English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / Turkish → French / [ O ] / Onları

Onları translate French

213,889 parallel translation
Onları öldürüyor tabii aynı zamanda.
Ça les tue, évidemment.
Her neyse, onları kurtarsak iyi ederiz o halde.
Enfin bref, j'ai pensé qu'on ferait mieux de les sauver.
- Onları kurtarmak zorundayız?
- On doit les sauver.
Söylediğime eminim. Onları kurtarmak.
Je suis sûr de l'avoir dit.
Onları nasıl kurtaracağız?
Comment les sauve-t-on?
Onların bedenleri de büyük bir sorunun ortasında.
Et leurs corps... sont dans une sacrée pagaille.
Onları bulun.
Trouve-les.
Yıllardır maymunların peşindesiniz. Fakat bu sözle onların önüne geçme şansı mı yakalayacaksınız?
Donc vous avez chassé les singes des années durant, mais ce Mot est votre chance de leur passer devant?
Onları arayın artık!
Vous les appelez, immédiatement!
Onları ara yoksa ben birilerini arayacağım. Çünkü yetişmem gereken bir balo var.
Vous les appelez, sinon j'appelle quelqu'un car je dois aller au cotillion!
- Ara onları!
- Appelez-les au téléphone!
İsmimizde olduğu gibi onları çiz.
Vous aimez notre nom dites "Griffe"
Onları pişiriyor...
Elle les cuisine juste...
İnsanların onları ne zaman yakalamaya geleceklerini bilmek istiyorlar.
Ils veulent savoir quand les humains viennent les chercher.
Onları gönderdikten birkaç saat sonra arkadaşın öldü.
Votre amie est morte après les avoir envoyés.
Winslow bırakmadan önce onları antrenmana Stan götürürdü.
Et Stan j'avais l'habitude de le voir à l'entrainement de patinage avant que Winslow ne l'abandonne.
Onları dirilttim.
Les ai ressuscités.
Bunu soruyor çünkü komşularınızın zombi olduğuna inanıyorsanız probleminizi onları kafalarından vurarak çözmüş olabilirsiniz.
Il demande parce que si vous croyiez que vous habitiez à côté des zombies, Vous pouvez choisir de résoudre ce prolème en abattant vos voisins dans la tête.
O zamandan beri hapisteymiş, onları o öldürmemiş.
Il a été enfermé depuis, alors il ne les a pas tués.
Onları neyin tetiklediğini ama kız kardeşin yüzünden bunu yapmak için zamanımız yok.
On identifie les déclencheurs, mais en raison de ta soeur on n'a pas le temps.
Onun yerine onları avlayan kendisi olurdu.
Finalement on a eu leurs têtes.
Hayır, onları şaşırttın.
Non. Tu les as surpris.
Onların anı olduğundan emin değilim.
Pas si sûre que ce soit des souvenirs.
Sığınağın için onları hayatta tutmak için sana ihtiyaçları yok.
Ils n'ont pas besoin de toi pour les garder en vie dans le bunker.
Onların bizi kurtarabilecek tek şey için savaşmasına izin veremem.
Je ne peux pas les laisser combattre à cause de la seule chose qui puisse nous sauver.
Onları aşağıya ölüme sen gönderdin.
Tu les as fait descendre pour mourir.
Şimdi ki fark onların seçim hakkı var. Ve seninde var.
La différence maintenant c'est qu'ils ont un choix et toi aussi.
Bu onların istediği şey.
C'est ce qu'ils veulent.
Eğer onlar kurtarılmak istemiyorsa onları kurtaramayız.
On ne peut pas les sauver s'ils ne veulent pas l'être.
Thelonious, onları kurtarabiliriz.
Thelonious, on peut les sauver.
Onları kafese tıkıyoruz.
Les enfermer.
Clarke, karakan işe yararsa seni de onları da Polis'e götürmemiz gerekir.
Clarke, si le Nightblood fonctionne, on doit te ramener à Polis, eux aussi.
Sen dünyalılara gaz vererek onları indirecek misin?
Tu vas gazer les natifs, les virer?
Onları nasıl durduracağız artık?
Comment on les arrête?
Sana öyle bakmalarının sebebi onları kurtarmış olman.
Ils te regardent comme ça parce que tu les as sauvés.
Hayır, bırak onları, vakit yok, onunla Ark'da uğraşacağız.
Laisse-les. On a pas le temps. On s'en occupera sur l'Arche.
Unutmayın birer saatimiz olacak, onları ben söylemeden açmayın, sonrasında rahat nefes alırız.
Souvenez-vous, on aura qu'1h chacun. Ne les allumez pas avant que je le dise, et après ça, respirez doucement.
- Onlar öyle bir grup.
Donc si tu ne veux pas mourir...
Bir hayat yaşamamasının sebebi de onlar.
C'est même à cause d'eux qu'elle a une vie.
İnsanların onlar hakkında ne hissettiğimi bilmesini istiyorum.
Je veux que les gens sachent ce que je ressentais envers eux.
Almazsa başı belaya girer ve onlar da... Hastane yani.
Sinon, il a des troubles, et ils...
Üçüncü Bölük'ün bir parçası onlar.
Ils font partie de la division 3. Non.
Sonra da Walter'ı buldular, ama o onlar gibi değildi.
Ils ont trouvé Walter, mais il n'était pas comme eux.
Onlar kim?
Qui sont-ils?
Onlar ölebilir mi?
Et eux?
Onlar ne görmemi istediyse onu gördüm.
J'ai vu ce qu'ils voulaient que je vois.
Onlar hangi kabileden?
De quel clan sont-ils?
Onlar...
Ils ont...
Onlar benim halkım değil artık.
Ce n'est plus mon peuple désormais.
Onlar ne olacak?
Et eux?
Artık bizim silahımız onlar.
C'est nos armes maintenant.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]