English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / Turkish → French / [ N ] / Ne zaman

Ne zaman translate French

103,193 parallel translation
Tanrım, ne zaman bu kadar yumuşadın?
Houlà, quand t'es devenu si doux?
Eve erken geleceğim. Ne zaman?
A quelle heure?
- Merhaba, evlat. Peki ne zaman gidiyorsunuz?
On repart ce soir.
"Ne zaman gelip gitsem, sürekli eşimin gönlünü alıyorum." "Bu kadar güzel..." "Bu kadar güzel..."
Si belle...
Ne zaman?
Quand?
- landlord en son ne zaman avluyu kontrol etmiş?
- Et le dernière vérification de la cour par le propriétaire?
Ama göreviniz ne zaman bitiyor?
Et quand vous n'êtes pas en service?
- Ne zaman ayrıldı?
- Quand est-il parti?
Bay Finch'in ne zaman hangi yoldan gittiğini gören var mı?
Quelqu'un a vu partir M. Finch?
O ne zaman beri..?
Depuis combien de temps elle...?
Doğru zaman, ne zaman ki zaten?
Ce n'était pas le bon moment.
Zehir etkisini ne zaman gösteriyor?
Combien de temps?
Ormanın Çocukları yapmış bunları. Ne zaman?
Les enfants Forêt a fait.
- Ne zaman gözümü kararttım?
- - Quand ai--je perdu mon sang--froid?
Tamam, ne zaman gelirsiniz?
Dans combien de temps vous serez là?
- Ne zaman?
- Quand?
Bana ne zaman söyleyecektin?
Tu comptais me le dire quand?
Ne zaman varırız?
Quand est-ce qu'on arrive?
Ne zaman oldu bu Betsy?
Quand est-ce arrivé?
Bu adamlar bu işe ne zaman son verecekler bilmek istiyorum.
Je veux savoir jusqu'où ils sont prêts à aller.
Merkezle en son ne zaman iletişim kurduk?
Notre dernier contact remonte à quand?
Ne zaman öldü?
Quand est-il mort?
Ne zaman oldu bu?
Ça s'est fait quand?
Kalıcı hale getirmeye ne zaman karar verdiniz?
Quand avez-vous décider de rendre ça permanent?
Çünkü onlar ne zaman Manzaralarını hepimize geri verelim.
Ni plus ni moins, quand ils nous tourneront le dos à chacun d'entre nous.
Aslında, özellikle ne zaman gerçek şu ki zor bir şeydir...
Eh bien, la vérité est une chose délicate particulièrement quand...
Ama ne zaman senin yerine başka bir şeyi seçme fırsatım olsa...
Mais à chaque fois que j'avais l'opportunité de te choisir contre quelque chose d'autre...
Arrey, ne zaman dönüyorsun?
Aucune idée!
İşte o zaman asla evlenmeyeceğime karar vermiştim.
C'est à ce moment que j'ai décidé de ne jamais me marier.
"Ne zaman gelip gitsem, sürekli eşimin gönlünü alıyorum." "Ne zaman gelip gitsem, sürekli eşimin gönlünü alıyorum."
Elle est si belle...
Evet, bu ne, o zaman?
Alors, c'est quoi le truc?
- Öyle mi? Ne o zaman?
Et comment donc?
- O zaman nedeni ne?
- Alors, quelle cause?
Morse'a ne verdi o zaman?
Qu'a-t-elle donné à Morse?
O zaman yok olan donanmamla öldürülen müttefiklerimi ne yapacağımı sen çöz ben de yürüyen ölülerine ne yapacağımızı halledeyim.
Pourquoi ne réglez-vous pas mes problèmes de flottes et d'alliés, pendant que je m'occupe de vos morts ambulants?
Ancak zamanında bir bilge hiçbir zaman sırf inanmak istiyorsun diye bir şeye inanma demiş.
Mais un sage m'a dit de ne jamais croire quelque chose simplement parce que je le veux.
Ama bütün Kuzey Kıştepesi'ne kaçmak zorunda kalırsa vagon dolusu tahılları getirecek zaman bulamazlar.
Mais si le Nord entier doit venir à Winterfell, ils n'auront pas le temps d'amener leur grain avec eux.
Asıl soğukların geleceği zaman için kaplamaları gerekmez mi?
Ne le devraient-ils pas? En prévision du grand froid?
O zaman ne olacak?
Et dans ce cas?
Ben hiçbir zaman Kıştepesi Lordu olamam.
Je ne peux pas être Seigneur de Winterfell.
Ön saflar tuzağa düşerse arka taraf zamanında yetişemez.
S'il y a un guet-apens, nous ne prendrons pas en tant que renfort.
- Ne yapacağız o zaman?
Que fait-on alors?
Hiçbir zaman da olmayacak doğru danışmanlarla.
Et elle ne le sera jamais, si elle est bien conseillée.
Özgür Halk'ın yanında çok zaman geçirdin, artık diz çökmek hoşuna gitmiyor.
Tu as passé trop de temps avec le Peuple-Libre. Maintenant tu ne peux plus t'agenouiller.
Kimsenin ne istediğini bilmediği bir tanrıya ne diye hizmet ediyoruz o zaman?
Alors, quel est le but de servir un dieu, Si aucun d'entre nous ne sait ce qu'il veut?
Bu çok uzun zaman önceydi. Hatırlamıyorum.
Ça fait longtemps, je ne m'en souviens plus.
- Vay be, ne zaman?
Dans combien de temps?
Belters Fred Johnson'un bayrağı altında hiçbir zaman birleşmeyecektir.
Les Ceinturiens ne s'unifieront jamais sous le drapeau de Fred Johnson.
- O zaman ne?
- Alors qu'est-ce que c'était?
Şimdi gidersem biz hiçbir zaman özgür olamayacağız.
On ne sera jamais libre si je pars maintenant.
O zaman ne olacağını biliyor musun?
Est-ce que tu sais ce qui va se passer?

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]