English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / Turkish → French / [ S ] / Sizi tanımıyorum

Sizi tanımıyorum translate French

369 parallel translation
Mösyö sizi tanımıyorum.
Monsieur, je ne vous connais pas.
Adem'den bu yana sizi tanımıyorum ki!
Je ne vous connais ni d'Éve ni d'Adam.
- Ama... - Sizi tanımıyorum bile.
Je ne vous connais même pas.
- Sizi tanımıyorum bile.
Donc, partageons.
- Sizi tanımıyorum.
Je ne vous connais pas.
- Bakın bayan, sizi tanımıyorum bile.
Je vous connais à peine.
Sizi tanımıyorum genç adam ama davranışınızı Sir Kenneth'e bildireceğim.
Je ne vous connais pas mais je ferai mon rapport!
- Sizi tanımıyorum bile.
- Un inconnu...
- Ama sizi tanımıyorum. - İzninizle.
Je ne vous connais pas...
Sizi tanımıyorum!
Je ne vous connais pas!
Ben ise, çok sevimli olmanız dışında sizi tanımıyorum.
Si ce n'est que vous êtes délicieuse.
Bakın, sizi tanımıyorum.
Je ne vous connais pas.
Ben de sizi tanımıyorum.
Moi non plus.
Sizi tanımıyorum. Sizi de. Bütün erkekler domuzun tekidir!
Je travaillais dans votre usine et vous m'avez fait renvoyer..
Sizi tanımıyorum.
Je ne vous reconnais pas.
- Ben sizi tanımıyorum.
- je te présente...?
Sizi tanımıyorum güzel bayan.
Soyez tranquille.
- Sizi tanımıyorum.
Je ne vous connais pas!
- Sizi tanımıyorum. O da tanımıyor.
Mon petit-fils non plus, d'ailleurs!
Ben sizi tanımıyorum.
Je ne vous ai jamais rencontré.
Ne demek istediğinizi bilmiyorum. Sizi tanımıyorum, niye adadaydınız bilmiyorum.
Je ne sais pas ce que vous aviez en tête, ni qui vous êtes, ni comment vous êtes arrivée ici.
Bak, sizi çok iyi tanımıyorum ama bana göre denememe gibi bir şeyi seçmişsiniz gibi duruyor.
Je ne vous connais pas très bien, mais de mon point de vue, on dirait que vous avez fait le choix de ne pas essayer.
Sizi tanımıyorum. Kötü bir hafızanız var madam.
- Cette femme... et son valet!
- Sizi tanımıyorum beyler.
- Il bâtit un autre théâtre.
Bay Case, sizi hiç tanımıyorum.
M. Case, je ne vous connais pas du tout.
Sizi uyarıyorum, bu büyük bir risk taşıyor fakat tanıdığım kadarıyla sizin gibi bir kadının hayatının kalanını kuşku ve ölüm gölgesi altında geçirmektense, her şeyi göze alacağını düşünüyorum.
Je vous préviens, c'est très risqué, mais celle que vous me semblez être préférera tout risquer que de vivre sa vie dans l'ombre du doute et de la mort.
Kaba olmak istemem ama sizi tanımıyorum.
Excusez-moi, mais je ne vous connais pas...
Sizi zaman kaybından kurtarabilirim. Mallarımızı çok iyi tanıyorum.
Je connais bien nos articles.
Bay Davies, sizi bu işle bir alakanız olmayacağını bilecek kadar iyi tanıyorum.
M.Davies, je suis sûr que vous n'êtes pour rien là-dedans.
Sizi tanımıyorum.
Je ne vous connais pas.
Lütfen, Bayan Cramer, çok meşgulüm ve sizi de tanımıyorum.
Mlle Cramer, je suis occupé et je ne vous connais pas.
- Ben onu tanımıyorum. - Oyun oynama benimle. Sizi hapse sokarım, kuru ekmek ve su yersiniz.
Faites pas les malins avec moi ou vous allez en baver.
Bana ihtiyaç duyar ve konuşmak isterseniz buradayım. - Sizi tanıyorum ve sizden nefret ediyorum.
Je la hais.
Sizinle tanışmamıştım, ama şimdi sizi görünce anlıyorum ki... özünüzü tam anlamıyla yakalamışım.
Et je vois maintenant que je vous ai traduits a la perfection.
Şimdi dostlarım, sizi çok eski zamanlardan bu yana tanıyorum...
On le sais depuis longtemps,
Sizi tanımıyorum!
Je ne vous connais pas.
Ama ben sizi tanıyorum.
Vous ne m'êtes pas inconnue.
Sizi hiç tanımıyorum.
Vous, parfait étranger en plus.
Elizabeth, sizi pek tanımıyorum, ama benim için bir şey yapmanızı rica ediyorum.
Je vous connais bien peu, mais écoutez-moi!
Bırakın onu, sizi bile tanımıyorum.
Je ne sais même pas qui vous êtes.
Sevimli birisiniz ama, sizi iyi tanımıyorum.
Vous êtes beau gosse, mais je vous connais trop peu.
Sizi tanımıyorum. Kılık değiştirmiştim.
Je ne vous connais pas.
Beni tanımıyorsunuz. Fakat ben sizi tanıyorum.
Vous me connaissez pas, moi si.
Biliyor musunuz ben sizi fazla tanımıyorum ama sanırım siz ve Bayan Talbot bu güne kadar karşılaştığım en iyi insanlarsınız.
Vous savez, je... Je ne sais pas grand chose de vous, mais je crois que vous et Mme Talbot, vous êtes les gens les plus gentils que j'aie jamais rencontrés.
Sizi "Adem" den bu yana tanımıyorum ki?
Je ne vous connais ni d'Eve ni d'Adam.
Şu an size bakıyorum, ve anlıyorum ki, burada geçen dört yıla rağmen, sizi tanımıyormuşum.
Je vous regarde en cet instant, et je comprends, qu'âpres quatre années passées ici, je ne vous connais même pas.
Siz beni tanımıyorsunuz ama ben sizi tanıyorum. Nasılsınız?
Vous ne me connaissez pas, mais moi, si.
Binbaşı diye birini tanımıyorum, maalesef sizi daha önce hiç görmedim.
Je ne connais aucun commandant et je crains de ne vous avoir jamais vue.
Sizi o kadar iyi tanımıyorum.
Après tout, je ne vous connais pas bien.
- Affedersiniz, sizi tanıdığımı sanmıyorum.
- Je ne crois pas vous connaître.
Cihazı tanımıyorum ama, sizi, doktorun korku bölmeleri yaratmadığına temin ederim.
Je ne connais pas cet équipement, mais je vous assure qu'il n'a pas créé une chambre de tortures.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]