duymadın mı?
Connais-tu le, "va voir la deuxième plus jolie pour avoir l'attention de la plus belle"?
Merhaba güzel kızım.
Bonjour, ma magnifique fille.
Eski günlerdeki gibi güzel bir Napa kırmızı şarabı içer, patlamış mısır yeriz.
Je pensais à un bon vin rouge de Napa accompagné de pop-corn maison. - Nous la jouerions vieille école ce soir?
Bana, lisede İrlandalı oğlanların hepsinin âşık olduğu güzel İtalyan kızı hatırlatıyor.
Elle me fait penser à une jolie petite italienne au lycée dont tous les irlandais étaient amoureux.
20 yaşında böyle güzel bir kızın sevgilisi yok mu yani?
Une beauté de 20 ans comme elle n'a pas de petit ami?
O güzel bir kız değil, benim karım.
Non. Ce n'est pas une gentille fille.
Güzel ve genç kızım seçimini... beyin için büyücüden medet uman 19 yaşındaki bir gençle haber programlarından ucu ucuna kaçmış aşağılık bir araba satıcısına kadar düşürmüş durumda.
Ma belle jeune fille a réduit ses choix au néant à 19 ans qui demande de l'assistance pour un cerveau et un vendeur de voitures louche qui a échappé de justesse à une date de péremption.
Lily birçok kez, mutlu zamanlardaki, sevgiyle andığı bir kız kardeş gibi kıymetli olanın güzel yüzünü bir kez daha görmek istediğini söylemişti.
Lily a émis plusieurs fois le souhait de voir le doux visage de celle qui, en des temps plus heureux, elle a chéri comme une sœur.
Güzel bir kız iki günde bir bende kaldığına göre evi biraz düzelteyim dedim.
Maintenant qu'une jolie fille passe ses nuits chez moi, je me disais que je ferais bien d'améliorer les lieux.
Güzel bir genç kız.
Une très jolie jeune fille.
Bunu güzel yoldan halledebiliriz, ya da öteki yoldan halledebiliriz. Ama iki türlü de sen insanlık şalterini açmadan durmayacağız.
[DAMON] On peut faire ça de la manière douce ou forte, mais peu importe la manière, on ne s'arrêtera pas, avant que ton humanité ne refasse surface.
Kız kıza bir gün geçirmenin en güzel yanı da ne biliyor musun?
Tu sais ce qui est super dans une journée entre filles?
Güzel, sizin çatınız altında yaşamak zorunda değilim zaten artık.
C'est bien car je n'ai pas plus besoin de vivre sous votre toit,
- Benim tüm gördüğüm ; tipik erkek, güzel bi yüz için, kendi kız arkadaşını öldürmüş.
Tout ce que je vois c'est un mec lambda, qui s'est fait séduire par une jolie fille, et qui finit par tuer sa copine.
Sevgili Vatikan'ımızın tarihçisi olarak üzülerek söylüyorum ki bahsedilen elbiseler ne yazık ki amacımızın çok dışında güzel bakirelerin üstünde kalmadı.
Et comme il a été écrit dans les chroniques de notre Vatican bien aimé, il est de mon triste devoir de signaler Soeur Angela.
Güzel, çünkü Andy'e yeni bir seks çağrısı mesajı atacağım. Belki bu sefer dışarı çıkıp seks kahvaltısı yaparız.
Bien, car je vais écrire un sms à Andy pour un autre appel plan cul, et cette fois peut-être on pourra sortir et avoir un plan cul avec déjeuner.
Max, kız fazla güzel.
Max, elle est vraiment jolie.
Çok güzel bir kızın oldu.
C'est une magnifique petite fille!
Çok güzel bir kız Harriet.
Elle est magnifique Harriet.
800 yaşındayım. Melez kızınız da güzel kokuyor ama ben yalnızca Jason'dan beslenirim.
J'ai 800 ans et ta fille sent bon, mais je ne me nourris que de Jason.
