Polis yok translate Portuguese
684 parallel translation
- Polis yok.
- Não há polícias.
- Ve polis yok mu?
- E diz que não há polícias?
- Sokağa çıkma yasağı yok. Polis yok.
- Não há recolher, nem patrulha.
Bundan böyle polis yok.
Nada de polícia a partir de agora.
Ace, etrafta hiç polis yok.
Não há aqui polícia.
Etrafta hiç polis yok.
Estava sozinho!
Hayret, daha bir tane polis yok ortada.
Que sorte, nem um policia aqui por perto.
Görünürde polis yok.
Tudo livre não há policias à vista Dá-Ihe gás.
Artık polis yok ki.
Não existe mais polícia.
Suç yok, ceza yok, şiddet yok, yasa yok polis yok, hakim, lider ya da patron yok.
Não há crime, castigo, violência, leis polícias, juízes, governantes ou patrões.
Öldürdü onu. - Polis yok demiştim.
- Exigi que não houvesse políícia.
Aralarında hiç polis yok.
Não há um único polícia entre eles.
- Polis yok, duydun mu?
- Nem polícia, ouviu?
Kim demiş ihtiyacın olunca polis yok diye?
Quem disse que nunca há um polícia por perto, quando precisamos de um?
.. acımasızca, azap içinde öldürülmeli, yok edilmeli! Beyler, üyelerimiz polis tarafından sürekli..
Meus senhores, os nossos membros têm de poder continuar a exercer as suas actividades sem polícias histéricos no seu caminho a todo o momento.
- Ama, polis müdürü bile yok.
- Nem sequer têm xerife na cidade.
- Unutmayın, polis falan yok!
Mas nada de polícia!
Polis yok!
Agora vão para a cama, sim?
Onlar da polis. Sadece postalları yok.
São apenas agentes policiais com pés mais pequenos.
"Bundan başka gelişme yok, ancak, polis ve FBI eldeki her ipucunu izleyip, bütün şüphelileri toplamakta..."
Não existem mais desenvolvimentos, mas a polícia e o FBI estão a seguir todas as pistas e a reunir todos os suspeitos...
Sana onların polis olmadığını söylememe gerek yok.
Acho que não preciso de te dizer que eles não são delegados.
Bu oda, polis beye kiri boyayla gizlediğimiz..... izlenimi vermiş sanırım. Ama öyle bir şey yok, Bay Murphy.
Acho que esta sala deu a estes senhores da polícia a ideia de que escondemos a sujidade com tinta, mas não é verdade.
- Bu doğru. Polis ya da itfaiyeyi aramanıza hiç gerek yok.
Não ligue para a polícia.
Mümkün değil. Çok fazla polis var. O riske değecek kadar nakit de yok.
Nem pensar, muita polícia e poucas hipóteses.
İnin, ileride polis var, yük taşıma iznim yok.
Tem de sair, a polícia está ali à frente. Eu não posso levar ninguém.
Bu sadece alçak gönüllülük değil iyi bir polis olacağımdan şüphem yok.
Obrigado, homens. Só a modéstia me faz duvidar de que serei um bom ranger.
İsterseniz polis çağıralım. Polis mi! Polise gerek yok.
- Não, não precisamos da polícia.
Polis gelirse, yanıp söner siz de biraları yok edersiniz.
Se a bófia vier, ela pisca, por isso livrem-se da cerveja.
Görünürde polis yok. Teşekkür ederim, Matthew.
- Oh, obrigado, Matthew.
- Ordularım veya polis birliğim yok. Koruma Alayı'mı da bu işe ayıramam.
Não tenho exércitos nem polícia, e não posso dispensar a banda presidencial.
Ve bak nasıl reaksiyon gösteriyorlar kendileri. Polis, silah, kulüp ve sorun yok.
Funciona por conta própria... sem polícia, sem armas, sem roupas, sem problemas.
Mahkeme, polis memurunun kız hakkında endişelenmesini meşru bulacaktır ama işkenceye göz yummalarının imkânı yok.
O tribunal admitirá o seu interesse pela vida dela mas não é possivel admitir o uso da tortura.
Mahkeme polis memurunun yasal kaygısını tanıyabilir ama polisin yaptığı işkenceyi affedebilecek hiç bir imkan yok.
O tribunal admitirá o seu interesse pela vida dela mas não é possível admitir o uso da tortura.
İtiraf etmeli, bir polis eşi için gerekli niteliklerden eminim hiç biri yok bende.
