Bir polis translate Portuguese
9,697 parallel translation
Takım elbiseli bir polis.
- Um polícia de fato.
Bir polis memuru tanıyorum.
Conheço uma agente da polícia.
O sizin gazeteciliğinizden çok daha iyi bir polis.
Ele é mais competente como polícia do que a senhora como jornalista.
Bir sonraki hayatta belki onurlu bir polis olursun.
Bem, talvez numa próxima vida você possa ser um bom polícia.
- Biliyorum, ama o bir polis.
- Tens que matá-la.
İşe yarayacağından nasıl emin olabiliyorsun? O bir polis, değil mi?
- Como é que podes ter a certeza que isto vai funcionar?
1989'dan kalma bir polis raporu.
Um relatório da Polícia de 1989.
Fikrini şekil bir polis olmak için değiştirmişsin.
- É isso, sargento! - Decidiu ser fixe.
Bu bir polis memuruna saldırıdır.
- Isso é ataque a um polícia.
Pekala, bunu söylediğim için beni öldürecek ama... o harika bir kadın ve harika bir polis.
Está bem. Ela matava-me se soubesse disto, mas... Ela é uma mulher e uma polícia maravilhosa.
- Hâlâ bir polis ve DHS ajanı içeride?
- Uma polícia e uma agente da Segurança Interna?
Kimse kimseden daha önemli olamaz ama Chin burada Danny ise Güney Amerikan hapishanesindeki bir polis.
Nenhuma pessoa é mais importante que a outra, mas, o Chin está aqui e o Danny é um polícia numa prisão sul-americana.
Ve bu soygun sırasında emekli bir polis ölürse cinayete ortak olursun.
Quando um polícia reformado é morto durante o roubo então, você transforma-se num cúmplice de homicídio.
Bugünden itibaren kanunlara uymayan herhangi bir polis dedektif, çaylak, veya yazman olursa sadece işini kaybetmekle kalmayacak, hapse de girecek.
De agora em diante, qualquer agente, detetive, novato ou funcionário que viole a lei perderá o emprego e irá também para a prisão.
Bilge bir polis, "Pencereyi kıran bir çocuk görürseniz küçücük bir çocuk bile olsa yakalayın." demiş zamanında.
Um polícia sensato disse certa vez que se apanharmos um miúdo a partir uma janela, mesmo que seja pequena, devemos prendê-lo.
- Harika bir polis olacaktı.
- Ele ia ser um grande polícia.
Sokakta bir polis katili var.
Há um assassino de polícias a monte.
! Dün gece bir polis ateş böceği ekibi tarafından öldürüldü.
Um polícia morreu ontem à noite.
Ama sen artık gerçek bir polis değilsin.
Mas já não és um polícia a sério.
Gerçek bir polis olarak, gerçekten onun yaptığını düşünmüyorum.
- Enganei-me. Mas, como polícia, acredito que ela não o fez.
Basit bir polis taktiği, Çavuş.
Táticas policiais básicas.
Yani toparlamak gerekirse, el yordamıyla aramayı bertaraf edersek Omuz Nova'sı 13,000 saniyede bir polis memurunun hayatını kurtarabilir.
OMBRO NOVA LEVE. MÃOS LIVRES. Portanto, para concluir, ao eliminar o manuseamento da lanterna, o Ombro Nova pode poupar ao agente policial normal mais de 13 mil segundos.
Onu telefondan uzak tut. Herhangi bir polis alarmı almasını istemiyorum.
Mantém-na longe do telemóvel, para que não receba avisos da Polícia.
Tekrar ediyorum, bu bir polis merkezi alarmıdır.
Repito : este é um alerta geral.
İsteyeceği son şey, burada ne yaptığımız hakkında sorular soran bir polis.
Ele não quer um polícia a fazer perguntas sobre o que fazemos.
Gerçi teknik olarak ben bir polis memuru değilim.
Embora tecnicamente eu não seja uma policia.
John Folkmore. Holden'lardan gelen çoğu çağrıya bakan bir polis memuru.
John Folkmore, o policia que respondeu a maioria das chamadas da residência dos Holden.
Hey, Chang'in cesedi bulunduğundan beri bu davada bir polis olarak çalışıyorum.
Trabalho neste caso como policia desde que encontramos o corpo do Chang.
Hiçbir gerçek polis evsiz bir dolandırıcının borcunu ödemez.
Nenhum polícia pagava a dívida de uma golpista.
Polis, Anton'a dair bir iz bulamadı ve halktan yardım istedi.
A Polícia não tem qualquer pista de Anton e apela à população para que ajude na sua procura.
Dördüncü kurban 80 yaşında bir adam ama Silverhöjd'deki diğer cinayetlerle olası bir bağlantı olup olmadığına dair polis yorum yapmadı.
