English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / Turkish → French / [ O ] / Onları duydum

Onları duydum translate French

237 parallel translation
Onları duydum. Çıkın dışarı.
Il y a deux gamins là-dedans.
- Onları duydum. - Nereye götürdüler onları?
Je les ai entendus...
- Ama onları duydum diyorum.
- Mais je te dis que je les ai entendus!
- Onları duydum Karl.
- Je les ai entendus.
- Babam olabilirmişsin, onları duydum.
Les voisines se demandaient si t'étais mon papa.
Başka kabileler var. Onları duydum.
Il y a d'autres tribus... je les ai entendu parler.
Onları duydum.
Je les ai entendus.
Onları duydum teğmenim.
Je les entends!
- Hayır, bulamazlar. Onları duydum.
- Non, les détecteurs ne peuvent pas.
Rüzgâr Saçlı'nın sözleri güçlü ve onları duydum.
Cheveux au vent a parlé durement, je l'ai écouté.
Onları duydum.
J'ai entendu.
Hayır ama onları duydum.
Non, mais je les ai entendus.
- Onları duydum.
Je l'ai entendu.
Sonra bir gün bir tren kazası hakkında bir haber gördüm.. ve onları duydum.
Un jour, dans un reportage sur un accident ferroviaire... je les ai entendus.
Onları duydum. Planlarını biliyorum.
Je sais ce qu'ils vont faire.
- Biliyordum. Onları duydum.
Je les entendais parler.
Ben, geceleri onların ulumalarını duydum.
Je les ai déjà entendus hurler la nuit.
Onları dinledim ve ağabeyinin ona bir cinayet işlediğini itiraf ettiğini duydum.
Ton frère lui a dit qu'iI avait commis un meurtre.
Onları konuşurlarken duydum. Peşinizden geliyorlar, ama korkuyorlar.
Ils voudraient vous séduire mais ils ont peur.
Sonra onları duydum.
Alors je les ai entendus.
Onların Nil'in sularından içtiklerini duydum, asla bizim dışımızda kimse bunu yapamaz.
Celui qui a bu de l'eau du Nil, ne peut étancher sa soif ailleurs.
Onların savaş kılıçlarının gökyüzünde gezinircesine şarkı söylediklerini duydum,
J'ai entendu le chant de leurs épées de combat alors qu'elles traversaient les cieux.
Onları öldürürken bile gurur duydum.
Même en les tuant, j'étais fier d'eux.
Onları gördüm ve duydum.
- Oui, oui. Je les ai vus et entendus.
Onlar, Akagi Dağı'nda saklanan Chuji Kunisada'nın adamlarıydı. Bizi tuzağa düşürdüklerinde, onlar konuşurken kendi kulaklarımla duydum.
Ce sont des hommes du bandit Kunisada Chuji.
Onlar duymadıysa bile ben duydum.
S'ils ont les oreilles bouchées, moi pas.
Ne kadar da büyüleyici bir çifttiniz. Yvonne'yi aradığımda, onların yeni evini senin yaptığını duydum tahmin edebiliyor musun?
Et quand Joanna m'a dit que c'est vous qui aviez bâti cette maison...
Ya kadınlar ne olacak? Onları ne zaman sorgulamaya başlayacağız? Buralarda bir kaç sağlam cadı olduğunu duydum.
Commençons à interroger les femmes, il paraît qu'il y a des sorcières.
Onların Büyük savaşçılar olduğunu duydum 2 gün sonra tuttuğum adamlar varacaklar
On m'a dit que ces nouveaux brigands sont redoutables. Des amis viendront me prêter main-forte.
Onları da duydum ve hepsi yalan.
C'est un tissu de mensonges.
Bunu kaynaklarımdan duydum ve onlar çok güvenilirdir.
Une copine me l'a dit.
Hayır, onları daha önce duydum. Bir miktar para kaybetmekten...
Ça te dit, de perdre un peu de ton fric?
Bir keresinde yanlışlıkla, sevişirken duydum onları.
Par hasard, un jour, je les ai entendus faire l'amour.
Ben son 25 yılda yalnızca iki tane yamyamlık vakası duydum, onlar da hükümet tarafından hasıraltı edildi.
En 25 ans, je n'ai connu que deux cas de cannibalisme, tus pas Ie gouvernement.
Onları tamamen yok ettiğimizi duydum.
Il paraît qu'on leur a mis la pâtée.
Onların silah taşıdıklarını duydum.
{ \ fs72 \ b0 \ cHFFFFFF } J'ai entendu dire qu'ils portaient des armes à feu
Onların aynı adam olduğunu duydum.
A chaque fois, Bourne.
Ormanın derinliklerindeydim, Birden bire onların sesini duydum.
J'étais loin dans la forêt, quand tout d'un coup je les ai entendu.
Onları, beni nasıl döveceklerini tartışırken duydum, o yüzden ayrıldım.
Ils disaient qu'ils allaient me battre, alors je suis partie.
Aileni bıraktığını duydum. Onları terk ettiğini.
J'ai entendu dire que vous aviez quitté votre famille.
Ben onların yeni sulama sistemi duydum ; görmeye gideceğim.
Il paraît que leur nouveau système d'irrigation vaut le déplacement.
Onlar konuşurken duydum.
- Je crois pas.
Onları duşta duydum.
Ils étaient dans la douche.
Onları kliniğimden duydum. Albay Childers'in bu göreve seçildiğini duyduğunuzda ne tepki verdiniz?
Votre réaction en apprenant qu'on envoyait le Colonel?
NE OLDU? ONLAR DEDiGiNi DUYDUM SANKi.
Tu as dit "ils".
Onların seni rahatsız ettiğini duydum.
J'ai appris qu'ils sont sur tes talons.
Erkeklerle yattıktan sonra onları yiyor diye duydum.
Il paraît qu'elle s'accouple avec des hommes, puis les mange.
Ailemle her zaman gurur duydum. Onları yakından tanıyınca korkmaya başladım.
J'ai toujours été fier de ma famille, mais de savoir que je descendais de guerriers... m'a prodigieusement affecté.
Onların insansı olduklarını duydum.
On dit que c'était des Humanoïdes.
Yataktaydılar, ben onları gayet net duydum.
J'ai tout entendu comme si j'y étais.
Demek istediğim, yoldaydı ve çok karanlıktı, ve onların müzik sesini takip ettiklerini duydum.
Il avait complètement quitté la route. Il faisait noir et j'ai entendu dire... qu'ils ont suivi le son de sa musique.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]