Billy, dışarda korkmuş, savunmasız ve senin bebeğini taşıyan güzel bir kız var.
Billy, c'est une ravissante fille, elle est effrayée et vulnérable, et enceinte de ton bébé.
- Ve işte benim güzel doğum günü kızım.
- Et voilà ma merveilleuse fille dont c'est l'anniversaire.
Kız, şirinmiş. Güzel bir gülümsemesi var.
Elle est mignonne, joli sourire.
Kız çok güzel göründüğü için kimse onun katil olduğunu düşünmez.
Et comme elle est si mignonne, personne ne la suspecterait d'être une meurtrière.
Güzellik uykuna yatmadan önce kızını tutabilir misin? Bir gün bugüne kadar başıma gelen en güzel şey olacağından eminim ama şu an senden gerçekten nefret ediyorum.
Est ce que tu peux tenir ta fille avant de continuer ton sommeil revigorant? Je suis sûr que tu seras la meilleure chose qu'il me soit arriver un jour, mais pour le moment, je te déteste. - Adam.
Arkadaşın güzel sahil evine bizi götürebilecek ayık şoföre ihtiyacımız var.
Ouais, on aurai besoin d'un conducteur désigné pour nous ramener à sa magnifique maison sur la plage.
Efendim, kızınız akıllı, çok güzel kendi fikirleri var...
Votre fille est intelligente. Elle est belle. - Elle est sérieuse...
Ama kız kardeşini bu kadar fazla sevmesi çok güzel.
Mais c'est aussi magnifique, à quel point elle aimait sa soeur.
Eminim ki o kızın yerinde güzel, sarı saçlı, mükemmel dişleri ve büyük memeleri olan bir üniversite öğrencisi olsaydı para anında hazır olurdu.
Hum? Je parie que si c'était une jolie petite étudiante aux cheveux blonds et aux dents parfaites et aux gros nichons, l'argent pleuvrait à flots, mon frère.
Rhine adında genç ve güzel bir kız hakkında.
Du Rhin, de la jeunesse et d'une jolie fille.
- Ama güzel bir kız.
Elle est superbe.
Birçok kız güzel olmakla uğraşır ama sen öyle değilsin.
- J'aime votre look. Beaucoup de filles ont la beauté, mais vous n'êtes pas concerné par ça.
Tanrım... Kız çok güzel Ryan.
Elle est belle, Ryan.
Arkadaşın güzel sahil evine bizi götürebilecek ayık şoföre ihtiyacımız var.
Ouais, on aurait besoin d'un conducteur désigné pour nous ramener à sa magnifique maison sur la plage.
Sonunda Rudy'nin kız arkadaşlarından biriyle tanışmak çok güzel.
C'est tellement agréable d'enfin rencontrer une des petites amies de Rudy.
Güzel bir genç kız.
Une jolie jeune fille.
Her ne kadar olayı çarpıtsanız da güzel bir mantık yürüttünüz Dedektif.
Charmante logique, inspecteur. Je me débrouillerai sans vous.
Kız kardeşin senin söylediğin gibi güzel olsaydı,... onunla çıkacaktım.
Savoir si ta soeur était aussi jolie que ce que tu m'avais dit... Je voulais sortir avec elle d'abord.
- Çok güzel bir kız.
Oh, elle est belle.
Çok akıllı, çok güzel bir kız haline gelmesini göreceğim.
Je veux la voir grandir... intelligente, et très belle.
Hayley, onu bana karşı kışkırttı. Ağabeyimizin asla güzel bir kızı kıramadığını biliyorsun değil mi?
Hayley a conspiré pour le retourner contre moi, et tu sais que notre frère n'a jamais pu résister à un joli minois.
İhtiyacımız olan biraz daha- - Deminden beri hikayenin en güzel, kısmını anlatıp duruyorsun, ama ne var biliyor musun?
On a juste besoin d'un peu plus - - Vous avez rabâché cela Ces 10 dernières années, et vous savez quoi?

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]