O zaman konuşuruz translate Portuguese
193 parallel translation
O zaman konuşuruz.
Falaremos sobre isso lá.
Döneceğim o zaman konuşuruz.
Eu volto, falamos depois.
Bu sandalyeleri kaldır, o zaman konuşuruz. Hepsini kaldır.
Bem, tira essas cadeiras e falaremos.
Hele bir dışarı çıkın, her ne sorununuz varsa o zaman konuşuruz, tamam mı?
Quando passar para o lado de fora, discutiremos qualquer problema.
Yarın sette görüşelim, o zaman konuşuruz.
Não. Falamos amanhã, no estúdio.
O zaman konuşuruz. Tamam.
Falamos lá.
- O zaman konuşuruz.
- Falaremos então.
Bak, bu akşam bana yemeğe gelsene. Bunu o zaman konuşuruz.
Porque não vens a minha casa, à noite, para jantar, e falaremos.
Sonra gel o zaman konuşuruz.
- Venha comigo. - 10 "taels" para ajudá-lo.
Tamam, o zaman konuşuruz.
Está bem. Falamos depois.
Evet, çarşamba. O zaman konuşuruz. Yüz yüze.
Discutiremos o assunto na quarta-feira, cara a cara.
Ne yapacağımızı o zaman konuşuruz sanırım.
E suponho que falaremos do que deveremos fazer.
Hele bir reklamlar başlasın, o zaman konuşuruz.
Quando o anúncio estiver no ar, falamos.
O zaman konuşuruz.
Então, falamos.
Bu konuyu, o zaman konuşuruz.
Nós discutiremos isso se e quando a hora chegar.
O zaman konuşuruz.
Depois falamos.
- Bunu o zaman konuşuruz.
- Daqui a pouco falamos.
Pekala, eve gir ve ayıl sonra da iş çıkışı buluşalım. Bunları o zaman konuşuruz.
Ok, vai para casa, pôe-te sóbrio... vem ter comigo depois do trabalho... e falaremos sobre isto.
Ailemle o zaman konuşuruz.
Lidamos com os meus pais nessa altura.
Bana yeni deliller, ipuçları, geçerli bir bağlantı göster, o zaman konuşuruz.
Mostre-me provas novas, pistas e depois falamos.
Tamam, o zaman konuşuruz.
Fica combinado.
- Gözümle görürsem o zaman konuşuruz.
- Primero paga-me, logo falamos.
Hayvanlar hakkında başka zaman konuşuruz. Başka zaman?
Vamos falar sobre o gado outra hora.
Eğer tanıdığım Sharman isen, o güzel elbisenle başın yukarıda, özgürce yürür, ön kapıdan çıkarsın o zaman önemli bir şey konuşuruz.
Se passares a porta, serás a Sharman que conheci, de cabeça erguida, a andar livremente, e a vestir calorosamente, então iremos conversar.
Konu şu ; eğer o odayı sevmediğiniz ortaya çıkarsa... o odayı bunun kadar beğenmediğinize kesin karar verene dek... sizi her zaman buraya taşıyabiliriz, ama bence buna gerek yok.... o durumda oturur konuşuruz, yuvarlak masada tartışır, kafa patlatırız... ve de bu... çocuk oyuncağı olur. Ne acaba?
Resumindo o quê?
Benim tavsiyem eve gitmen ve kendin için biraz daha düşünmen. Eğer hâlâ istersen, geri gel. Başka zaman konuşuruz.
Ouve, o meu conselho é que voltes para casa, toma um banho, e se quiseres continuar com isso, conversaremos noutra altura.
- O zaman konuşuruz.
- Você faz tudo por isso!
Zaman bulduğunda okursun, Şükran Gününde de üzerine konuşuruz. Tamam mı?
Quando tiveres tempo, lê-o, e falamos no dia de Acção de Graças.
O zaman doğru zamanı kollar... ve onunla konuşuruz.
Então, temos de escolher o momento... e ter uma palavrinha com ele.
Sunacak bir evim var... ve o zaman, bu öğleden sonra evde olurum ve konuşuruz
Tenho uma casa para mostrar... estarei em casa à tarde, e falaremos.
Peki o zaman... Yarın konuşuruz.
Bom, então... falamos amanhã.
- O zaman etraflıca konusuruz.
- Teremos uma longa conversa.
- Askıları konuşuruz o zaman.
- Depois falamos sobre os ganchos.
Yanıldığını görevi benim almam gerektiğini söylerse, o zaman geçmişte olanları unutmaktan konuşuruz.
Quando ele disser que estava errado, que eu deveria ter assumido o cargo então estaremos quites.
Bunda alışılmadık bir şey yok. Her zaman cinayet kurbanlarının eski eşleriyle konuşuruz.
Não há nada de novo nisso, sempre falamos con o ex-cônjuge das vítimas de homicídio.
Belki yarın akşam yeniden geliriz. O zaman daha detaylı konuşuruz.
Talvez seja melhor amanha para falarmos melhor sobre este assunto.
Bunu daha sonra konuşuruz. Cevabım o zaman da hayır olacak.
Falaremos sobre isso mais tarde.
Konuşuruz o zaman. Harika!
Falamos então.
Eğer Moya'yı şimdi imha etmediyse, o zaman tekrar konuşuruz.
Se ele não destruir Moya agora, falamos de novo.
O zaman Evan'ın tanıdığı çocuklarla konuşuruz.
Então, falamos com os miúdos que o Evan conhece.
O zaman North Beach'e gidelim, soluklanıp, hikayelerimizi konuşuruz.
E se formos para a Praia do Norte? Acalmamos e combinamos os álibis.
Onu satabilirsen, o zaman iş konuşuruz.
Se você vender, poderemos conversar.
- Şey, o zaman sonra konuşuruz.
- Então podemos falar depois.
Tamam. O zaman yarın konuşuruz.
Falo contigo amanhã, então.
- Neyse ya, başka zaman konuşuruz.
Se isso faz dela tua namorada, o Jack e eu devemos estar noivos, por esta altura.
Ve eğer ondan sonra hala memnun kalmazsanız... o zaman yine toplanır konuşuruz.
E se depois disso ainda não estiver contente... então podemos todos falar outra vez.
Yani, o zaman seninle bu gece konuşuruz.
Então, parece que nos vemos logo à noite.
Sonra konuşuruz o zaman.
Falamos mais tarde?
O zaman eski günlerden konuşuruz.
Então, vamos ter uma agradável conversa como antigamente.
İki saat içinde gerçeği getir, o zaman parayı konuşuruz.
Voltem dentro de duas horas com a nota verdadeira, e ai discutiremos o dinheiro.
Sakinleştiğimiz zaman, bunları konuşuruz.
- Larga o tubo para falarmos. Pára.
o zaman 2152
o zaman sen 17
o zaman görüşürüz 43
o zaman ben 17
o zaman git 34
o zaman bile 16
o zamanlar 81
o zaman sorun yok 23
o zamandan beri 75
o zamana dek 17
o zaman sen 17
o zaman görüşürüz 43
o zaman ben 17
o zaman git 34
o zaman bile 16
o zamanlar 81
o zaman sorun yok 23
o zamandan beri 75
o zamana dek 17