Bire bir translate Portuguese
770 parallel translation
12 dolar - bire bir, ne olursa.
12 dólares - apostas iguais para os dois lados.
İçinde konuşmak için bire bir.
É um bom lugar para conversar.
Masrafları kısmak için bire bir.
Mais vale poupar a despesa.
Kalorisiz, şişmanlatmayan ve deri lekelerine bire bir.
Sem calorias ou gordura, e óptimas para a pele.
Benim beşte bire bir bakalım.
Vá lá, meu quinto. Aí!
Beyaz kuğu da o kadar çalıştı ki birden bire bir çocuğa dönüştü.
E então o cisne branco esforçou-se muito e de repente, transformou-se num rapazinho.
Avrupa solunun iktidarsızlığının bire bir yansımasıdır bu.
Inquietante. Ela é o reflexo fiel da impotência da esquerda europeia.
Bütün sahici bilgiler bire bir deneyimden kaynaklanmaz mı? Bunda da hemfikir misin?
Concordas que os verdadeiros conhecimentos são oriundos da experiência imediata?
Peki bire bir deneyim eyleminize nasıl bir içerik vereceğinizi de söyler mi?
Falemos na experiência imediata. Isso diz-te qual o conteúdo a dares à tua acção?
Bire bir aynı mı?
Completamente idêntica?
Yeni bir numara : "Yaramaz Humphrey." Partiler için bire bir.
Um belo número : "um Humphrey maroto." Para animar as festas.
Partiler için bire bir.
É garantido para animar as festas.
Partiler için bire bir.
É garantido para animar festas.
Deriye yapışır, suya dayanıklı, partiler için bire bir.
Agarra-se à pele, é à prova de água e é garantido para animar festas.
Yaramaz partiler için bire bir.
É garantido que vai animar as festas atrevidas.
Bir kızın yanaklarını pembeleştirmek için ormanda yürüyüş bire birdir.
Nada como uma boa caminhada no bosque para corar as faces de uma rapariga.
Bunlar akşamdan kalmışlara bire bir gelir.
Agora... isto resulta imediatamente, até nas ressacas mais sinistras.
Bu sefer onunla bire bir ilgileneceğim.
Desta vez vou entender-me com ele pessoalmente.
Tabii birden bire bir koca bulmazsa.
A não ser que ela tenha arranjado outro marido de repente.
Bire bir, bire bir. Hazır?
- Em uma delas, em um.
Onları bire bir yok etmemiz lazım.
Temos que os destruir um por um.
Bire bir.
Ele pela rapariga.
Bire bir konuşmak durumu kontrol altında tutar.
Tudo em telefonemas particulares. O Estado é que paga.
Burada da Cona 335'in bire bir aynısı bir kasa bulunuyor.
Têm o cofre, que é quase idêntico ao Cona 335.
Karım bu akşam birden bire yağmurluğumun üstünde yeni bir leke çıkarıcı denemeye karar veriverdi.
Esta noite a minha mulher decidiu experimentar um novo dissolvente de nódoas na minha gabardina.
Birden bire Alvin, boğucu pis bir koku olup çıkıverdin.
De repente, Alvin, você é um sufocante fedor na minha vida.
Bay Jack Jool'un Humorist'i. Binicisi Steve Donoghue. Bir boy farkla, bire altı vererek kazandı.
Sr. Jack Jools com Steve Donoghue... ganhou por uma passada as apostas eram de 6 para 11!
Ha bire duyuyorum, ama bir tane bile görmedim.
Fala-se muito disso, mas nunca vi nenhum.
Hiçbir içki dükkanı açık olmaz, ve saat bire kadar tek bir barı bile açmazsınız.
Nenhuma loja e vocês não abrirão o bar até à 1 : 00.
Bana bir şehit göster, bire dört bahse girerim ki çulsuz kalır.
Mostre.me um mártir que se tenha safado bem.
Kötü bir şans eseri 5.000 dolarlık sezonun ilk koşusunda tren parasına kadar düşmüştüm ve son bir gayretle ölümcül bir hata yaparak bire üç veren Cinnabar'a oynamıştım.
Tive uma rajada terrível de azar... comecei a temporada com $ 5.000... perdi quase tudo... e cometi o erro fatal de querer recuperar tudo de uma só vez... apostando três por um num cavalo chamado Cinnabar.
- On bire karşı bir.
- São onze contra um.
