English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / Turkish → Portuguese / [ N ] / Nıye

Nıye translate Portuguese

7,331 parallel translation
Merhaba, Lee'ye ulaştınız.
Olá, ligou para a Lee.
Görevini tamamlamadan önce Maroni'ye ne söyleyeceğini unutmadın değil mi?
Lembras-te do que dizer ao Maroni antes de o fazeres?
Bunu kimin yaptığını bulun Vanessa'ya ve Wesley'ye.
Descobre quem fez isto... à Vanessa e ao Wesley.
25 şişe SPIRAL'ın tamamını yarın sabah CDC'ye yollayacaklardı.
Eles programaram entregar todos os 25 frascos de "Spiral" para o CCD amanhã de manhã.
Hadi, haftasonu için bir yerlere gidelim, ve Cookie'ye yanıldığını gösterelim.
Vamos passar o fim de semana fora. Mostramos à Cookie como ela está errada.
S.T.A.R. Laboratuvarı şu anda CCPD'ye kocanızın ortadan kayboluşunu araştırmada yardım ediyor Bayan Stein.
O laboratório da STAR está a ajudar a polícia de Central City a investigar o desaparecimento do seu marido, Sra. Stein.
Hepsi, Hilebaz'ın James Jesse'ye kaçmasını sağlamak için bir şaşırtmacaymış.
O Vigarista distraiu-nos para ajudar o James Jesse a fugir.
Bu akşam 8'e kadar TV'ye çıkın, annemi nasıl infaz ettiğinizi anlatın yoksa Clarke ölür.
Anunciem às 20 esta noite que executaram a minha mãe. - Ou o Clarke morre.
Chloe'ya evde kalıp Lizzie'ye göz kulak olmasını söyledim.
Disse à Chlo para ficar em casa com a Lizzie, hoje.
Karakoldayken Lee'ye söylediklerinde hatalısın.
O que disse ali ao Lee foi errado.
Holly'ye uçakta bağırdığını görmüştüm.
Eu vi-te a gritar com a Holly no avião.
Holly'ye benden uzak dursun diye atlamasını söyledim.
Queria que a Holly saltasse para que pudesse estar longe de mim.
Yani Ramse'ye bir şey olmasın.
O que significa que o Ramse... - tem de continuar vivo.
1987'ye yapacağın atlayış önceden hazırlanmıştı.
- O seu salto para 1987 foi pré-programado.
Röntgen teknisyeni sertifikası almak için J.C.'ye gitmek istediğini ama paramın yetmediğini biliyor muydun?
O Tyler queria ir para uma escola profissional, para tirar um curso de radiologista, mas eu não tinha dinheiro para isso.
Kentucky'ye taşındığını öyle öğrendim ve emlakçısının peşine de seni bu yüzden koydum.
Foi assim que soube que ele ia voltar para o Kentucky e foi assim que soube como levar-te ao agente imobiliário dele.
Ben küçükken babamın benim Rosalie'ye binmeme izin verdiğin için sana kızdığını hatırlıyor musun?
Lembras-te de quando era pequena, e o pai ficou zangado contigo por me teres deixado andar na Rosalie?
Çok önceden bitmiş bir kan davasını benimle başlatmaya pek hevesliydin. Atalarından kalmış toprağı Loretta McCready'ye mi sattın?
Querias tanto começar uma disputa comigo que tinha terminado há muito que vendeste as tuas terras ancestrais a Loretta McCready?
Her hafta Atlantic City'ye yaptığınız şu ziyaretleri saymıyorum bile.
Nem as viagens semanais a Atlantic City.
Seni öldürsün diye Sissy'ye benim paramla ödeme yaptın.
Contrataste a Sissy com o meu dinheiro para ela te dar uma tareia.
Wendy'ye bir şey mi yaptın?
Fizeste alguma coisa à Wendy?
Wendy'ye boşanma evraklarını imzalatsın diye.
Para obrigar a Wendy a assinar os papéis do divórcio.
Ağustosun ikinci yarısında ve eylülün başlangıcında, Paris'ten hepsi sınır dışı edildi. Bin çocuk ve beş yüz yetişkin içeren konvoylarla iki hafta boyunca Danny'ye götürüldüler.
Em Paris foram todos deportados na segunda quinzena de Agosto e início de Setembro, em duas semanas, em comboios com mil crianças e 500 adultos levados de Drancy.
Savaş Alayı'nın Floransa'dan intikaline müteakip Clarice Orsini'ye münasip bir cenaze töreni tertip edilecek.
Clarice Orsini terá um enterro apropriado... depois do Festival de Armas sair de Florença.
Rose'ye güvenerek çok feci bir hata yaptınız.
Cometeram um grave erro ao confiarem na Rose.
