Herkes translate French
78,392 parallel translation
Lütfen, herkes bir soluklanabilir mi?
Détendez vous.
Şimdi, herkes koğuşuna geri dönsün.
Tout le monde dans le bloc!
Her şeyi daha iyi yapmak istedim ama herkes için her şeyi daha kötü yaptım.
Je voulais arranger les choses, mais je les ai empirées, pour tout le monde.
Herkes.
Tout le monde.
Ruslar, Çinliler, herkes yapar.
Les russes le font, les chinois, tout le monde.
Herkes Yarıktan kaçarken biz ise tam tersine üzerine gittik.
Alors que le reste de l'humanité fuyait la Fracture, nous sommes allés vers elle.
Herkes karnını doyurabilmeli birader.
Tout le monde doit manger, mec.
Herkes iniş için hazır olsun.
Équipage, préparez-vous à la descente.
Herkes bunu yapmaz.
Tout le monde ne le fait pas. Merci.
Sanki orada herkes suçlu.
On dirait qu'ils sont tous coupables.
Yolunun kesiştiği herkes yara alıyor amına koyayım!
Tous ceux qui croisent ton chemin sont meurtris à vie!
Tamam, herkes dinlesin!
Écoutez tous!
Herkes işine baksın!
Laissez-moi tous tranquille!
Herkes burada mı?
Tout le monde est là?
Herkes kaçsın.
Sauvez-vous.
Herkes saldırılarla uğraşıyor.
Tout le monde s'occupe des attaques.
18 yaşında grup kurmayı herkes beceremez.
Tout le monde ne monte pas son groupe à 18 ans.
Öfkeliyken neler yapabildiğini herkes biliyor Lucian.
On connaît tous votre caractère, Lucian.
Herkes dinlesin!
Écoutez tous!
Kısa bir süre önce herkes iblis kanı taşıdığını zannediyordu.
Il y a peu, ils pensaient tous que tu avais du sang de démon.
Gemiye bindiğimden beri herkes bana garip garip bakıyor.
Tout le monde me regarde bizarrement depuis que je suis montée sur le vaisseau.
Lütfen herkes...
Vous tous...
Eğer ben öleceksem, senin sevdiğin herkes de ölecek.
Et Iris. Si je dois mourir, alors tout ce que tu aimes mourras aussi.
Herkes nerede?
Où sont les autres?
Herkes birbirinin arkasını kollasın.
Vous restez en sécurité.
Pekala, herkes sakinleşsin.
Ok, tout le monde se calme.
Eğer ben ölürsem, değer verdiğin herkes ölür. Oğlun hariç. Ama eğer beni öldürmezsen ben onu öldürürüm.
Si je meurs, tous ceux auxquels tu tiens mourront, sauf ton fils, mais si tu ne me tues pas, je le tue.
William ya da diğer herkes.
William... Ou tous les autres.
Etrafındaki herkes, dokunduğun her şey ölüyor.
Toutes les personnes autour de toi et tout ce que tu touches meurent.
Konuştuğum herkes, asıl konuşulacak kişinin siz olduğunu söylemişti halbuki.
Et pourtant tous les gens avec qui je discute m'ont dit de m'adresser à vous.
Çalışmak için buraya geldim çünkü herkes ofisime uğrayıp nasıl olduğumu soruyordu ve benim de ilgiye ihtiyacım yok ayrıca daha yeni Oliver'la görüştüm telefonda ve dediğine göre Rusya'ya gidiyormuş, o yüzden senin burada ne işin var?
Je suis venu ici pour travailler parce que tout le monde vient dans mon bureau, pour demander comment je vais, et je n'ai pas besoin d'attention, et au fait, je viens juste d'avoir Oliver au téléphone et il dit qu'il part en Russie, alors qu'est-ce que tu fais là?
Herkes tetikte olsun.
Restez tous à l'affût.
Beni burada görmeyi beklemiyordun değil mi, General? Burada olduğuma kimse inanmayacak zaten ama herkes teröristlere nükleer bomba satmaya çalıştığını bilecek.
Vous ne vous attendiez pas à me voir ici n'est ce pas, Général, et personne ne va croire que j'y étais, mais tout le monde va savoir que vous avez essayé de vendre une bombe nucléaire à des terroristes.
Bu fotoğraftaki herkes Bratva.
Tous les gens sur cette photo sont Bratva.
- Bay Başkan, herkes bekliyor.
M. le Maire, tout le monde attend.
Evet, birçok insan derken herkes demek istiyorsan, evet.
Ouais... Si par bon nombre de personnes tu veux dire tout le monde, alors ouais.
En son baktığımda o da "herkes" in içindeydi, neden?
A priori, il fait partie de "tout le monde".
Gregor'un Kovar'la yaptığı anlaşmayı herkes biliyor.
Tout le monde est au courant du pacte de Gregor avec Kovar.
Bu akşam herkes keyfine baksın.
Tout le monde devrait s'amuser ce soir.
Yaptığın hacklemeye herkes hayran kaldı.
Tout le monde est impressionné du hack du DSI que tu as fait.
Sevdiğin her şey ve herkes onlara dokunduğun an ıstırap içerisinde can verecek.
Qui et quoi que tu aimes se flétrit et meurt à ton contact.
- Herkes hazır mı?
Personne en vue? Non.
Gördüğün gibi, sırrını itiraf etmediğin sürece sevdiğin herkes tehlikede Oliver. Hatta oğlun bile.
Tu vois, jusqu'à ce que tu avoues ton secret, Oliver, tous ceux que tu aimes sont en danger, même ton fils.
Herkes iyi mi?
Est-ce que tout le monde va bien?
- Herkes barfiks çekmeyi bilir.
- Ok. - Tout le monde sait ce que c'est.
Tanıdığım en güçlü insanlardan birisin ama senin başına gelenleri yaşayan herkes dansçı bir flamingo olduğunu bile itiraf edecek hale gelebilirdi.
Tu es la personne la plus forte que je connaisse, car quiconque aurait avoué être un flamant rose qui fait des claquettes après ce qu'il t'a fait subir.
Ben de havaya uçmaktan herkes kadar zevk alıyorum ancak gözden kaçırdığım bir şey mi var?
Écoute, j'aime me faire exploser autant que n'importe qui, mais est-ce que je passe à côté de quelque chose?
Şimdi de sevdiğim herkes tehlikede ve buna belki de- -
Et maintenant, toutes les personnes que j'aime sont en danger, y compris peut-être...
Sana söyledim, Oliver. Çevrendeki herkes senin günahlarının bedelini ödüyor.
Je te l'ai dit, Oliver, tous ceux autour de toi souffrent pour tes pêchés.
Son 5 yılda kaybettiğin herkes ve ileride kaybedeceğin herkes.
Tous ceux que tu as perdu durant ces 5 dernières années... Tous ceux que tu perdras.
Herkes tetikte olsun!
Préparez-vous!
herkese merhaba 146
herkese 98
herkese günaydın 69
herkese iyi geceler 79
herkese selam 29
herkesin 60
herkesi 62
herkese iyi günler 18
herkes gibi 80
herkese iyi akşamlar 52
herkese 98
herkese günaydın 69
herkese iyi geceler 79
herkese selam 29
herkesin 60
herkesi 62
herkese iyi günler 18
herkes gibi 80
herkese iyi akşamlar 52