Bir bakıma öyle translate Portuguese
105 parallel translation
Bir bakıma öyle sayılır, bunu aslında yabancılara itiraf etmem,.. .. ancak kuralları bazen çiğnemek gerekir değil mi?
Não é o tipo de coisa que devesse confessar a um estranho, mas tem de se quebrar as regras de vez em quando.
Tam olarak bu kelimeleri mi kullanırdım bilmem ama bir bakıma öyle.
Não sei se usaria essas palavras, mas de um certo ponto de vista, sim.
Bir bakıma öyle.
- Pelo ângulo deles, você é-o.
Evet, bir bakıma öyle.
Sim, de certa forma...
Bir bakıma öyle.
Por um lado, sim.
- Bir bakıma öyle.
- Por assim dizer.
Bir bakıma öyle.
De certo modo sim
Evet sanırım, bir bakıma öyle diyebiliriz.
Creio que sim, de certo modo.
Bir bakıma öyle, öte yandan... onunla uzun zamandır görüşemiyoruz... ve her görüştüğümüz de böyle oluyor.
Não a tenho visto muito ultimamente. Fico tão emocionada quando a vejo.
- Sanırım bir bakıma öyle.
Acho que admiro, de certa forma.
Bir bakıma öyle.
De certo modo, sim.
Aslında bir bakıma öyle sayılabilir.
Sim, bem, de certo modo, suponho que é.
Bir bakıma öyle.
Algo como isto.
Evet, bir bakıma öyle, ama... Hepimiz cennete gidecek miyiz?
Em princípio sim, mas, quer dizer com isso, que vamos para o céu?
Bir bakıma öyle komutanım.
De certa maneira, está, meu General.
- Bir bakıma öyle İhtiyar, evet.
Sim, digamos que sim, chefe.
Bir bakıma öyle.
De certa forma, sim, é.
Bir bakıma öyle.
De certo modo, até é.
Bir bakıma öyle.
Em algumas coisas.
- Bir bakıma öyle.
De uma certa forma.
Bir bakıma öyle..
De uma certa forma.
Bir bakıma öyle sayılır.
De uma maneira de falar.
Kâbus. Evet, bir bakıma öyle.
Pesadelos, por assim dizer.
Biliyor musun, aniden olan reenkarnasyon gibi bir şey bu. Bir bakıma öyle.
Sabe, toda essa coisa é meio como uma reencarnação, mas mais imediato.
Evet, bir bakıma öyle.
Em certo sentido, sim.
Bir bakıma öyle, kimisi kitap kurdu,
- De certo modo. Mas é um génio com biscates, não em esconderijos.
Doğru, bir bakıma öyle.
Sim, de certa forma.
Bir bakıma öyle zaten. Ya ben?
De certo modo é.
Yani, bir bakıma öyle de denebilir.
Bem, um certo tipo de piratas.
Yani, bir bakıma öyle.
Bem... Mais ou menos.
Evet, bir bakıma öyle.
É, significa sim!
- Bir bakıma öyle.
- De certa maneira, sim.
Belki size öyle geldi ama ben... Bir anda, ağladığınızı farkettim bu, bir bakıma, içimi acıttı. Umarım, bunu söylediğim için beni bağışlarsınız.
Sim, pode... pode... pode ter parecido isso, mas... percebi logo que estava a chorar... de um modo que tocou meu coração... e pensei... desculpe se lhe digo isso... pensei que...
Bakın, kız arkadaşıma kötü bir şaka yaptı, öyle deği mi?
Fez uma brincadeira de mau gosto, com a minha miúda, não foi?
Bir bakıma, öyle olmalıyım, ama dinle lütfen.
Nesse sentido, tenho de concordar, mas peço-te que ouças.
Ve bir bakıma öyle.
E, de certo modo, é adequado.
Daha çok New York'taki kendi mahallemden. Öyle ki, bir bakıma bu da ziyadesiyle yabancı bir toprak sayılırdı.
Na verdade, vi-me depois a fazer a mesma viagem, mas não a partir da Anatólia.
Bir bakıyorsunuz kovulma evrağımı imzalıyor bir bakıyorsunuz yüzünü kıçıma öyle bir dayamış ki bıyığı olsa boğazımı gıdıklar.
Num minuto, carimbou-me o despedimento e no outro, enfiou a cara de tal forma no meu rabo que, se tivesse bigode, far-me-ia cócegas na garganta.
Bir bakıma öyle.
Uma espécie.
- Bir bakıma öyle de denebilir.
- Bem, de certa forma, traíste.
3. Caddedeydim öyle tek başıma takılıyordum ve yada yada yada. bedavaya bir masaj ve yüz bakımı yaptırdım.
Estou na 3.ª Avenida, metida com os meus botões, e, yada, yada, yada, recebo uma massagem e uma limpeza facial de graça.
Bir bakıma öyle.
Mais ou menos.
Etrafıma bakıyorum Öyle bir şey görmüyorum
Olho à minha volta e vejo Que não ê assim
Aslında seni bir bakıma silah zoruyla öyle yaptı. Sen ölmüştün.
Ele tinha o controlo sobre ti, estando tu morto e tudo isso.
- Öyle, bir bakıma.
- Sem dúvida. Para alguns.
- Bir bakıma. Adeta öyle oldu.
- Mais ou menos.
Baba, sadece bir maçtı. Öyle olmasına rağmen, bir bakıma her şeyi sonsuza kadar değiştirdim.
Foi só um jogo, pai, embora tenha mudado tudo para sempre.
Bak anlaşmaya sadık kalmaya çalıştım ama öyle bir nefret dağı oluşturmuşsun ki.
Oiça... Tentei cumprir a minha parte do acordo, mas... criou uma montanha de má vontade demasiado alta para escalar.
Bir bakıma kendisi, öyle değil mi?
Disse que estava um pouco nervoso, quando ouviu o barulho, mas, não vamos diagnosticar alguém só por ter visto um fantasma. Ele mesmo mais ou menos o disse, não disse?
Bir bakıma yani. Öyle mi?
A sério?
Bir bakıma, öyle.
De certa maneira, é.
bir bakıma 183
bir bakıma evet 17
öyle mi 14811
oyle mi 19
öyle değil mi 4374
öyle degil mi 23
öyle 4799
öyleyse 1938
öyleydi 571
öylesine 89
bir bakıma evet 17
öyle mi 14811
oyle mi 19
öyle değil mi 4374
öyle degil mi 23
öyle 4799
öyleyse 1938
öyleydi 571
öylesine 89
öylemi 130
öyleyim 490
öyleymiş 51
öyle olsun 692
öylesin 305
öyle mi dersin 362
öyle bir şey değil 75
öyleyiz 77
öyledir 296
öyle işte 113
öyleyim 490
öyleymiş 51
öyle olsun 692
öylesin 305
öyle mi dersin 362
öyle bir şey değil 75
öyleyiz 77
öyledir 296
öyle işte 113
öyle bir şey yok 92
öyle oldu 102
öyle mi diyorsun 87
öyle demek istemedim 274
öyle ya da böyle 119
öyle ki 92
öyle misin 81
öylece 26
öyle görünüyor 500
öyle deme 154
öyle oldu 102
öyle mi diyorsun 87
öyle demek istemedim 274
öyle ya da böyle 119
öyle ki 92
öyle misin 81
öylece 26
öyle görünüyor 500
öyle deme 154