English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / Turkish → French / [ I ] / Işte burası

Işte burası translate French

1,822 parallel translation
Pekala, işte burası.
Voilà.
Evet, işte burası.
Alors c'est ça.
Kutsal Yurttaş Destek Merkezi binası! Hemşirelik Ağı'nın kalbinin olduğu yer işte burası!
Le complexe du Centre de la Protection Sociale de Seishomin qui est en charge du système de surveillance des personnes âgées.
İşte bu.... tüm sırrımız işte burası.
C'est ça, notre grand secret.
Evet, işte burası.
Ouais, c'est celle-là.
- İşte burası.
- Nous y voilà.
Burası da... İşte burası da dinlenme odası.
Ok, euh et ici, ok, ici c'est l'étude.
Kalk Burası istasyon değil. Bu işte uyunmaz.
Ma femme que j'aimais tendrement m'a quitté pour un autre homme.
İşte burası.
- On y va.
İşte burası.
On est arrivés.
İşte Amerika'daki bütün cücelerin olmak istediği yer burası.
Et tous les nains d'Amérique veulent venir ici.
İşte burası!
C'est ici.
İşte burası.
Eh bien, nous y voilà.
Sonra bu chat odasını onun yönettiğini öğrendim. Ve işte şimdi burası şansımın yaver gittiği yer çünkü tam o sırada rocketchamp465 siteye girdi onu yakaladım ve roketi ona tarif ettim ve o bu roketi...
Il m'a dit qu'il animait un chat pour partager des infos et j'ai eu de la chance parce que je suis tombée sur un internaute qui allait se déconnecter mais à qui j'ai décrit la fusée,
İşte burası, beyler.
C'est bon les gars.
İşte burası.
On va décompresser un peu. C'est ce qu'on fait.
İşte tam burası.
- C'est ici.
İşte burası!
C'est l'endroit!
İşte burası doğduğu yer.
C'est là qu'il est né.
İşte burası.
C'est là.
İşte öldüğü yer burası.
Il est mort là. Mais comment est-il arrivé là?
İşte bu yüzden o kapıdan içeriye giren her kıza burasının diş fırçalarını bırakabilecekleri bir yer olmadığını iyice anlatmaya çalışıyorum.
C'est pourquoi je rend très clair à chaque fille qui franchit cette porte que ce n'est pas un endroit où laisser une brosse à dents.
Gel. İşte evim burası.
Voici mon chez-moi.
İşte burası blues'un başladığı yer, tam şu an durduğumuz yer.
C'est ici qu'a commencé le blues, là où nous nous trouvons.
İşte hakkında bir şeyler duyduğum yer burası.
C'est de cet endroit dont j'ai entendu parler.
İşte burası.
C'est ici.
İşte burası Zamane Çocuğu.
On y est, Enfant du Temps.
İşte burası Johnny Cash'in Philadelphia'da ilk şovunu oynadığı yer
C'est ici que Johnny Cash a donné son premier concert
İşte burası...
Nous y voilà.
İşte burası.
Nous y sommes.
Evrenin sonu burası, sen de buradasın. Direnen, işte kelime bu!
Et à la fin de l'Univers, te voilà, indomptable, c'est le mot!
- İşte burası.
- C'est là.
Eric. İşte burası.
Eric... c'est lui.
İşte burası davanın çözüleceği yer.
C'est comme ca qu'on resoudra l'affaire.
İşte hatalı olduğun nokta burası.
Tu te trompes.
İşte burası.
Donc, la voilà.
Hayır. İşte yanıldığın nokta burası.
Non, vous savez, voyez, c'est là que vous avez tort.
İşte burası. İşte mucizelerin gerçekleştiği yer burası.
C'est ici que des miracles se produisent.
İşte burası.
- Le voilà.
İşte burası, tam burada.
Le voilà.
Park burası işte.
C'est le parc.
İşte burası, Alexandra Nikolaevna.
Voilà, Alexandra Nikolaevna.
Bak, şurası var ya,... burası işte,... arabanın önü olacak.
Et regardez ici, c'est exactement... où actuellement, il y a... là où la voiture sera...
İşte, Fazio'nun kaza yaptığı yer burasıydı. Şu ilerisi.
Donc c'est là où Fazio s'est planté, juste là.
İşte, adres burası.
C'est ça, c'est l'adresse.
Kuzey sahili... İşte burası.
Regardez, c'est dans le nord de l'île, ici.
- İşte burasında. Adamın neler anlattığını hatırlıyorsunuz değil mi?
T'as compris ce qu'il disait?
İşte burası yeni yerim.
Voila, mon nouveau chez-moi.
İşte en maharet gerektiren yeri burası.
Tu en es à la partie difficile.
İşte burası, izle.
C'est là, regarde.
İşte burası, sana seti göstereyim.
Voilà le plateau.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]