Ne söylüyor translate French
3,633 parallel translation
Peki bunlar size ne söylüyor?
Et tout ça, ça vous apprend quoi?
Sana tam olarak ne söylüyor, Emily?
- Qu'est-ce qu'elle dit exactement, Emily?
Git. Ne söylüyor?
Allez.
- O ne söylüyor bilmiyorum.
Je pige rien.
Dostumuz ne söylüyor?
Que dit notre ami?
Başka ne söylüyor?
Quoi d'autre?
Kaç defa açıklamaya çalıştığımı tahmin bile edemezsin. Her seferinde sanki yalan söylüyor gibiyim. Çünkü ben bile anlam veremiyorum olanlara.
Je ne peux même pas te dire combien de fois je lui ai expliqué, et... et à chaque fois j'ai l'impression de mentir, parce que moi même je ne comprends pas.
Tüm o pislikler kafamın içinde ve o nasıl çıktığını hatırlamadığını söylüyor.
Ce cauchemar est gravé. Et il dit ne pas savoir comment il est sorti?
Bak, bunu açıklayamam ama bir şey beklememi söylüyor.
Je ne peux pas l'expliquer, mais quelque chose me dit d'attendre.
Geçmişinde ne yapmış olursan ol David içindeki iyiliği görüyor ve ve bu bana tek bir şey söylüyor.
Peu importe ce que tu as pu faire par le passé David a vu le bien en toi, et... et m'a dit une chose.
Sorun ne? Doğru söylüyor ya da doğru söylediğini sanıyor.
Il a dit la vérité o-ou du moins ce qu'il pense l'être.
"Um, Ben... nasıl söyleyeceğimi bilmiyorum, ama, um... " karım köpeğinizin bahçede onu gözetlediğini söylüyor. "
"Je ne sais pas trop comment dire ça mais... ma femme dit que votre chien l'espionne dans le jardin."
R2, BZ'yi arkamızda bırakamayacağımızı söylüyor.
{ \ pos ( 192,220 ) } R2 dit qu'on ne peut pas laisser BZ derrière nous.
Abby, neden bilmiyorum ama Teresa Dunn yalan söylüyor. Beni üzen şey bu değil ama.
Abby, Teresa Dunn ment, et je ne sais pas pourquoi, mais ce n'est pas ce qui m'énerve.
Doğruyu söylüyor olabileceğim aklının ucundan bile geçmedi.
Ça ne t'as même pas effleurée que je mérite peut-être le bénéfice du doute?
California yasaları 99 taneden fazla üretemeyeceğimi söylüyor.
La Californie dit que je ne peux pas faire pousser plus de 99 pieds.
- Bu düşünceler, size ne yapmanızı söylüyor?
Qu'est-ce qu'elles vous disaient de faire?
Geçmişimde hatırlayamadığım onlarca şey var. Bazıları bununla yaşamam gerektiğini söylüyor.
Il y a beaucoup de chose de mon passé dont je ne me souviens pas, et certains disent que je devrais pouvoir vivre avec ça.
Hiçbir şey hatırlamadığını söylüyor.
Il dit qu'il ne se souvient de rien.
Tüm gece bir adamla olduğunu söylüyor ve henüz adamın ismini hatırlamadı.
Elle dit qu'elle était avec un homme toute la nuit et pourtant elle ne se rappelle pas de son nom.
Bu gece yapamayacağını ama yarın yemek yiyebileceğimizi söylüyor?
Il dit qu'il ne peut pas ce soir mais peut-on déjeuner demain à la place?
Şimdi de hasarların maliyetini üstlenmeyeceğini söylüyor.
Et maintenant, il affirme qu'il ne paiera pas les dégâts.
Onlara yalan söylüyor, gitmek istemediğimi söylüyor.
Il leur ment, en disant que je ne veux pas y aller.
Ve içimden bir ses, nereye gittiğini bilmemi istemediğini söylüyor.
Et quelque chose me dit, que vous ne voulez pas que je sache où ils ont terminé.
Bir kadın, sana birini kaçırmanı söylüyor ve sen nedenini bile sormuyorsun, öyle mi?
Une femme te demande de kidnapper quelqu'un et tu ne demandes pas pourquoi?
Edi ile Büdü gelmiş bana hatunumun kendi mekânımda sahne alamayacağını söylüyor.
J'ai Roy Rogers et Howdy Doody qui me disent que ma copine ne peut pas chanter dans notre club!
Bazı hastalıklar doğaya tamamen aykırı. Bazı insanlar da Tanrı'yı sevmezsek, sabrını zorlayacağımızı ve bizi gazabıyla cezalandıracağını, insanlığın sonunun geleceğini söylüyor ki inancımı en çok bu noktada kaybediyorum.