Gecenin yarısında birden bire ortaya çıkıp, böyle bir bomba bırakamazsın.
Não pode aparecer aqui, a meio da noite e soltar uma bomba destas.
Bire beş bahse varım George Pratt, senin ilk çocuğun şaşı ve onun buruşuk bir alnı olacak.
Cuide de seu filho ou terá um olho desviado e a frente franzida.
Birden bire, bir yara aldı diye onu açığa mı alayım yani?
De repente, corta-se e tenho de o mandar pastar?
Mesele bir tek yara değil, birden bire de olmadı. 17 yıldır yara alıyor.
Não se trata de um corte, nem é de repente. São 17 anos de cortes.
İkinci rauntta, yumruklarımla onu yoklarken... birden bire... sıkı bir yumruk çaktı.
Por isso, no segundo assalto, comecei a dar-lhe ligeiros murros rápidos... e, de repente, ele bateu-me com força.
Dünyam birden bire çok garip bir hal aldı.
O meu mundo ficou estranho de repente.
Seni bire yedi yakaladım, at yarışlarında bile böyle bir olasılık yoktur.
Levo vantagem de sete para um. Nem nas corridas de cavalos.
Birden bire, dev arı sürüleri gökyüzünü doldurdu ve 1000 farklı renkte kıyafeti olan, 300 milyon zırhlı süvari, her sokağın köşesinden canavar kediye saldırmaya başladılar. Böyle düşük bütçeli bir filmde, böyle sayıları hayatınızda görmeniz mümkün değildir.
Subitamente, enxames de abelhas gigantes encheram os ares... e 300 milhões de cavaleiros de armaduras com cotas de 1000 cores diferentes... apareceram em cada esquina atacando o gato monstruoso... numa cena de tão espectaculares proporções... que nunca poderia ser mostrada num filme de baixo orçamento como este.
Böyle birden bire, bana bir sormadan?
Sem nem me perguntar?
Sonra birden bire gözle görülür bir değişiklik oldu.
E então veio uma inesperada e notável mudança.
Bir noktadan sonra birden bire bu işin ne kadar yukarılara dayandığını merak ettim ve sonunda onun paranoyası bana da geçti.
Ao perceber até onde a coisa chega, também entrei em paranóia.
Bire karşı bir.
Um por outro.
Birden bire yeni bir hayatım oldu ve hoşuma da gitti.
De um momento para o outro, ganhei uma nova vida, e gosto dela.
Bu bana bir şey hatırlattı. 1948'de Omaha'da hocaydım ve Eddie Shore bana ha bire eli çalışan bu herifi göndermişti.
Isso faz-me lembrar quando era treinador em Omaha, em 1948, e o Eddie Shore envia-me um tipo que se masturbava o tempo todo.
Birden bire bu güzelliği gördüğün zaman ona bakıyorsun ve kasıklarının tarafında çok farklı bir şey hissediyorsun. Bunun gibi.
Tu mira-la, e sentes-te como uma espécie de apelo sensual... que te electriliza deliciosamente as ancas, aí, assim.
Odama doğru yürüyordum ve birden bire yatağımda bir kadın buldum.
Entro no meu quarto e, na cama, encontro uma mulher.
Birden bire çok mutlu bir hayatımız olmuştu.
De repente, éramos muito felizes.
Geçen kış oynadığımız bire-bir basketbol maçını düşünüyordum.
Estava a pensar naquele jogo de basquetebol que jogamos, um contra um, no Inverno passado.
Bir rövanş yapalım, bire-bir.
Vamos ter uma desforra, um contra um.
bir şey değil 1063
bir tanem 228
bir şey yok 987
bir şey olmaz 235
bırak beni 1950
biraz 988
birazcık 224
bırakma 58
birazdan 150
birlikte 205
bir tanem 228
bir şey yok 987
bir şey olmaz 235
bırak beni 1950
biraz 988
birazcık 224
bırakma 58
birazdan 150
birlikte 205
birisi 209
birini 32
bir gelişme var mı 30
bırakıyorum 119
bir şeyler içelim mi 27
bir şey sorabilir miyim 139
bir ay sonra 33
bir dakika 5689
bir şey mi oldu 310
bir defa 29
birini 32
bir gelişme var mı 30
bırakıyorum 119
bir şeyler içelim mi 27
bir şey sorabilir miyim 139
bir ay sonra 33
bir dakika 5689
bir şey mi oldu 310
bir defa 29