Ne zaman olursa translate French
866 parallel translation
Ne zaman olursa.
À des heures indues.
- Ne zaman olursa.
- N'importe quand.
Ne zaman olursa, gece gündüz.
Quand tu voudras, jour et nuit.
Paran ne zaman olursa o zaman ödersin ve bence kesin olacak.
Payez-moi quand votre gadget fera des ravages, ce qui ne fait aucun doute.
Ama kendi güvenliği için, ona, ne zaman olursa olsun,.. ... olay yerinde onu gören kişilerin de öldürülmesi gerektiği talimatını vermeliyiz.
Pour sa propre protection, il doit savoir que si jamais il est découvert sur les lieux d'une mission, cette tierce personne doit être également éliminée.
Ne zaman olursa.
C'est quand il veut.
- Hemen mi? - Ne zaman olursa.
- Tout de suite?
Hayır ama ona ne zaman olursa her türlü mesajı iletebilirim.
Non, mais je serais heureuse de lui donner un message... à tout moment.
Ne zaman olursa.
quand vous voulez.
Tatlım, her ne olursa olsun biz her zaman birbirimize ait olacağız.
Ma chérie, quoi qu'il arrive nous sommes l'un à l'autre pour toujours.
Eksik olduğu mevzular ne olursa olsun, her zaman ona sonsuz güven duymuşumdur.
Quels que soient ses défauts, j'ai toujours pu lui faire confiance.
Ne olursa olsun, nerede olursan ol... her zaman yanında olduğumu bil.
Quoi qu'il arrive et où que vous soyez je serai toujours à vos côtés.
Ne suç işlemiş olursa olsun... Ben kendisini her zaman büyük bir insan olarak hatırlayacağım. Ve insanlığa fayda sağlayan bir kişi.
Malgré ses crimes, je me souviendrai toujours de lui comme d'un grand homme et d'un grand bienfaiteur.
Kazanmaz en iyiler her zaman Ne olursa olsun şartlar
Le favori n'est pas toujours vainqueur Quels que soient les pronostics
Ya sana bir şey olursa? O zaman ne yapayım?
Et si quelque chose t'arrive?
Henüz sahtekar olmayanına rastlamadım ne zaman, nerede olursa olsun.
Tous des salauds! Tous les mêmes.
Sergey, nerede olursa olsun seninleyim, sana ne olursa olsun, Her zaman seninle olacağım.
Sergueï, où que vous soyez, quoiqu il vous arrive, je serais toujours avec vous.
Ama gelin, yeniden, ant için Tanrı'nın önünde. Hiçbir zaman, davranışlarım ne kadar garip olursa olsun, çünkü olur ya, bundan sonra, kendimi deli göstermek isteyebilirim, beni bir başka türlü görünce, sakın kuşku uyandıracak laflar etmeyin : "Ha, ha, anlıyorum." gibi. "Bir söylesek, bir bilseler." Ya da bunlara benzer manalı sözlerle bir şeyler biliyor görünmeyin.
Mais, si bizarre que soit ma conduite, même si je juge bon d'affecter la démence, jurez-moi de ne jamais insinuer que vous savez quoi que ce soit à mon sujet.
Bay Salvatore her zaman için arkadaşınız olacak ne olursa olsun.
Don Salvatore est toujours votre ami. Ne l'oubliez pas! Toujours prêt à vous aider.
Ne olursa olsun ben her zaman yanında olacağım.
Et je serai toujours tout près, quoi qu'il arrive.
Ne kadar uzun zamanımız olursa bizim için okadar iyi olur
Plus on mettra de temps, plus de choses peuvent arriver.
Her ne zaman yardıma ihtiyacın olursa, bana güvenebilirsin, yanında olurum.
Tu peux toujours compter sur moi.
Birşey daha : Ne zaman bana ihtiyacın olursa...
Gloria... un dernier mot...
Bir kadın sahip olmadığı parayı dert edecek olursa aşka ne zaman vakit bulacak?
Une femme qui passe son temps à manquer d'argent... quand aurait-elle le temps d'aimer?
Bir şey eklemek istiyorum. Kararınız ne olursa olsun Uluslararası destek size her zaman sürecek.
Je veux que vous sachiez que quelle que soit votre décision, le syndicat vous soutiendra, comme il l'a toujours fait.
Biz her zaman birbirimizi kelimelerle anladık, her ne olursa olsun.
Nous nous sommes toujours compris, les mots importent peu.