Il y a des maladies qui sont juste contre nature, et il y a des gens qu'aucun Dieu aimant ne mettrait sur Terre sauf pour montrait au reste qu'il y a une limite à l'humanité et à la patience et à la compassion... ce qui justifie mon manque de foi.
Da Ran ona bir süreliğine yapıştığını söylüyor.
Da Ran a dit qu'elle ne resterait qu'aux côtés de l'actuel Yun Jae.
İçimden bir ses çok kalmayacağımı söylüyor.
J'ai l'impression que ce ne sera pas long.
- Yapmayacağını söylüyor.
- Il dit qu'il ne le fera pas.
Ona ne söylüyor?
Qu'est-ce qu'il est en train de lui dire?
Lou tek seferde hırlamayı ve saldırıyı yapamayacağımızı söylüyor.
Lou dit qu'on ne peut pas mettre le grondement et l'attaque dans le même plan.
Tanrı parçacığı denen şeyi arıyorlar ancak şüpheciler, makineyi açtıkları zaman olacakları kimsenin bilmediğini söylüyor.
Ils cherchent une chose appelée la particule de Dieu, mais les sceptiques disent que personne ne sait ce qui arrivera lorsqu'ils l'allumeront. Les scientifiques promettent :
Ne araman gerektiğini ben de bilmiyorum ama içimden bir ses gördüğünde anlayacağını söylüyor.
Je ne sais pas ce que vous cherchez, mais vous le saurez quand vous le verrez.
Annem ihtiyar Ravenwood'un o korkunç evden yıllardır çıkmadığını söylüyor.
Maman dit qu'on ne voit jamais le vieux fou de Ravenwood quitter sa maison.
Annem, bu kitabı okumamam gerektiğini söylüyor.
Ma maman a dit que je ne devrais pas lire ce livre.
- Annem ayrıca bir Ravenwood ile aynı sınıfta olmamam gerektiğini söylüyor.
- Ma maman dit aussi... que je ne devrais pas être en cours avec une Ravenwood.
Bu fahişe de çıkmış odama giremeyeceğimi söylüyor.
Et cette pétasse me dit que je ne peux pas avoir ma chambre.
Görmediğini söylüyor anne.
Il dit qu'il ne l'a pas vu, Man.
- Genç olmanın nasıl bir şey olduğunu unutuyorsun. Yetişkinler ne yapacağını söylüyor, hatta sen söylemeden ne söyleyeceğin hakkında fikirleri oluyor.
Quand on est une ado, on vous juge avant même que vous ayez ouvert la bouche.
Pentagon bunu daha fazla soruşturmaya gerek görmediğini söylüyor.
Le Pentagone ne voit pas de raison de poursuivre l'enquête.
Loglarda Manning, WikiLeaks ile konuşamadığını, onların böyle çalışmadığını söylüyor.
Manning a dit qu'il ne pouvait pas parler à WikiLeaks, que ça ne fonctionnait pas comme ça.
Bir sürü insan, Führer'in ölmediğini ve buna benzer bir sığınakta saklandığını söylüyor.
Beaucoup disent que le Führer ne serait pas mort. Qu'il se cacherait, dans un bunker comme celui-ci.
Hâlâ avukat istemiyor, ama bize zaten bildiğimiz şeyleri söylüyor. Gerisi zırva.
Il ne réclame pas son avocat, mais ne fait que bavasser.
- Doğru söylüyor Grace, onun babası değilim.
Ça, sûrement pas. Il a raison. Je ne suis pas son père.
Ama bir şeyler bana, bu sefer bunu yapamayacağını söylüyor.
Mais je crois que cette fois-ci ça ne sera pas le cas.
Kapatmadığını söylüyor.
Elle dit qu'elle ne l'a pas éteinte. Dégage.
ne o söylüyor tangabally seni soruyor ne babası söylüyor?
Qu'est-ce qu'il dit tangabally s'interroge sur toi Qu'est-ce que père dit?
baba biz barışçıl yerleşmek edeceğiz söylüyor uzun boylu bir ne diyor?
père dit que nous allons régler çà pacifiquement Qu'est-ce que l'autre géant dit?
o ne anlatıyor sana ispat ettik için söylüyor sonsuza dek bana hallederiz
qu'est-ce qu'il dit il dit que tu as prouvé que tu vas prendre soin de moi pour toujours
Sezgilerim bana bir şeylerin yanlış olduğunu söylüyor.
Mon instinct me dit que quelque chose ne va pas.
ne söylüyorsun 61
ne söylüyorlar 20
söylüyorum 133
söylüyorsun 17
söylüyor 24
söylüyorum sana 22
söylüyorum işte 19
söylüyorum size 22
ne söylemek istiyorsun 30
ne söyleyeyim 43
ne söylüyorlar 20
söylüyorum 133
söylüyorsun 17
söylüyor 24
söylüyorum sana 22
söylüyorum işte 19
söylüyorum size 22
ne söylemek istiyorsun 30
ne söyleyeyim 43