Bu onun sorunu translate Portuguese
147 parallel translation
- Bu onun sorunu.
- O problema é dele.
- Bu onun sorunu. Oh, Anna!
- É problema dele.
Bu onun sorunu değil, bizim sorunumuz.
Não é problema dele, é nosso.
- Bu onun sorunu.
- Problema dele.
Bu onun sorunu.
É esse o problema.
Bu onun sorunu Bay Higgins, sizin değil.
Isso é assunto dela, näo seu, Sr. Higgins.
Borcu varsa veya bir suç işlediyse bu onun sorunu.
Não sabemos de nada que ela fez.
Silah taşımıyorsa bu onun sorunu.
Isso é assunto dele, se não quer andar armado.
Ben Çinliyi istiyorum. Bu onun sorunu. Bu da onun kızı.
Eu quero é o chinês, e esta aqui é a filha dele.
İyi olur, Charlie... çünkü eğer onu gammazlayacağımı düşünüp şerefimle oynarsa... bu onun sorunu olacak, anlıyor musun?
Ainda bem, Charlie. Se ele pensa que vou denunciá-lo e põe em causa a minha honra, vai ter problemas. Compreendes?
Bu onun sorunu.
Isso é problema dele, não meu.
Bu onun sorunu.
O problema é dele.
Bu onun sorunu.
Isso é problema dele.
- Evet, bu onun sorunu.
- O problema é dela.
Uçurumdan atlamak istiyorsa, bu onun sorunu.
Se ele se quiser matar, problema dele.
Topum ona çarparsa, bu onun sorunu!
Se uma bola o atingir, problema dele.
- Ya çıkarmazsa? - Bu onun sorunu, senin değil.
- Isso é assunto dele, não teu.
Bu onun sorunu.
O problema foi dele.
Bu onun sorunu, benim değil! Tıpkı, halının sizin probleminiz olması gibi.
Tal como o tapete é problema seu.
Aşağılık birisi ama bu onun sorunu.
Ele é um marginal, mas isso é problema dele.
Eğer anlamazsa.. kardeşim, bu onun sorunu.
E se ela não entender... irmão, isto é problema dela.
Havaya uçmak istiyorsa, bu onun sorunu.
Se ele quer ir pelos ares, o problema é dele!
Aman, bu onun sorunu.
E se ela não acreditasse, azar.
Sen onun tipi olmasan bile bu onun sorunu.
E, se não és o seu género, é problema dele.
Bu onun sorunu.
Problema dele.
Doğal davranmamdan hoşlanmayan biri varsa, bu onun sorunu.
Eu sou assim. Se não gostarem, problema deles.
- Bu onun sorunu.
Compreendo.
Frank'e gelirsek, bu onun sorunu.
E no que toca ao Frank, essa é só a versão dele.
Ama bu onun sorunu.
Mas isso é problema dele.
Bazen gereksiz yere çabuk parlıyor bu onun sorunu.
Se ele é uma flor delicada o problema é dele
Bu, onun sorunu.
Problema dele.
Bu onun en kötü sorunu.
Esse é o seu pior problema.
O zaman bu yine onun sorunu haline gelecek.
Depois será assunto dela outra vez.
Onun sorunu şu, beni dinle bu sabah mecbur olduğu için eve gitti.
O problema dele é... Ele voltou esta manhã a casa porque era suposto fazê-lo.
Onun sorunu bu.
Esse é o problema dele.
Bu karım için müthiş bir şey olur. Bilirsiniz ya, onun küçük bir sorunu var...
Ela tem problemas nesse aspecto.
Johan'ın içeri girip onun yanına, babadan kalma şık kanepeye yerleşmesiyle yüzü aydınlanır ve ansızın "Bu karşılıklı anlayış sorunu" der.
"Compreendemo-nos um ao outro, diz ela, " animando-se quando Johan se senta ao lado dela no seu sofá antigo.
Marciano... Onun da aynı sorunu vardı ve bu ip sorunu çözdü.
Marciano... esse tinha o mesmo problema e curou-se com o fio.
Miriam'la konuşmak istiyorum. Bu, onun da sorunu.
Quero falar com a Miriam!
Bu, onun sorunu, değil mi?
É problema dele, não é?
Bu aslında benim sorunum değil. Bu daha çok onun sorunu.
O problema não é bem meu, é mais dela
Onun evine git ve bu sorunu çöz.
Volta para casa dela e endireita as coisas.
Sevgili kuzenim babanızın vefatından sonra bütün mülküne ben varis olacağım için eşimi onun kızları arasından seçerek bu sorunu çözüme kavuşturmadan içim rahat etmezdi.
Querida prima, uma vez que vou herdar esta propriedade após a morte do seu pai, só descansei depois de me decidir a casar com uma das suas filhas.
Bu iğrenç bir durum ama, gerçek şu ki, bu sorunu kendi aramızda çözmeliydik. - Bu benimle onun arasında birşeydi.
Mas a questão é entre mim e ela.
Bu artık onun sorunu.
Agora é problema dele.
Bilmediğiniz, bu çorabı onun başına örenin erken boşalma sorunu olan ve bu gazeteci tarafından iyi tanınan boktan bir herif olduğudur.
O que provávelmente não sabem é que lhe montaram uma armadilha... por um patético, egomaniaco rapaz de uma fraternidade... que esta vossa repórter conheçe pessoalmente e que tem um sério problema... de ejaculação precoce.
Bu artık onun sorunu.
É problema dela agora.
Evet. Bu da onun sorunu. Onu önden göndererek akıllılık ettik.
Fomos espertos em mandá-la na frente... os Kalish realmente tomam conta das coisas aqui.
Dean ve ben onun bu sorunu üstünde yaz bitene kadar gayretle uğraştık.
O Dean e eu trabalhamos arduamente no seu problema durante o resto do Verão.
Biliyorum, bu Makaroff'un sorunu onun borcu ama biz ona arka çıkan bir topluluğuz.
Eu reconheço que o problema de Makaroff é um problema de ele, da dívida que tem e o mais, mas nós estamos agindo como uma comunidade organizada, apoiando-o.
İngilizceyle hiç sorunu yokmuş Herkes, onun bu oyuna sadece Tanrı böyle istediği için katıldığına inanıyor
O problema dos Ingleses acham que só porque inventaram este jogo é o seu destino divino serem melhores nele do que toda a gente.