English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / Turkish → Portuguese / [ O ] / Onu dinleyin

Onu dinleyin translate Portuguese

146 parallel translation
Onu dinleyin, onun yalanlarını.
Ouça-a com a sua retidão.
Onu dinleyin.
Escute-o.
Onu dinleyin!
Ouçam-no!
- Onu dinleyin, Bayan Goody İki-Ayakkabılı.
- Ouça, minha senhora.
Tanrı der ki "Bana gelin." Onu dinleyin.
Deus diz : "Vinde a mim". Sigam as suas palavras.
Onu dinleyin. Kız kardeşi mi ilgilendi yoksa seninle?
- A garota não se aproximou de ti?
Onu dinleyin. "O bunun için burada."
Ouçam-na. É para isso que ele está aqui.
- Onu dinleyin.
Ouve o que ela te diz.
Onu dinleyin.
Ouçam-no.
Onu dinleyin.
Ouçam-na.
Evet, onu dinleyin.
Sim, vamos escutá-la.
Onu dinleyin.
Têm de a ouvir.
Onu dinleyin.
Escutem-no só...
Onu dinleyin?
Devemos ouvi-la. - Ouvi-la?
- Onu dinleyin!
- Oiçam-na!
Onu dinleyin!
Escuta-o!
- Onu dinleyin!
- ¡ Façam-lhe caso!
- Onu dinleyin.
- Escutem só.
- Onu dinleyin.
- Ouça-o.
- Bayan çok haklı. Onu dinleyin.
- Ela tem razão.
- Onu dinleyin... eğer o duvarı aşacaksak, hazırlıklı olmalıyız.
- Ouve-o... se formos para lá da muralha temos de ir preparados.
Dinleyin onu.
Ouça-o.
Dinleyin 10 dakika önce, onu vurmayı teklif ettim. Daha ağır bir cezanın, tahliyenin acısından kurtarmak için.
Escute, há dez minutos, ofereci-me para lhe dar um tiro, para lhe poupar a agonia da pena mais pesada, a libertação.
Lütfen, beni dinleyin, efendim. Kardeşim onu yönlendirdi ve birlikte...
Policial, é a irmã que o ensina o que fazem.
- Beni dinleyin! - Haydi götürün onu!
Miss Del Lago, mais uma fotografia, por favor.
Dinleyin onu!
Ouçam-no.
Onu iyi dinleyin.
Ouçam o que ela disser.
- Onu sizin için öldürmedim. - Dinleyin, bayım...
Não os matei por causa de vocês.
Konuşun onunla, dinleyin onu.
Falem com ele, ouçam-no.
Onu bir dinleyin.
Vamos fazer-lhe uma audição.
Dinleyin, kendini buna hazır hissetmeyen ve, burada kalmak istemeyen varsa, Şimdi ayrılsın, onu durdurmayacağım.
A partir de agora, se alguém não estiver feliz aqui... e se acha isto muito duro, deve partir daqui, não os vou parar
Dinleyin çok üzgünüm ama o çalışma odasına kapandı ve yazı yazıyor onu şimdi rahatsız edemem.
Sinto muito, ele está fechado no estúdio a escrever... e não posso perturbá-lo, agora.
- Onu dinleyin Bay Başkan.
Escute-o, Sr. Presidente...
Lütfen dinleyin. Biliyorsun ki onu burada tutamayız.
Tens de compreender que ele não pode ficar aqui.
Dinleyin onu! Hiç bir yerde Yarın
Ouçam-no!
Dinleyin, neden gidip bir bakmıyorum, belki onu biraz daha oyalayabilirim.
Ouçam, e se eu fosse ver se o consigo empatar um pouco?
Onu iyi dinleyin, çünkü Pentagon da geleceğinizle ilgili onu dinliyor.
Dêem-lhe ouvidos. O Pentágono fá-lo sobre as vossas capacidades.
dikkat, dikkat et... dinleyin çocuklar, istediğiniz zaman gelip onu okuyabilirsiniz.
Cuidado, cuidado. Vocês podem vir lê-lo quando quiserem.
Dinleyin az. Sonra duşumu aldım, üstümü giyindim ve giderken onu tekrar gördüm.
Mas ouçam : depois fui tomar banho e vesti-me, e voltei a encontrá-lo a caminho da saída.
Onu değil, beni dinleyin.
Bom, não lhe dêem ouvidos. Ouçam-me a mim.
Çünkü onu bulduğumda yüzü bunu iyi dinleyin, dondurma karıştırıcısının içindeydi.
Porque o descobri com o focinho, escutem bem na máquina dos gelados.
Bayanlar ve baylar, beni dinleyin lütfen.
Senhoras e senhores, sou da ONU.
Dinleyin, işte bu haldeyken onu bulacağım.
- Escuta, vou encontrá-la e ela estará à venda.
Onu çok zamandır tanımıyorum, ama anlıyorum : tavsiyemi dinleyin.
Conheço Sr. Brochant há pouco tempo, mas creio que o compreendo e gostaria de lhe dar um conselho de amigo.
Aynı şekilde, önünüzde duran bir enstrümanı çalmak istediğinizde onu alın ve çalmaya başlayın ; iyi olup olmayacağı konusunda endişelenmeyin. Sadece kalbinizi dinleyin ve ne diyorsa yapın.
Da mesma forma, se sentirem vontade de tocar o instrumento à vossa frente... peguem nele e toquem, não se preocupem se bem ou mal apenas escutem o vosso coração e façam o que ele diz.
Dinleyin. Onu hep biraz sarımsakla kızarmış olarak düşündüm... Harika bir dokusu olurdu- -
Ouçam, sempre achei que... fritando com um pouco de alho, ficaria com uma consistência óptima.
Dinleyin, onu minibüse götürmeme izin verir misin?
Eu levo-a para a carrinha,
Dinleyin. Birinin gidip onu platforma getirmesi gerekiyor.
Alguém tem de ir atrai-lo a essa plataforma.
" Onu görmezden gelip beni dinleyin
" Ignorem-na e ouçam-me somente a mim
Dinleyin, sadece küçücük bir sorun var. Biz onu "sevk ettik" ama edemedik.
Ouça, existe um pequeno detalhe nós não a "temos", "temos"
Bırakın onu da beni dinleyin
Deixem o que estão a fazer e ouçam!

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]