O que for necessário para ser mulher de polícia não tenho certeza de o ter.
Polis çağırmaya gerek yok.
Não chame a polícia.
Ama buralarda bir polis merkezi yok sanırım "Kagetsu" adlı restorana gittiler.
Eu não sabia que tinha uma esquadra de polícia aqui... dentro de um restaurante chamado "Kagetsu", quero dizer...
Seninle kişisel bir sorunum yok Callahan. Ama sen her dışarı çıktığında halkın "polis vahşeti"... diye yakınmasına izin veremeyiz.
Não tenho nada contra si, mas não quero reclamações de brutalidade da Polícia.
Sorun şu ki, namuslu bir polis memurunun meslektaşları tarafından dalga geçilmesi ya da baskı yapılması korkusu olmadan davranabileceği bir atmosfer henüz yok.
O problema é que ainda não há ambiente para que um polícia honesto possa agir sem recear ser ridículo ou alvo de represálias dos colegas.
Başka polis yok.
Não há nenhum.
Beni izlemenizden zevk almıyorum ve polis korumasına ihtiyacım yok.
Sabe, Columbo, não gosto de ser vigiado, e também não preciso de protecção policial.
Polis şefine göre, bir delil yok.
Segundo o chefe da polícia, ainda não existem suspeitos.
... ve polis de yok, Bay...?
Nem polícia, Mr?
Yeni bir şey yok. 1-2 polis işte.
Nada, são só uns xuis.
- Şu polis arabasını geçtik. - Ziyanı yok.
Acabámos de passar um carro da polícia.
Tek sorun, polis kuvvetleri diye bir şey yok.
O problema é que a polícia já não existe.
Ve birkaç iyi polis yetiştirme şansımı da yok ediyorsun!
E estragas-me a possibilidade de fazer bons agentes.
Ama başkan neden polis gücünün tamamından daha çok iyilik yapan birini yok etmek istiyor ki?
Mas por que o prefeito quer destruir algo que faz mais do que todo a polícia junto?
İşte bu yüzden sadece mahalli bir polis memuru olarak kalacaksın. Ve işte bu yüzden 28 kişiyi nakledebiliyorum, senin el ve ayak parmaklarından daha fazla ülkede kredili hesabım var... istediğim zaman senin şehrine elimi kolumu sallaya sallaya gelebiliyorum, hem de sizin federal bürolarınızın birinin koruması altında, ve bu konuda yapabileceğin hiçbir şey de yok.
É por isso que nunca passará de um polícia de giro e é por isso que consigo mover 28 pessoas, ter contas em mais países do que todos os seus dedos juntos e consigo entrar na sua cidade sempre que me apetece,
Mesela, Senin Teğmen Switek olmaman için hiçbir sebep yok... veya Yüzbaşı Switek... ya da Polis Şefi Switek.
Podes muito bem vir a ser o tenente Switek, ou o capitão Switek. Ou o comandante da Polícia Switek.
Çoğu arabalı sinemada olmuş, polis burada teslim standını kimin yok ettiğini bulmaya çalışıyor.
Muitas delas no drive-in, onde a Polícia está a tentar apurar quem destruiu o bar.
Polis raporunu mu yok ettiniz?
Retiraram o relatório?
yoko 23
yokohama 35
yok artık 174
yokum 65
yok ya 124
yoksa 930
yok öyle bir şey 68
yoksa sen 40
yok ol 36
yok mu 410
yokohama 35
yok artık 174
yokum 65
yok ya 124
yoksa 930
yok öyle bir şey 68
yoksa sen 40
yok ol 36
yok mu 410
yoksa ben 17
yok ki 29
yok daha neler 57
yoktur 42
yok birşey 158
yok canım 523
yoksa ne olur 26
yok bişey 18
yok oldu 57
yok bir şey 967
yok ki 29
yok daha neler 57
yoktur 42
yok birşey 158
yok canım 523
yoksa ne olur 26
yok bişey 18
yok oldu 57
yok bir şey 967
yoktu 131
yok musun 43
yoksa ne 75
yok et 47
yok yahu 26
yoksa seni öldürürüm 37
yoksa o 24
yok etmek 16
yok hayır 73
yok efendim 65
yok musun 43
yoksa ne 75
yok et 47
yok yahu 26
yoksa seni öldürürüm 37
yoksa o 24
yok etmek 16
yok hayır 73
yok efendim 65