Çünkü İngiltere'de ya da kulüpte ne olursa olsun her zaman Amerika'yı hayal edebileceğim çünkü seninle tanıştım, konuştum ve senden hoşlandım.
Parce que quoiqu il arrive en Angleterre ou au club, j'imaginerai toujours l'Amérique, car je vous ai rencontré et vous ai apprécié.
Ve eğer bir aksilik olursa, ki buna inanmıyorum. O zaman ücretini size öderim.
Et s'il ne vient pas, ce dont je doute, j'entends payer.
Yüzbaşı ne zaman hazır olursa.
C'est quand vous voulez.
"Her zaman, her durumda, ne olursa olsun..."
" À chaque instant, en toute circonstance,
- Ne olursa, henüz zaman varken.
- N'importe quoi, tant qu'on peut.
İkinciside, ne zaman O bir kaç dakikalığına beyefendi gibi davranmaya istekli olursa.
Ensuite, quand il se conduit en gentleman quelques minutes.
- Ne zaman paran olursa ödersin.
Je ne suis pas pressé.
Güneş ışıldasa ya da ay tam tepede olursa olsun, benim için her zaman karanlık, ve ben genellikle buna aldırmam.
Mais je suis toujours dans le noir, même si la lune brille. Je ne demande pas de voir la lumière.
Ne zaman ihtiyacınız olursa hayatımın yarısı burada ona dikkat et.
La moitié de ma vie est là-dedans Bergmann.
Ne zaman bana ihtiyacın olursa orada olacağım.
J'aurai tout mon temps pourtoi. Tu me crois? Tu n'as qu'à lever le petit doigt, j'arrive.
Ne zaman ve nasıl olursa olsun bana saldırmanı istiyorum.
Tu dois m'attaquer, où et quand je m'y attends le moins.
Babamın ne zaman ona ihtiyacım olursa gel dediği hana gittim.
Je suis allée au garni dont mon père m'avait donné l'adresse.
Ne zaman sıkıntın olursa bana gel, hiç rahatsız olmam.
Si tu as besoin de quoi que ce soit, n'hésite pas à revenir.
Bir dostun kapısı diğerine her zaman açıktır. Şartlar ne olursa olsun dost dosttur.
Un ami accepte toujours l'autre, même dans la dégradation la plus absolue.
Bu adamlar için her ne zaman yardıma ihtiyacın olursa, bana söyle yeter, Johnny.
Si vous avez besoin d'un coup de main avec ces hommes, je suis là.
Şey... birazdan gece olacak... ve ne olursa o zaman olur.
Eh bien, il fera nuit bientôt. C'est la nuit que ça arrive.
Bu gibi bir zamanda, ne nazik bir zaman olursa, daima paranın ağrıyı hafifletmek için hizmet ettiğini söylerler.
À un moment comme celui-ci, quel qu'il soit, l'argent aide à guérir tous les maux.
Ne zaman mümkün olursa o zaman mümkün olacak, Bay Brent.
Vous êtes libre d'espérer, M. Brent.
Deniz ne zaman güçlü olursa... kendini dalgalara terket.
Quand la mer est plus forte que toi, abandonne-toi à ses vagues.
"Ne zaman mümkün olursa gel ama çabuk mümkün olsun."
Viens quand tu peux, mais peux bientôt.
Bir bebeğimiz olursa o zaman ne olacak?
Si on était engrossées que se passerait-il?
Sana ne zaman uygun olursa.
Quand tu voudras.
Ne zaman yardımıma ihtiyacınız olursa, sormaktan çekinmeyin.
Si besoin, n'hésitez pas à m'appeler.
Ne zaman bir şeye ihtiyacın olursa gelip beni bul.
Si tu as besoin de quelque chose, viens me voir.
Yanlarında kaldığım çift bu sabah Paris'e gitti. "Ne zaman ihtiyacın olursa gel" demeseydin, inan...
Je suis venu parce que... tu m'as dit que si j'avais besoin de toi n'importe quand...
ne zaman oldu 58
ne zaman öldü 28
ne zaman geliyorsun 16
ne zamandı bu 24
ne zaman istersen 196
ne zaman 1956
ne zaman gidiyorsun 81
ne zamandan beri 195
ne zaman geldin 79
ne zaman döneceksin 75
ne zaman öldü 28
ne zaman geliyorsun 16
ne zamandı bu 24
ne zaman istersen 196
ne zaman 1956
ne zaman gidiyorsun 81
ne zamandan beri 195
ne zaman geldin 79
ne zaman döneceksin 75