Bu akşam 8'e kadar TV'ye çıkın, annemi nasıl infaz ettiğinizi anlatın yoksa Clarke ölür.
Vão à televisão às 20h, dizer ao mundo como executaram a minha mãe, ou o Clarke morre.
Yavşaksın. Angie hadi odana git ve yemeğini orada ye.
Angie, vai para o teu quarto e come lá.
Jamie'ye ne yaptın?
O que fizeste ao Jamie?
NPD'ye yakından bakarsanız, sadece idama karşı olduklarını... Yani çocuk istismarcılarının idamını desteklediklerini görürüz. Bunun sebebi de adilane...
Se virmos bem o que está por detrás do Partido Nacional Democrata, são apenas contra a pena de morte, quero dizer, a favor, no caso de pedófilos e isso.
Eddie'ye geri dönerse ona şey olacağını söyledim...
Disse-lhe que se voltasse para ele, iria acabar...
Ancak sizin gibi güzel bir bayan pis işlere girmek istemezdi, o yüzden arkadaşınız Sergei'ye gittiniz.
Só que uma garota linda como você não quer sujar as mãos, então foi até seu colega Sergei.
Ama Sergei'ye ona dokunmamasını, sadece izlemesini söyledim.
Mas disse ao Sergei para nunca tocá-la, somente segui-la.
Ve Louise ye çaldırdığın fotoğrafı gördüm.
E vi a foto que mandou a Louise roubar.
22'ye basın. 22'ye basın.
Marcação dois a dois.
KGB'ye katıldığın gün ihanetin cezasını biliyordun.
Você sabia qual era o castigo por traição, quando entrou para o KGB.
Geçen sene Nelson Bighetti'ye attığın en az 15 mail buldum. Sevgilinden bahsediyordun.
Encontrei, pelo menos, 15 emails enviados a Nelson Bighetti, no último ano, em que menciona uma namorada.
Ayrıca Hooli XYZ'ye de katkınız olmadığını söylersiniz sanırım.
Calculo que também diria que nada teve que ver com a XYZ da Hooli.
Bay Hendricks, Bay Bighetti'ye yazdığınız maillerde "sevgilim" derken neyi kastediyordunuz?
Sr. Hendricks, quando fala numa "namorada", neste emails para o Sr. Bighetti, a que se refere?
- Hanımefendi bir erkeğe kendi evinin kapısında aptal diyemezsiniz. Hem de çişini içmek üzere olan bir adamı on binlerce Filipinli'ye internetten canlı yayın yapan bir şirketin genel merkezi olan ev.
- Minha senhora, não se chama tolo a um homem, à entrada da casa dele, casa que é a sede mundial de uma empresa que transmite imagens em direto de um homem prestes a beber a sua urina,
Mailinde Suriye'ye gideceğini yazmışsın.
O teu email dizia que ias à Síria.
Bir Güçlü'ye cinsel hastalık bulaşacağını hiç düşünmezdim.
Nunca pensei que um Poderoso pudesse apanhar DST.
Ama Noel'deyiz, o yüzden günün bir kısmını Abby ve Natalie'ye harcamama izin ver.
Mas é Natal, deixa-me passar parte do dia com a Abby e a Natalie.
Buranın bize yaptıklarını görünce,... 1037'ye, 8612'ye,... Jesse'ye,... olan biten her şeyi öngördüğünü anlıyorum.
Depois de ver o que este lugar nos fez? Ao 1037, ao 8612, ao Jesse? Agora percebo que tens de reconhecer isso.
Hamptons'ı mı hedef almış yoksa kızının telefonu takip ederek Miami'ye mi gidiyor?
Dirige-se para os Hamptons, ou segue o telefone da filha até Miami?
Jeremy'ye ben bakacağım. Kızımın yanında olmadığım kadar torunumun yanında olacağım.
Vou tratar do Jeremy, e eu vou estar lá para ele, como nunca estava para ela.
Casuslarımız Türklerin henüz Napoli'ye yola çıkmadıklarını söylüyor.
Os espiões sugerem que os Turcos ainda não entraram em Nápoles.
Çürümüş etini ye, parasını sonra lazımlıkta verirsin derler.
Sabes o que dizem... se comeres carne podre, vais arrepender-te depois.
- Bayan McCready'ye de aynısını yapmasını mı tavsiye edeceksin?
E que vão aconselhar a Menina McCready a fazer o mesmo.
Sonunda ATP edinebilmek için, başlangıçta ATP'ye yatırım yapmalısınız.
Tem de se investir ATP no início para ganhar ATP no final.
Üzümünü ye bağını sorma artık.
A cavalo dado não se olha o dente.
- Ben de aynısını Wynn Duffy'ye yapacağım.
Eu vou fazer o mesmo com o Wynn Duffy.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]