Ne zaman isterseniz translate French
292 parallel translation
Ne zaman isterseniz gidebilirsiniz.
Vous pouvez partir n'importe quand. "
- Ne zaman isterseniz.
- N'importe quand.
Ne zaman isterseniz, emrinize amadeyim.
Mais quand vous voudrez... Moi, je suis à votre service.
Ne zaman isterseniz, gitmekte serbestsiniz.
- Partez quand vous voudrez.
Ne zaman isterseniz tesislerini ziyaret edebilirsiniz.
Tu pourras visiter leurs usines.
- Tavsiyelerimi ne zaman isterseniz -
Eh bien, quand vous aurez besoin de moi...
Ne zaman isterseniz...
Si vous voulez en profiter...
Ne zaman isterseniz o zaman başlarız.
Prenez tout votre temps.
Ne zaman isterseniz. Önce valizim buraya ulaşsın da.
Dès que mes bagages seront arrivés.
Ne zaman isterseniz beyler, emrinize amadeyim.
À votre entière disposition.
Sorun değil. Ne zaman isterseniz getirin.
Amenez-le quand vous voulez.
Ofisimde dosyalandı ama ne zaman isterseniz dinleyebilirsiniz, memnuniyet duyarım.
Je l'ai dans mon bureau, si vous désirez l'entendre.
Bir boş vakit bulunca, seninle konuşalım biraz bunun üstüne. Ne zaman isterseniz. Tabii vakit ayırabilirseniz.
S'il se présente un moment propice, nous parlerons de cette affaire, si vous m'accordez le temps.
Ne zaman isterseniz kiliseye gelebilirsiniz.
Alors, venez me voir quand vous voulez.
Onlarda sevdiğim şey, ne zaman isterseniz başlayıp bırakabileceğiniz.
On peut les lâcher et les reprendre quand on veut.
Ne zaman isterseniz alabilirsiniz bayan.
Il est à votre disposition.
Ne zaman isterseniz onlardan kurtulabilirsiniz.
On les renvoie comme on veut!
- Rica ederim. Ne zaman isterseniz.
Vous ne dérangez personne.
- Ne zaman isterseniz memur bey.
- Quand vous voudrez, M. l'agent.
Ne zaman isterseniz buyurun Çavuş.
Au plaisir, brigadier.
- Ne zaman isterseniz.
- Merci encore!
Ne zaman isterseniz, banyo hazır.
Le bain est prêt, c'est quand vous voulez.
- Ne zaman isterseniz bayan.
- Quand vous voudrez, Madame.
Ne zaman isterseniz tutuklatın.
- On l'appelait "le professeur"?
Ne zaman isterseniz.
Dès que possible.
Ne zaman isterseniz mösyö.
Quand vous voulez, monsieur.
Ne zaman isterseniz, Albay Drummond, ne zaman isterseniz.
Quand vous voudrez!
- Ne zaman isterseniz.
- Je suis à votre disposition.
Ne zaman isterseniz efendim.
Quand vous voudrez.
Ne zaman isterseniz hazırım.
Pour le mariage, c'est quand vous voulez.
Ne zaman isterseniz, ancak şimdi Gabrielle'ye bakmam gerek.
Quand vous voudrez. Mais pour l'instant, je dois voir Gabriele.
- Evet, ne zaman isterseniz.
Quand vous voulez.
Ne zaman isterseniz.
Au plaisir.
Bay Ziegfeld sizi görmek istiyor. Ne zaman isterseniz.
M. Ziegfeld veut vous voir, quand vous voudrez.
Eh madem öyle... Ne zaman isterseniz. Neden böyle kaşınıp duruyorsunuz?
On y va y aller Quand vous voulez qu'est-ce que vous avez à vous gratter comme ça?
Ne zaman isterseniz... bekleriz.
Passez quand vous voulez, ça ne dérangera personne.
Size ne zaman isterseniz gelebileceğinizi söylemiştim.
Je vous avais dit de passer quand vous vouliez.
Ne zaman isterseniz, dönebilirsiniz.
Vous rentrez quand vous voulez.
Ben gideyim, ne zaman isterseniz çağırırsınız.
Dites-moi quand je dois revenir.
Ne zaman isterseniz yapabilirsiniz. ve bunun için özel bir maharet gerekmez. Tüm yapacağınız aynı temiz havayı solumak.
La seule substance qu'il vous faut, c'est de l'air pur.
Ne zaman isterseniz, bedenimle ve ruhumla sizin olacağım.
Je serai à vous corps et âme, quand vous voudrez.
Ne zaman isterseniz beyefendi.
"Quand vous le souhaiterez."
Ne zaman onu görmek isterseniz bana uğrayabilirsiniz.
Et vous pourrez venir le voir quand vous voudrez.
Saygıdeğer Macbeth, ne zaman isterseniz gidebiliriz. Kusura bakmayın, unuttuğum bir şeyleri arayıp duruyordum yorgun kafamda.
Mon cerveau engourdi était occupé par des choses... oubliées.
Ne zaman bırakmak isterseniz ben devralabilirim, efendim.
Quand vous en aurez assez, je pourrai vous remplacer.
Her zaman çocuk olarak kalamazsınız. - Ne kadar isterseniz isteyin.
On ne reste pas des enfants, même si on le désire.
Ne zaman sohbet isterseniz, yani bu tekne hakkında, ben hazırım.
S'il vous vient l'envie de discuter de ce bateau, je suis à vous.
Pekala, ben saklarım. Ama bu sizin, ne zaman geri almak isterseniz.
D'accord, je la garde, mais vous pourrez la reprendre.
- Elbette, her ne isterseniz ben her zaman emrinizdeyim.
Madame, quel que soit votre désir... je suis toujours à votre service.
- Ne zaman, nerede isterseniz.
Quand vous voulez.
Aslında evet, ne zaman ne isterseniz yapabilirsiniz.
Bien sûr, on peut toujours tout.
ne zaman oldu 58
ne zaman öldü 28
ne zaman geliyorsun 16
ne zamandı bu 24
ne zaman istersen 196
ne zaman 1956
ne zaman gidiyorsun 81
ne zamandan beri 195
ne zaman geldin 79
ne zaman olursa 26
ne zaman öldü 28
ne zaman geliyorsun 16
ne zamandı bu 24
ne zaman istersen 196
ne zaman 1956
ne zaman gidiyorsun 81
ne zamandan beri 195
ne zaman geldin 79
ne zaman olursa 26