Onları görüyor musun translate Portuguese
105 parallel translation
Wetherby'den geliyor, Bütün bir grup eyalet polisi, onları görüyor musun?
É um destacamento de polícias do estado. Estás a ver?
- Onları görüyor musun?
- Estás a vê-los?
Onları görüyor musun?
Viste-os?
Onları görüyor musun?
Está a vê-los?
Zırhlı araçlarca takip ediliyorlar. Onları görüyor musun?
Vão carros blindados atrás deles.
Onları görüyor musun?
Estás a vê-los?
Onları görüyor musun?
Estás a vê-las?
Beş tane gördüğüne ikna etmek için mi gerçekten onları görüyor musun?
De me persuadires que vês cinco ou que consegues vê-los mesmo?
- Onları görüyor musun?
- Estás a vê-los? - Silêncio.
peki ya bu çocuklar, onları görüyor musun?
Estas crianças, vê-los?
- Onları görüyor musun peki? - Evet görüyorum..
- Não vê as sardinhas, certo?
Onları görüyor musun?
Consegues vê-los?
Onları görüyor musun?
Vê-las?
- Onları görüyor musun? - Lisa'yı görebiliyorum.
- Consegues vê-los?
Onları görüyor musun?
Estão a ver estes tipos?
- Onları görüyor musun?
- Viste-o?
Onları görüyor musun 401?
Carro 401, está a vê-los?
Onları görüyor musun?
Está a ver estas arestas?
Onları görüyor musun?
Estás a vê-Ias?
Onları görüyor musun?
- Onde? Viste-as?
Onları görüyor musun?
- Vêem-nos? - Eles estão lá fora, aficionados.
- Onları görüyor musun?
- Você os vê?
Tayfa Bennett ve Hayden, oradalar... onları görüyor musun?
Os tripulantes Bennett e Hayden estão ali... Consegue vê-los?
Ajan Vaughn, bulunduğun yerden onları görüyor musun?
- Vê-os da sua posição? - Negativo.
Onları görüyor musun?
Estás a vê-las lá fora?
- Onları görüyor musun?
- Consegues vê-los?
- Onları görüyor musun?
- Já cá estão?
- Boots, onları görüyor musun?
- Boots, estás a vê-los?
Onları görüyor musun?
Vê-los em algum lado?
Onları görüyor musun?
Estás a vê-lo?
- Onları görüyor musun?
Vê-os?
Görüyor musun onları?
Estás a vê-los... nas esquinas.
Şuradaki binaları görüyor musun? İşte onları öldürdükleri yer orası.
É ali que eles matam o gado...
Tıpkı onlar gibi vaftiz edilmiş olan Markus'a ne yaptıklarını görüyor musun?
Que fazes com o Markus? Eu sou baptizado, tal como eles.
Onları görüyor musun?
Vê.
Hem de bu yüzden yeterince yorgun düşmemiş olursun, böylece onlar seni bir şeyler öğreniyormuş gibi hisseder. Görüyor musun? Bu gerçek bir sanat.
As suficientes para não te baterem, mas para eles sentirem que aprendes.
Onları buğday tohumu taşırken görüyor musun hiç?
Não as vês levar nenhuma lata de gérmen de trigo, pois não?
Onları çok görüyor musun?
Visita-a muitas vezes?
Onları hala görüyor musun?
O Furel e a Lupaza? Ainda os vês?
- Onları görüyor musun? - Evet.
- Está a vê-las?
Bu aşağıdaki insanları görüyor musun, onlar benim davet ettiklerim değil.
Aquelas pessoas lá embaixo não são as que eu convidei.
Onları görüyorsun. Amber Lynn LaPierre'i de görüyor musun?
Vê a Amber Lynn LaPierre?
Onları hala görüyor musun?
Está a vê-los agora?
Onları görüyor musun?
- Está a vê-los?
Raymond, onların gördüğünü sen de görüyor musun?
Raymond, vês o que elas vêem?
Onların aleyhine tanıklık ettin. Babanı öldüren adamı bu salonda görüyor musun?
Você vê o homem que matou o seu pai neste tribunal
Onları hala görüyor musun?
Ainda as vês?
Ajan Vaughn, bulunduğun yerden onları görüyor musun?
- Vê-os da sua posição?
Görüyor musun. Onlar kocaman ve bu küçücük.
São gordos e estes são magros
Onları nasıl korkuttuğumu görüyor musun?
Tu devias ver como vou comprá-los.
Onların üstündeki adamı görüyor musun?
Vês aquele tipo de pé, acima deles?
onları görüyorum 24
görüyor musun 747
görüyor musunuz 176
onları 229
onların 83
onlar 1179
onlar kim 116
onlara 345
onları seviyorum 37
onlar iyi 36
görüyor musun 747
görüyor musunuz 176
onları 229
onların 83
onlar 1179
onlar kim 116
onlara 345
onları seviyorum 37
onlar iyi 36
onlar benim 87
onlardan biri 72
onlara sor 23
onlar da ne 21
onlar da 64
onlara bak 32
onlar ne 56
onları istemiyorum 21
onlar nerede 35
onları tanımıyorum 26
onlardan biri 72
onlara sor 23
onlar da ne 21
onlar da 64
onlara bak 32
onlar ne 56
onları istemiyorum 21
onlar nerede 35
onları tanımıyorum 26