English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / Turkish → French / [ O ] / Oradaydık

Oradaydık translate French

718 parallel translation
- Dün oradaydık zaten.
- Nous y étions hier.
Bu sabah oradaydık.
C'est où nous étions ce matin.
- Doğu'da mahvettiler bizi. Haftalardır mermi atılmaksızın oradaydık. Ama sonra gelmeye başladılar.
On a passé des semaines sans coup de feu et là, ils arrivent.
Bütün ekip oradaydık, Step Dansçı 10 Ozan'ı oynuyorduk.
Et nous étions là... Les Dix Troubadours à Claquettes.
Onları karavanı bulduğumuz yere ve Johnson'un dükkanına götürdüm. Bütün gün oradaydık.
Dans la remorque et au bazar, pas d'indices nouveaux.
Bir kaç dakika önce oradaydık.
Nous étions dedans, tout à l'heure.
Daha dün oradaydık.
On l'a déjà emprunté, hier.
Kızılderililerin öldürülmesi. biz oradaydık...
Tuer des Indiens, c'était notre boulot.
Bundan önce de biz oradaydık.
Je crois qu'on en a déjà discuté.
Elena ve ben demin oradaydık.
Nous étions à son bord avec Elena.
Oradaydık, karo kızı ve ben de Bilemiyorum... "Gaucho / kovboy" Marx gibiydim.
La reine de carreau et moi, habillé en, je ne sais pas... en Gaucho Marx.
Oradaydık.
C'est là que nous étions.
İkimiz de oradaydık, Bay Marco.
PING-CHO : Nous sommes deux, messire Marco.
Biz üçümüz de oradaydık.
On était là, tous les trois.
Biz oradaydık.
C'est là où on était.
Olaydan önce oradaydık.
Nous étions là avant l'incident?
Hepimiz oradaydık. Duvarın arkasında.
Vous étiez tous là!
İkimiz de oradaydık, o mezarında.
Nous étions là tous les deux, sur sa tombe.
Biz de oradaydık.
On y était
O İngiltere'ye geldiğinde biz de oradaydık.
Il est venu ici et on l'a aimé.
Onunla aynı zamanda oradaydık.
Nous étions là-bas en même temps.
Bu yüzden oradaydık.
On y était ø cause de ça.
- Dün gece oradaydık.
- On y était hier soir.
- Zaten oradaydık!
- Ca me ferait mal.
Oradaydık.
Nous y étions.
Hepimiz oradaydık.
On était tous là.
Tam o sırada biz de kamerayla oradaydık. Hadiseyi kaydettik.
On était là, avec la caméra, on a tout filmé.
John oradaydı ve Jim'de öyle ve Georgie çavuş oldu kısa sürede ordu kim olduğuna bakmıyordu bile ve bizi sınıra sürdü, kuzeye askerler yaşarlar topların gürültüsünde Ümit Burnundan Cooch Behar'a kadar bir gece yağmur altında çıkarsa karşılarına farklı bir ırk...
L'un était Jim et l'autre était John Et Georgie, un sergent, Mais en somme L'armée se moque bien De ton nom
Evet efendim. Buharlı, o kayalığa çarptığı zaman oradaydım. Ve bir çığlık duydum.
J'y étais quand le vapeur s'est écrasé contre ce récif et j'ai entendu le cri de quelqu'un qui mourait.
Pike's Hole'den, Larry Kinkaid'in yanından geliyorum, doktor oradaydı. - Onu vuranları da yakaladık
Je l'ai laissé avec le médecin et son agresseur est arrêté.
- Sanırım, bir bakıma oradaydık.
C'est vrai, il nous semblait y être.
Bir adamın Brody'yi vurduğu gece var ya? Sternwood'un küçük kızı oradaydı.
La nuit où le gamin a descendu Brody... la fille Sternwood était là.
Hırsızlık girişimi yok. Tek bir şey için oradaydılar.
Uniquement pour le tuer.
bildiğim kadarı ile kız oradaydı.
Ça, je le sais.
İşte yine TNT ilaçlı içki sahnesindeydim kasayı gizleyen güzel kız da oradaydı.
J'étais à nouveau dans cette pièce... avec la pépée qui cachait le coffre.
- Evet, kısa süre önce oradaydı.
- Oui, il y était il y a peu.
Birçoğu oradaydı ve, Çok kalabalık bir grup Big Horn'da kamp kurmuştu.
Ils sont sacrément nombreux. Ils ont monté le camp le long de la rivière Big Horn.
Bir kalabalık gördüm. Kamyonetin sürücüsü de oradaydı. İki polis vardı ve onu tutuyorlardı.
Votre chauffeur y était et il y avait foule.
Sanki yokmuşum gibi odadan çıkıp gitti. Ama oradaydım.
Il est sorti, comme si j'étais pas lä.
Ama aynı zamanda, şu garip varlık da oradaydı.
Il y a aussi cette étrange apparition.
Babamı gördüm. Çalışma odasında bir ışık vardı ve babam oradaydı.
J'ai vu papa, il était dans son bureau avec la lumière allumée.
Dikenli tellerde aralık vardı, Muff da oradaydı.
Muffy avait trouvé une ouverture dans la haie.
Bixio ve La Masa'nın olayını anlatsam ağzınız açık kalır! Peki ya Porta Termini'nin ele geçirilmesi? Oradaydım...
J'ai assisté, par hasard, à la scène entre Bixio et La Massa... et, pour un instant, à la prise de Porta Termini.
1943, 1944 şu yıllarda beyazlık vardı, ve göç, geçmediler, hala oradaydı, ebedi karlarla dolu
1943, 1944 ce sont les années de cette blancheur de cette émigration, Elles n'étaient pas passées, elles étaient là avec leurs neiges éternelles
Sos şişesindeki dört kırıntı, dün oradaydı.
Quatre miettes autour de la bouteille de sauce.
Oradaydık, Vicki.
Nous y étions, Vicki.
"Oradaydı tırmandık" deriz.
Disons qu'on n'avait pas le choix.
Ama sonunda onu yakaladık. Sanırım sonunda Virgil'i yakaladığımız gün 11 Nisandı çok uygun bir ortamdı, bir amatör fotoğrafçı tam zamanında oradaydı.
Nous l'avons finalement arrêté le 11 avril, dans de curieuses circonstances.
Birbirimizi uzun zamandır tanımıyorduk. Trondheim'da piskoposlar konferansında tanıştık. Gazeteci olarak oradaydı.
Nous avions fait connaissance depuis peu, lors d'un colloque de l'Eglise Episcopale où elle représentait un journal religieux.
- Oradaydım. Kazaya tanık oldum.
- J'ai assisté à l'accident.
Yani, ben oradaydım ve kız oradaydı.
J'y étais et elle y était.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]