English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / Turkish → French / [ K ] / Kurtarın onu

Kurtarın onu translate French

228 parallel translation
Kurtarın onu. Arkadaşını yeterince önemsiyorsun demek.
- Vous l'aimez bien, votre amie.
Kızımı kurtarın Peder, kurtarın onu.
Sauvez ma fille, Père, sauvez-la.
- Kurtarın onu!
- Sauvez-le!
Bu işten kurtarın onu. - Ne kadar sıra dışı bir istek.
Ce n'est pas la peine, vous avez fait votre maximum.
Kurtarın onu!
Sauvez-Ie!
Kurtarın onu!
Sauvez-Ia!
- Kurtarın onu Mr O'Brien.
- Sortez-le, M. O'Brien.
Gidip kurtarın onu!
allons Ie secourir!
- Kurtarın onu!
- Sauvez-Ie!
Kurtarın onu.
Aidez-le.
Kurtarın onu.
Sauvez-le.
Kurtarın onu!
Aidez-le, quelqu'un!
Yaşaması gerekiyor, kurtarın onu!
Il faut qu'il soit vivant.
- Kurtarın onu...
- Sauvez-les!
Ama Alison'ı bir kez kurtardığını unutma. Onu kurtarıp durmana gerek yok.
Mais souviens-toi que tu as peut-être sauvé Alison une fois... mais tu n'as pas à continuer de la sauver.
Onu kurtarın.
Sauve-la!
Vakaya siz baksaydınız onu kurtarırdınız diye düşünmüştüm.
Je pensais qu'en prenant l'affaire, vous l'innocenteriez.
Ben orada olsaydım şimdi yangın çıkmıştı. Ben de ateşten onu kaçırıp, kurtarırdım.
Si jamais il y avait un incendie, je l'en aurais tirée et je l'aurais sauvée.
Kurtarın onu!
Mon mari est malade!
Hey, Bart, önce Kimbrough'un canını parayla kurtarıp sonra da onu kızıyla evlendirmek isteyen bu naçizane babadan hoşlanıyor musun?
Que penses-tu de ce père qui veut nous payer pour sauver Kimbrough, afin que sa fille puisse l'épouser?
Eğer biz kazandıktan sonra onu öldürürsek, 50 Ryonun tamamını kurtarırız.
Economise 50 ryo. Tue-le quand tout sera fini.
Onu kurtarın.
Sauvez-le.
Solaris'in kızı olduğunu biliyordum. O yüzden hayatını kurtarıp buraya getirdim onu.
Je savais qui elle était, c'est pourquoi je l'ai sauvée.
Şey, onu bilmem ama ben kendimi güverteden kurtarıyorum.
Je ne sais pas pour lui, mais moi, je n'en suis pas revenu.
Kutsal toprağımız Tibet Buda'nın hayata dönüşünü gözlüyordu, Kurtarıcımızı yıllarca aradıktan sonra, nihayet onu bulduk.
Le Tibet a cherché pendant longtemps le grand homme, en qui le Bouddha s'est réincarné. Après des années de recherches, on vous a trouvé.
Ama nasıl paçasını kurtarıyor, ben onu merak ediyorum.
Mais il se démerde pas mal.
Dediklerine göre birinin hayatını kurtarırsan,... onu hep korursun, kendimi güvende hissediyorum.
Quand on sauve un homme, on est responsable de lui jusqu'à sa mort. C'est une idée qui me rassure.
Onu bize verin, ve canınızı kurtarın!
Livre-la-nous et rien ne vous arrivera.
Bana verdiğin bu özette, ki onu dokuz ay önce Eddie Kane'in yazdığını iddia ediyorsun, filmin kahramanı adamlarını kurtarır, ve o bir manastırda yaşamağa çekilir.
Dans le synopsis que vous m'avez donné, que vous dites avoir été écrit par Eddie Kane il y a neuf mois, le héros sauve ses hommes et se retire dans un monastère.
Onu öldür ve canını kurtar.
Tue-le, tu seras sauvée.
Alın onu! Kurtarın!
Enlevez-moi ça!
Bugün onu bir hayat kurtarırken izledim ve bunun için kendi hayatını riske attı.
je l'ai vu sauver une vie aujourd'hui et risquer la sienne.
Dracula'nın zulmü Hristiyan dünyasını sarstı. Kurtarıcımız İsa ile karşılaşsa, Onu bile ikinci kez çarmıha gerer.
Si le sauveur - lui-même - apparaissait sur son chemin, il le crucifierait une seconde fois.
Lütfen onu kurtarın.
S'il vous plaît, s'il vous plaît.
Herkes kendisini boğacağından korkuyor bu yüzden onu dışarı atıp hayatını kurtarıyorlar.
Tout le monde craint qu'il ne veuille se noyer Alors il le sortent pour le sauver.
Adını bilmiyorum ama Koç onu dışarı çıkartırsa, kadın onu yakanızdan kurtarır. Güzel, güzel.
Je ne sais pas son nom, mais elle pourrait vous sauver.
Pablo'ya bir sey olmasin ve onunla ugrasan polislerden kurtar onu.
Fais que rien n'arrive à Pablo, et protège-le de la police...
Bir kurtarıcımız vardı Giuliano. Onu çarmıha gerdik tam 2000 yıl önce.
Nous n'avons eu qu'un seul Sauveur, Giuliano et nous l'avons crucifié il y a 2 000 ans
Yeter ki onu kurtarın.
Mais trouvez la, sauvez la.
Onu kurtarırsan, ikiniz de özgür kalırsınız. O kaybederse sen de onunla birlikte gidersin.
soit vous le défendez bien et vous êtes tous les deux libres, soit il est condamné, et vous plongez avec lui.
Bunun onu mahvedeceğini düşünmüyor musun, seni kurtarıp kurtaramayacağını merak etmiyor musun?
Elle se demandera pour toujours si elle aurait pu te sauver.
O küçük oğlan için büyük bir endişe duyduğumu hatırlıyorum. Yapa yalnız, o kuyunun içinde... onu kurtarıp kurtaramayacaklarını bilmeden.
Je me souviens avoir eu très peur pour ce gosse... seul au fond d'un puits, ignorant si on viendrait le chercher.
Onu kurtarın!
Sauvez-le.
Onu kurtarırsak nasıl bir hayatı olacak? Bu yaratıkların köleliğini yapacak.
Si nous le sauvons, quelle vie mènera-t-il, à servir ces créatures?
Ya kötü adamın ardına düşersin ya onu kurtarırsın.
Tu poursuis le méchant... ou tu sauves le gamin?
20 dakika sonra tekrar sor. Onu kurtarın doktor.
Sauvez-le.
Lütfen. Silahlarınızı kullanın ve onu kurtarın!
Je vous en prie, servez-vous de vos armes... pour la libérer.
Bir çok kişi önce birinin hayatını kurtarıp, sonra onu öldürmenin saçma olacağını düşünür.
II semble peu probable de sauver quelqu'un pour le tuer ensuite.
- Onu biraz zor kurtarırsınız!
- Bonne chance pour la sauver!
Ben de senin kıçını kurtarırdım çünkü onu sonra da haklayabilirim.
Je te sauverais parce queje peux l'arrêter plus tard.
Eğer onu durdurabilirseniz bizi bu beladan kurtarırsınız.
Si vous nous l'aviez livré, on n'en serait pas là.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]