English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / Turkish → Portuguese / [ O ] / Onları istemiyorum

Onları istemiyorum translate Portuguese

592 parallel translation
Hayır, onları istemiyorum.
Não, não é o que eu quero.
- Oh, onları istemiyorum, baba.
- Não quero nada disso.
Onları istemiyorum, buna dayanamıyorum!
Não os quero ter. Não os aguento!
- Onları istemiyorum.
- Esses não me interessam.
Onları istemiyorum... ama varlar.
Eu não os quero... mas tenho amigos.
Onları istemiyorum!
Não os quero!
Onları bekletmek istemiyorum.
Não vou fazê-los esperar mais, são importantes.
Sen dans ederken onların izlemesini istemiyorum.
Estão à minha espera para dançar. Eu não quero que te vejam a dançar!
Onların yalnız başlarına bir şey başlatmalarını istemiyorum.
Não lhes peço que comecem nada sózinhos.
Onları burada istemiyorum.
Eu não os quero aqui.
Arkadaşını kendi entrikalarına bulaştırma. Çünkü onları başına saracağım ve onun incinmesini istemiyorum.
Näo meta a sua amiga nos seus esquemas, senäo, esfrego-lhos na cara, e näo quero que ela saia magoada.
- Onların beni görmesini istemiyorum.
- Não quero que eles me vejam assim.
Onları terk etmek istemiyorum.
Não quero abandoná-las.
Onları birlikte istemiyorum.
Não quero que eles venham.
Onları görmek istemiyorum.
Não quero vê-los.
Bak, ateş etmek istemiyorum ta ki onlar ateş edene kadar.
Oh, não. Não atirem.
Savaşın sonlarına yaklaştığımız şu günlerde... onların bir kurban gibi gönderilmelerini istemiyorum.
Não posso suportar que meninos, afinal... sejam levados ao sacrifício.
Şey... ben... ben onları istemiyorum.
- Não as quero.
- Onları burada istemiyorum.
- Eu não os receberei aqui.
- Onları burada görmek istemiyorum!
- Eu não os receberei aqui!
İngilizce! Onların duymasını istemiyorum.
Em inglês para que não se inteirem.
Onları korkutmak istemiyorum.
Eu não quero assustá-los.
Benim sadece oğullarım var ve onları kaybetmek istemiyorum.
E eu, tudo o que tenho são os meus filhos, e não quero perdê-los.
Eğer onların Norveçli olduğunu ortaya çıkarsa... 100 kişinin toplanıp vurulmasını istiyorum! O dağlarda bir sıçanın bile canlı kalmasını istemiyorum!
E se na realidade forem Noruegueses, quero que tragam 100 civis e os fuzilem.
Onları bir daha görmek istemiyorum.
Se queremos evitar sarilhos, não devemos voltar a vê-los!
Kimsenin onları o şekilde görmesini istemiyorum. Asla.
Não quero que ninguém os veja assim... nunca.
- Onları istemiyorum.
- Não os quero cá.
Göçmen Bürosu yetkilileri yukarıdalar ve onları fazla bekletmek istemiyorum.
Os agentes da Imigração estão no salão e não quero fazê-los esperar.
Tekrar denemelerini istemiyorum, o yüzden önce ben onları bulmalıyım.
Não quero que tentem novamente, por isso tenho de encontrá-los antes.
- Onları kalede istemiyorum.
- Não os quero aqui.
Onları kaybetmek istemiyorum.
Sim, senhor.
Onların yanındayken, barış istemiyorum.
Quando estou perto deles, não quero paz.
Onları üzmek istemiyorum.
Não quero desapontá-los.
Onları gösterip, ne ateşli olduğumu söylemeni istemiyorum.
Não quero que andes a mostrà-las e a dizer como eu sou boa.
Onları saçımdaki örgü gibi yapmak istiyorum ve paylaşmak istemiyorum.
"Quero usá-los Como tranças no meu cabelo " E não os quero partilhar
Onları görmek istemiyorum!
Não quero vê-los!
Ama onların bilmesini istemiyorum.
Sô não quero que eles saibam.
Onların bilip de benim bilmememi istemiyorum. - Yapma. - Bana yararı olacak.
- Porque... não as quero olhando para mim sabendo, sem eu saber.
- İstemiyorum onları.
- Não quero.
Beni hasta ediyorlar. Onları görmek istemiyorum.
Quem sabe onde esses doidos estarão a ir fazer estragos?
Onların benden para dilenmesini istemiyorum.
Não os quero me pedindo nenhum dinheiro.
Onları şimdi istemiyorum.
Não os quero agora.
Onların hayatlarını alma ihtimalini istemiyorum.
Não quero que se corram riscos com a vidas deles.
Dışarıda pek çok yalnız asker var. Onları takılı görmek istemiyorum... bir Alman..... kasaturasına.
Há muitos soldados solitários por aí e não os quero ver espetados numa...
Onlar gibi olmak istemiyorum -
Não quero ficar como eles...
Onların öldürülmesini istemiyorum.
Não estou interessado em vê-los a serem mortos.
Sadece bu baş belasını yaptılar... ki bu bana karşı değildi, çünkü insanların benim taslaklarıma ulaşmalarını istemiyorum, yani bende onların üzerine gitmeyeceğim. Shy :
Eles só fazem isso pra sacanear, coisa que não faço coisa que não faço porque não quero que as pessoas tapem minhas peças, assim como eu nunca vou tapar as deles.
Onların Janice'in yanına gitmesini istemiyorum.
Não quero que eles terminem com a Janice.
Bir daha ne seni, ne de başka bir tahsilatçını onların etrafında görmek istemiyorum.
Não vos quero perto dela ou do marido dela. Entendeste?
Sadece onların rozetlerini istemiyorum.
Não quero só os distintivos deles.
Onlar benden zorla çıkacak olsalar bile ben buna izin vermek istemiyorum.
Acabarão me tirando o que não tenho o direito de dar.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]