A quarta vítima é um homem de 80 anos, mas a Polícia não quer comentar sobre uma eventual relação com os outros homicídios em Silverhöjd.
Dördüncü kurban 80 yaşında bir adam ama Silverhöjd'deki önceki cinayetlerle olası bir bağlantı olup olmadığına dair polis yorum yapmadı.
A quarta vítima é um homem de 80 anos, mas a Polícia não quer comentar sobre uma eventual relação com os outros homicídios em Silverhöjd.
Cinayetler ve kayıp çocuklar arasındaki olası bir bağlantı ve detaylar hakkında polis sessizliğini koruyor.
A Polícia mantém-se reservada quanto aos detalhes e à possível relação entre os crimes e as crianças desaparecidas.
Sayın yargıç, davacının avukatı Polis memuru Crowell'in Sweeney'i önünde sonunda yakalayacağını " belirttiği bir e-postayı kanıt olarak öne sürmeyi planlıyor.
Meritíssimo, os advogado do queixoso estão a preparar-se para introduzir e-mails e-mails esses em que o Detective Crowell insiste que irá, e passo a citar,
Polis çağırırız ama eğer yardım edebileceğimiz bir şey varsa söyleyin.
Estamos a chamar a Polícia, mas se houver alguma forma de pudermos ajudá-lo, - diga-nos.
Gotham'da polis olmak kimsenin takdir etmediği bir iş.
Ser polícia em Gotham é um trabalho tão ingrato. A reforma é boa.
Polis olan. Buz gibi soğuk, sert bir elemansın diye duydum.
Pensei que eras um sacana duro.
O bir polis.
Ele é um polícia.
Ya henüz satın alınmamış bir grup polis varsa?
E se houvesse uma equipa de jovens polícias ainda retos?
Bak, bir sürü sinirli polis var merkezde.
Há muitos polícias furiosos por aí.
- Bir polis.
- Um polícia.
Ben 80'lerde eşcinsel polis olarak ortaya çıktım benim cesaretimi kırmak için bir atamadan daha fazlasının yapılması gerekiyor.
Assumi-me como polícia gay nos anos 80. Vai ser preciso mais do que transferir-me para quebrar o meu espírito.
Neyse, ben de bunun polis işlerinde yardımı olabileceğini fark ettim ve NYPD satın alma bölümüne bir randevu ayarladım.
Portanto, marquei uma reunião com o chefe de compras da NYPD.
Özet geçelim öylesine bir pazartesi günü polis merkezinin kaptanının masasına üzerine deli biri bir şeyler yazmış gibi görünen işaretsiz bir paket bıraktın.
Só para recapitular, deixaste um pacote sem identificação na mesa de um capitão, num dia qualquer, com uma mensagem suspeita escrita com "letra de doido".
Pekala yani şimdi 7 soyguncu, 2 polis bir de Gina var.
Então são sete ladrões, dois polícias e uma Gina.
Bu bir polis merkezi alarmıdır.
- Este é um alerta geral.
Dünya o iki polis olmadan daha güzel bir yer.
Aqueles dois polícias... o mundo está melhor sem eles.
Birisi polis çağırsın çünkü o banyo tam bir cinayet mahalli.
Alguém chame o CSI, porque houve uma cena de homicidio naquela casa-de-banho.
Şimdi, ben dedektif değilim... Polis bile de değilim. Ama bu gizemli dedektiflik dizilerinin her bir bölümünü izlemiş biriyim, tamam mı?
Não, não sou nenhuma detective, raios, nem sequer sou policia, mas sou alguém que viu todos episódios do "Cosby Mysteries".
Eğer polis bize yardım etmezse..... başka bir şeyler buluruz.
- Se a policia não pode ajudar temos que fazer outra coisa.
Polis dosyalarına girdim sonra da narkotikten bir kaç arkadaştan yardım istedim...
Fucei nos arquivos do Departamento de Polícia, então pedi alguns favores a um amigo meu na ATF.
polis 1489
polisi 18
polisler 260
polise 31
polisi ara 145
polis yok 23
polis memuru 42
polis merkezi 31
polisim 30
polis misiniz 33
polisi 18
polisler 260
polise 31
polisi ara 145
polis yok 23
polis memuru 42
polis merkezi 31
polisim 30
polis misiniz 33
polis mi 254
polis misin 49
polis geldi 36
polisi arıyorum 63
polise mi 20
polisi arayın 49
polisi aradım 22
polis geliyor 23
polisi arayacağım 89
polisler geliyor 32
polis misin 49
polis geldi 36
polisi arıyorum 63
polise mi 20
polisi arayın 49
polisi aradım 22
polis geliyor 23
polisi arayacağım 89
polisler geliyor 32